BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,65
ALTIN 2.955,99
HABER /  GÜNCEL

Ev alacaklar çok acele etmesin!

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'den 'ipotekli konut kredisi' anlamına gelen Mortgage sistemine dikkat çekti. Özince'ye göre bu sistem insanları üzebilir...

Abone ol

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Mortgage’in Türkiye standartlarına göre uygulanması hatta adına "ipotekli konut kredisi" denilmesi gerektiğini belirterek, "Bir kişi borcunu ödeyemediğinde kredi konusu gayrimenkule çok süratle ikinci elde satılma olanağı sağlanmalı. Yoksa sistem birçok sıkıntı ve üzüntüye sebebiyet verebilir" dedi. Ersin Özince, Ekonomistler Platformu’nun, hükümetin TBMM’ye gödermeye hazırlandığı mortgage sistemi ve konut kredileriyle ilgili sorularını yanıtladı. Türkiye’nin hem yapı hem de toplumsal olarak gayrimenkule düşkün olduğunu, ülkede herkesin ev sahibi olabilmek için tasarruf yapma azmi, isteği ve gayreti içinde bulunduğunu ancak bu talebin büyük oranda kayıt dışı ile sağlandığına dikkat çeken Özince, getirilecek sistemle ilgili olarak şunları söyledi: "Mortgage Türkiye standartlarına göre uygulanmalı, hatta adı da değiştirilmeli. Mortgage konut finansmanı olarak algılanmalı. Buna ipotekli konut kredisi denilmeli. Hükümet tarafından mortgage ile ilgili düzenleme olmadan bankacılık sektörünün bu konuda belirlediği finansmanın 8 katrilyon lira civarında olduğu ortaya çıktı. Bu 5 milyar doların üzerinde bir rakam. Uygun mevzuat, uygun piyasa şartı çerçevesinde 5 milyar dolarlık eldeki hazır portföyü bir şekilde menkulleştirebilsek, çok güzel bir imkan yakalarız. Kısacası çok önemli bir oto finansman yöntemi oluşturabiliriz. Bu sistemi Türkiye’de uygulanabilir görüyorum. Söz konusu sistem özellikle büyük metropollerde konut standardını ve hayat standardını, ekonomiyi ve maliyeyi hatta herşeyi olumlu etkileyeceğini tahmin ediyorum." Sistemin kayıtlılığının hem tasarruflar açısından, hem gayrimenkul ve servet tabanı açısından geliştirilecek önemli bir alan olduğuna işaret eden Özince, "Konut finansmanı birçok yönden kullanılabilecek Hazine’nin elindeki atıl alanların kullanılmasına kadar kullanılabilecek iyi bir enstrüman. Diğer taraftan bütün bunların devletin tahvil piyasasının yegane hakimi ve fiyat koyucusu olmasına da meydan vermeyeceğini düşünüyorum" diye konuştu. İpotekli konut kredileri konusunda dikkat edilecek diğer bir konunun da "ikinci el" anlayışının süratle işletilmesi olduğunu vurgulayan Özince, "Bir kişi borcunu ödeyemediğinde kredi konusu gayri menkulun çok süratle tekrar satışının yapılıp el değiştirmesi ve finansmanın sürdürülmesi esastır. Bu yeni birçok sıkıntı ve üzüntüye sebebiyet verebilir, sisteme eleştiriler getirebilir ancak burada sistemin ve toplumun bütününün menfaatleri düşünülmeli. Herkes ödeyebileceği kadar borcun altına girmelidir" dedi. "KONUT KREDİSİ FAİZLERİ SÜPER DÜŞÜK" Türkiye’de konut kredisi faizlerinin yüksek olduğunu söylemenin de doğruyu yansıtmadığına değinen Ersin Özince şöyle konuştu: "Faiz çok düşük, süper düşük. Bugün 3 ayın faizi ve 1 yıllık otomobil kredisinin faiziyle, 20 yıllık konut kredisi almanın faizi eşitse bir kere bu çok düşüktür. Burada faiz eğrisi terstir. Türkiye’de faizler düşük mü, bu apayrı konu... Ama bu işin faizi çok düşük. Türkiye’de reel faizler yüksektir, ancak gayrimenkul fiyatları da artıyor. Gayrimenkul fiyatlarının artmasında spekülasyon da var. Ancak söyleyeceğim şu ki bugün arz talep dengesiyle kaliteli ve iyi standartlı konutları edinme açısından faizler bence fevkalade bir rekabette iyi bir fırsat haline gelmiştir." BİLİNÇSİZ BORÇLANMA Konut kredilerinde de halkın bilinçsiz bir borçlanma yoluna gittiğine değinen Özince, konut kredisi faizlerinin düşmesi ve halkın ciddi tasarruf aracı olarak gördüğü dövize rağbetin azalması nedeniyle konuta, gayrimenkule aşırı ilgi oluştuğunu vurguladı. Konut ve gayrimenkul fiyatlarının göreceli olarak şiştiğini ifade eden Özince, "Böyle birşeye girelim, yatırım olarak bire alıp 3’e satalım mantığıyla borçlanarak konut almak bambaşka bir sorundur. Ayağını yorganına göre uzatmayan, geliriyle mütenasip borcun altına girmeyen, ben bu işe yatırım yapayım, nasıl olsa onun değeri artar, kazanırım diyenler her zaman kaybeder" değerlendirmesinde bulundu.