Etyen Mahçupyan, "Siyaset AKP’nin rahat koşullarda iktidar olmasına izin vermeyebilir" dedi.
Abone olAkşam gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan, "Siyaset AKP’nin rahat koşullarda iktidar olmasına izin vermeyebilir" dedi. "Siyasi sistemin ve vatandaşlık bağının yeniden tanımlanacağı, tutarlı, işlevsel ve meşru zeminde yeniden üretilmek zorunda olacağı bir dönemin eşiğindeyiz" diyen Mahçupyan, "Bir yandan bunu tek başına yapmanın sakıncaları var, diğer yandan öteki partilerin söz konusu dönüşüme çeşitli nedenlerle direnmeleri mümkün" ifadesini kullandı.
Etyen Mahçupyan'ın "AKP listesinin analizi (2)" başlıklı yazısı şöyle:
AK PARTİ'NİN RAHAT KOŞULLARDA İKTİDAR OLMASINA İZİN VERMEYEBİLİR
Seçim bir dönemin bitmekte olduğunu fark ettiğimiz bir tarihsel dönemece denk geliyor ve yeniyi üretmek açısından asıl sorumluluk bu iddiayı taşıyan, bunu bir hedef ve seçim vaadi haline dönüştüren iktidara düşüyor. Öte yandan siyaset AKP’nin rahat koşullarda iktidar olmasına izin vermeyebilir. Siyasi sistemin ve vatandaşlık bağının yeniden tanımlanacağı, tutarlı, işlevsel ve meşru zeminde yeniden üretilmek zorunda olacağı bir dönemin eşiğindeyiz. Bir yandan bunu tek başına yapmanın sakıncaları var, diğer yandan öteki partilerin söz konusu dönüşüme çeşitli nedenlerle direnmeleri mümkün. İktidar hem yeni anayasayı yapmak ve sistemin dönüşümünü gerçekleştirmek, hem de muhtemel çalkantılara ve risklere karşı dayanıklı olmak zorunda. Söz konusu çoklu hedef AKP’nin kendine özgü bir aday ‘aritmetiği’ aradığını ima ediyor...
Birincisi ortaya çıkan liste büyük ölçüde teşkilatın damgasını taşımakta. Siyaseten güçlü ve toplumsal bağı kuvvetli olan AKP teşkilatının iç dengeleri listeye yansırken, merkezin isim bazında az ama sıralama açısından epeyce etkin olduğu söylenebilir. Bunun ötesinde tabii ki merkezin kendi tercihlerinin listede yer bulmasını sağlayacak imkanların da baştan yaratıldığını varsayabiliriz.
İkinci olarak üç dönem kuralının dışarda bıraktığı isimler bir yana, AKP’nin bir önceki dönemin parlamento grubunu büyük ölçüde yeni döneme taşıdığını görüyoruz. Bunun ana nedeninin hükümet olmayı her halükarda garantileyecek bir grubun oluşmasını sağlamak, sırtını ona dayayabilmek olduğu öne sürülebilir. Özellikle HDP’nin barajı geçmesi halinde AKP’nin fire vermeyecek bir kadro ile mecliste bulunmasının önemi açık.
Üçüncü nokta merkezin tercihlerini yansıtan ve Türkiye’deki dönüşümün taşıyıcıları olmaları beklenen yeni kuşak isimlerin listede yer almasıdır. Parlamentonun kritik işlevi komisyon faaliyetlerinde yoğunlaşmakta ve ‘yeni’ olanın pratiğe yansıması da bu komisyonlarda tasarlanmakta. Özellikle yeni bir anayasanın yapılacağı bir dönemde bu yeni kadronun özel bir işlevinin olacağı açık. Bu kadronun aynı zamanda bizzat partinin değişimi ve yenilenmesi yönünde de ağırlığının olacağını tahmin edebiliriz.
HDP'NİN BARAJA TAKILMASI SONUCU VEKİLLİK MAKBUL BULUNMUYOR
Son olarak seçilip seçilemeyeceği belli olmayan adayların birçoğunun epeyce ‘kaliteli’ olduğu görülüyor. Sanki HDP barajı geçemediği takdirde bu kişilerle birlikte yeni döneme yürümek istenmiş, ama HDP barajı geçerse oluşacak ortamda ‘sağlam’ isimlerle mecliste kalmak tercih edilmiş. Öte yandan HDP’siz bir Meclis ihtimali karşısında bazı illerde listenin söz konusu sıralarına Kürt adayların konması düşünülmüş gibi gözüküyor. Ama birçok Kürt için HDP’nin baraja takılması sayesinde milletvekili olmanın pek makbul bulunmadığını da görmek gerek…
Sonuçta AKP üç seçimlik maratonun sonuncusuna da bütünlüğünü ve birlikteliğini koruyarak, bir misyon partisi olduğunu unutmayarak giriyor. Seçim kampanyasının başlaması ile birlikte bu özelliğin daha da öne çıkması beklenir. On üç yıldan sonra hala hem kendisini hem de ülkeyi yenilemeye aday bir parti olabilmek Türkiye siyaseti açısından epeyce devrimsel bir durum.