Yüzlerini hiç görmemelerine, hatta belki isimlerini bile bilmemelerine rağmen arkadaşlar. Aralarındaki kilometrelerce masafeye rağmen aynı noktada buluşuyorlar.
Abone olYüzyılın keşfi internet sayesinde sayıları gittikçe artan sanal cemaatler ve üyeleri, post-modern kabileler haline geliyor, üstelik buradan para kazanıyorlar. Sanal topluluklar 'gerçek' cemaatlere benzemeye çalışırken 'gerçek' topluluklar da sanal cemaatlerin demokratiklik gibi bazı özelleklerini almakta. Söz konusu olan öyle bir ihtiyaç ki, insanoğlu daha gözünü açtığı ilk dakikalardan itibaren etrafta tanıdık birini arıyor. Bir de Robinson Crusoe gibileri var ki onlar hiç bilmedikleri insanlara bile kendi dillerini, inançlarını, yaşam biçimlerini benimsetip ortak bir alan yaratmaya çalışıyor. Onları bu noktaya iten ise, hayatta kalma dürtüsünden doğan güç, beraberlik ve aidiyet isteği. Ortak payda peşinde olanlar da, aradıkça buluyor ve bu paydalarda birleşenlerin sayıları gün geçtikçe artıyor. Sonra kurallar, kimi zaman onları bir arada tutacak adetler ve inançlar ekleniyor üstüne. Sonunda ise en küçük toplumsal birlikler, yani cemaatler çıkıyor ortaya. Sanal ama gerçek: Ötekilerden, dünyanın geri kalanından bu kadar sıyrılmış gibi gözükmesine rağmen sanal cemaatler bedenin icap etmediği bütün aktiviteleri yerine getirebiliyor. Bahsedilen sanallık sadece internetin sunduğu iletişim kolaylıklarıyla sınırlı değil. Adının sanal olmasına rağmen o kadar gerçek bir dünya ki söz konusu olan; din, devlet, ekonomi bile bu yeni mecrada kendine açılımlar buldu. İslam'a uygun bir evlilik yapmak isteyenlerin bir nevi görücü usulü tanışma adresi 'islamievlilik.com' gibi siteler için Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "chat fetvası” vermesi bunun en açık kanıtı. Kaynak: Nokta