BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.008,53
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Etyen Mahçupyan: Gençler Erdoğan'ı çok seviyor

Başbakan'ın başdanışmanı Etyen Mahçupyan, gençlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sahici bulduğu için çok sevdiğini söyledi.

Abone ol

Akşam gazetesi yazarı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başdanışmanı Etyen Mahçupyan, Gülen Cemaati'yle ilgili olay yaratacak açıklamalar yaptı. Mahçupyan, "Gülen Hareketi’nin militanlaşmış, radikalleşmiş bir kadro etrafında şekilleneceğini düşünüyorum. Entelektüel vuruculuğunun kalmayacağını düşünüyorum" dedi.

Gençlerin Erdoğan'ı sevdiğini belirten Etyen Mahçupyan, "Erdoğan’ın çok önemli bir avantajı var: Sahici olması. Erdoğan, gerçekten düşündüğünü düşünmemiş gibi davranmıyor. Rahatsız oluyorsa söylüyor. Buna insanlar alışmış durumda. Rahatsız olması o yönde bir şeyler yapacağı anlamına gelmiyor. Onlar Erdoğan üzerinden anneleriyle babalarıyla tartışıyorlar. O kuşak bunu gördüğü zaman kendi annesini babasını görüyor, onları seviyor ve Tayyip Erdoğan’ı da seviyor.

Al Jazeera'den irfan Bozan'ın Etyen Mahçupyan'la yaptığı mülakat şöyle:

YENİ KUŞAKLAR ERDOĞAN'I SEVİYOR

"Sizin tanımladığınız bu yeni kuşağın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bakışı nasıl? Zira siz 'akıl veren'e itiraz eden bir kuşak tanımlıyorsunuz ama Erdoğan’ın kimi kesimlerce 'yaşam alanına” müdahale olarak nitelenecek kaç çocuk sahibi olunması, nasıl doğum yapılması gerektiğine ilişkin söylemlere sahip. Bu söylemler o kesimi rahatsız etmiyor mu?" sorusuna Etyen Mahçupyan şöyle yanıt verdi:

Recep Tayyip Erdoğan’ın çok önemli bir avantajı var: Sahici olması. Erdoğan, gerçekten düşündüğünü düşünmemiş gibi davranmıyor. Rahatsız oluyorsa söylüyor. Buna insanlar alışmış durumda. Rahatsız olması o yönde bir şeyler yapacağı anlamına gelmiyor. Onlar Erdoğan üzerinden anneleriyle babalarıyla tartışıyorlar. Bir TV programında Erdoğan’ın söylediği bir şey vardı. Soru “siz bir parka oturuyorsunuz karşınıza bir çift geldi kucak kucağa oturuyorlar?” Ne dersiniz şeklinde. Erdoğan’ın refleksi şöyleydi: “Ben böyle bir şeyi kabul edemem” “Peki, ne yaparsınız?” diye soruldu. Düşündü, oradan giderim dedi. Bu tabloyu veriyor. Rahatsızım, söylüyorum ama onlara yönelik bir şey yapmamayı da içime sindirmiş durumdayım. “Ben rahatsız oldum” diyor “ben demokrat oldum” falan demiyor. Bu sahicilik. Türkiye’ye hitap eden bir sahicilik.

O kuşak bunu gördüğü zaman kendi annesini babasını görüyor, onları seviyor ve Tayyip Erdoğan’ı da seviyor. Tayyip Erdoğan orada “müdahale ederim” deseydi. O zaman problem olurdu. Tamam Müslüman kuşak kucak kucağa oturmuyor ama el ele tutuşuyor, parkta öpüşüyor. Bunun önünün alınması pek mümkün değil.

etyenmain.jpg



CEMAAT MİLİTANLAŞACAK

"İslami kesim içinde dünyayı bilen, dünya ile entegre olan, entellektüel kapasitesi yüksek, yabancı dil bilen, modern dünyanın araçlarını kullanan gençlik olarak Gülen Hareketi gençliği öne çıkıyor. Hatta bu kesim kavga öncesi AK Parti için enerjisini harcadı. Bu gençlik ne olacak?" sorusuna ise Etyen Muhçupyan, "Gülen Hareketi’nin militanlaşmış, radikalleşmiş bir kadro etrafında şekilleneceğini düşünüyorum. Entelektüel vuruculuğunun kalmayacağını düşünüyorum" yanıtını verdi:

Gülen Hareketi gençliğinin yeni İslami kesimin entelektüel yeni yüzünü temsil edeceği fikri aslında Müslümanların dışından gelen bir fikir. O daha ziyade bizim gibi insanların seküler çevreden gelen insanların gözlemiydi. Çünkü Gülen Hareketi’nin modernleştirici bir yönü olduğu bunu kamusal alana çıkartıcı yönü olduğu açık. Modern dünyanın aletlerini de kullanmaya da devam ediyorlar, dolayısıyla olumlu bir tarafı hala da var.

Böyle görünce oraya bir artı puan yazıyorsunuz. Milli Görüş Hareketi’nin siyasete yürümesiyle beraber kendi tabanında okumuş insan özellikle, yüksek öğrenimli insan az olması Gülen Cemaati’nin bu yeni kuşağının kullanılmasıyla sonuçlandı. İkisi birleşti. AK Parti yönetiyor ama devlet kadrolarında Gülen Hareketi var. Eğer problem olmasaydı biz gene dışarıdan bakarak bu ikisinin yavaş yavaş bir tür senteze de gidebileceğini öngörebilirdik. Ama şunu söyleyeyim birinci günden itibaren çok aklı başında ve derinliği olan entelektüel birikimi olan AK Partililerin bir bölümü bunun yürümeyeceğini kendilerinin bambaşka bir akışının olduğunu Gülen Hareketi’nin güvenilir bir hareket olmadığını söylüyorlardı. Bu ufak bir zümreydi çünkü gerçek hayatın dinamiği bu tarafa doğru akıyordu.

2012’nin başıyla beraber bu küçük ses birden bire daha duyulur oldu. İnsanlar, Gülen Hareketi ile mesafe koymaya başladı. Biz de dışarıdan bu sesi duymaya başladık. Şu andaki 20 yaş kuşağına baktığınız zaman Milli Görüşlülerin üniversite mezunu sayısı Gülen Hareketi mensuplarına göre düşüktür. Bürokrasi içine girdiğimizdeyse mukayesesiz bir şey yüzde 95’i Gülen Hareketi, yüzde 5’i Milli Görüş Hareketi. Üniversite mezunluğu kritik bir şey üniversite mezunu demek entelektüel lider demektir. Bu da biraz önce konuştuğumuz yeni Müslüman genç tipolojisinin görünürlülüğünü, kamusal alana çıkmasını, ürün vermesini hep geciktirdi. Belki bu öyle kolay kolay telafi edilecek bir şey de olmayabilir. Bu insanlar yaşları ilerleyince bir işe girip çalışacaklar. O bakımdan önümüzdeki 10 seneyi bitirdiğimizde onlarla karşılaşacağız. İhtilalci bir görünüm ortaya çıkacak. Dünyanın apışıp seyredeceği Türkiye merkezli bir Müslüman kuşakla karşı karşıya kalınacak.

Bu kuşak Gülen Hareketi gençliği olamaz mı?

Gülen Hareketi gençliğinin olması çok zor. Çünkü Gülen Hareketi içinde gerçek anlamda bir entelektüel açılım şansı çok az. Özeleştiri çok çok az gidererek daha çok siyasi misyon öne çıkıyor. Ancak koparak bireyselleşmenin mümkün olduğu bir noktaya gidiyorlar. O yüzden de ben Gülen Hareketi’nin militanlaşmış, radikalleşmiş bir kadro etrafında şekilleneceğini düşünüyorum. Entelektüel vuruculuğunun kalmayacağını düşünüyorum.