BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,78
ALTIN 2.961,35
HABER /  GÜNCEL

Eskiden 'bayram gazetesi' vardı

Eskiden bayram gazetesi vardı. Partiler üstü, gazeteler üstü, renksiz, kokusuz, tam tarafsız bir gazeteydi o. Mehmet Barlas Bayram Gazetelerini yazdı

Abone ol

Sabah yazarı bugün eski 'Eski bayramlarda bayram gazetesi" vardı... diye yazarak özlemini dile getirdi.

Arada bir nostaljik takılmakta yarar var. Üstelik bayramlar, nostaljiye en uygun zamanlardır.
Eski bayramlarda mutlaka "Dargınlar barışmalı, kin ve nefret duyguları rafa kaldırılmalı, kırgınlar birbirlerini affetmeli" içerikli mesajlar yayınlanır, konuşmalar yapılırdı.
Bayram gelince siyasi kavgalara ara verilir, bir çeşit ateşkes ilan edilirdi.
Bayramdan sonra her şey kaldığı yerden devam etse bile, 3-4 günlük bir nefes alma süresi yaşanırdı.
Belki de bunun sebebi, Ramazan ve Kurban bayramlarında, günlük gazetelerin yayınlanmamasıydı. Gazeteciler Cemiyeti'nin "Bayram Gazetesi" yayınlanırdı bayram süresince. Bayram Gazetesi, hem partiler üstü, hem de gazeteler üstü, renksiz, kokusuz, tam tarafsız bir yayın organıydı. Genellikle iktidar ve muhalefet liderlerinin yazıları da yayınlanırdı Bayram Gazetesi'nde.
Tabii bir de tek kanallı TRT televizyonu vardı o zamanlar.
Bayramda da seyranda da günlük gazeteler yayınlanmaya başladığından beri, ne siyasi kavgalara, ne de toplumsal ve bireysel öfkelere ara verilir oldu ülkemizde.
Çünkü siyasetçiler mesleklerini günde 2-3 saat icra etseler bile, bu medya aracılığıyla tüm günü kapsayan ve ertesi güne de aktarılan bir faaliyete dönüşüyor. Bir siyasetçinin tek cümlesi, üzerinde günlerce tartışmalar yapılan bir kavga konusu oluşturuyor.
Bir de inkâr edilmesi mümkün olmayan sosyopolitik gerçeğimiz var. Türkiye'de insanların genellikle yüzde 30'u, diğer yüzde 70'e karşı. Yüzde 70 de kendi içindeki bölünmüşlüklerle, diğer görüşlere ve kesimlere öfkeli.
Kısacası hiçbir konuda, toplumun yüzde 50'nin üzerinde ortak sevgi, görüş, uzlaşma içinde olması mümkün değil.
İstanbul'un fethinin yorumlanması da, Atatürk de, Kürt Sorunu da, Avrupa Birliği üyeliği de, askerin siyasetteki rolü de, laiklik de, ekonomik kalkınmışlığın tarifi de, gökdelenler de, kentleşme olgusu da, yüzlerce benzer konu gibi, uzlaşmasızlıkların odağında "Medyatik toplum" da bu uzlaşmasızlıkların amplifikatörü, gazetelerdir, televizyonlardır ve şimdi internet siteleridir de.
Alın bir gazeteyi elinize. Gazetenin genel çizgisinin ötesinde, bir de köşelerde yansıyan uzlaşmasızlıkları görürsünüz. Aynı gazetenin içinde birbirlerine dönük öfkelerini her gün seslendiren yazarları okuyarak çevirirsiniz sayfaları.
İşte eski bayramlarda, bu gerginliğe bayram süresince ara verilirdi.
"Nerede o eski bayramlar" söylemini tekrarlamak istemiyorum.
Ama birbirlerine karşı besledikleri bazen nefrete dayanan öfkelerle birbirleri ile ortak kader paylaşan bir toplum olmanın zorluklarını hatırlatmak istiyorum sadece.
Bayram Gazetesi, hiç olmazsa 3-4 gün, bu zorluğu askıya alırdı.