Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, artan terör saldırıları ışığında Kandil'in yapmak istediklerini analiz etti.
Abone ol"Oslo Süreci" diye bilinen PKK ile daha önceki diyalog sürecinde ve son açılımı başlatan ilk temaslarda önemli rol oynayan eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, PKK-HDP-Öcalan ekseniyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
BBC Türkçe Servisi'ne konuşan Öneş'e göre, PKK dozunu arttırdığı terörist saldırılarla 'HDP'yi yok etmeye' çalışıyor.
37 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Güvenpark saldırısıyla ilgili ise Öneş, 'Güvenlik zaafiyeti' olduğu görüşünde.
Yaşananlara karşı Abdullah Öcalan'ın düşüncelerine ilişkin de analizde bulunan Öneş, "Öcalan karmaşık duygular içindedir" yorumunda bulundu ve ekledi:
"Keşke konuşma imkanı olabilse, keşke açıklamalar yapabilse. Silahlı mücadelenin sonlandırılmasında da gene önemli rolü olabileceğini düşünüyorum."
Cevat Öneş'in açıklamalarının detayları şöyle:
CEMİL BAYIK'IN ERDOĞAN AÇIKLAMALARI
Cevat Öneş, KCK Eş Başkanı Cemil Bayık'ın 'Hedefimiz Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı' sözleriyle ilgili "Gerçekten bu konuyu analiz etmekte zorlanıyorum" diye yorumladı.
"Bu bağlamda PKK eylemlilik açısından yeni bir aşamaya geçti" uyarısında da bulunan Öneş, şöyle devam etti:
"Cemil Bayık’ın açıklamalarında, bunu Türkiye geneline yayarken AKP iktidarının hedef alınmış gibi gösterilmesi, sanki Türkiye’deki siyasal kutuplaşmada AKP karşıtı olan cephenin desteğini alma gibi bir arayışı gösteriyor ki, bu da mümkün değil. Çünkü yapılan eylemi hiçbir vicdanı olan insan kabul edemez. Gelişen toplumların, gelişen değerleri içerisinde çocuk, kadın, ihtiyar, fark etmeden kimlik farkı yaratmadan silah zoruyla dayatılan anlayışın çağımızda günümüzde kabul edilebilmesi mümkün değildir.
PKK'DA ZİHNİYET AYRIŞMASI DOĞDU
Ben o zaman şunu ifade ediyorum, PKK içinde bir zihniyet ayrışması başlamıştır.
"Öcalan İmralı’da acaba bu gelişmeleri tasvip eder mi?" sorusu gündemde. Avrupa kesimindeki Kürt siyasetinin temsilcileri acaba bu neticeleri kabul eder mi? Halkların Demokrasi Partisi (HDP) içindeki yapı bu gelişmeyi tasvip eder mi? Sayın Demirtaş bu gelişmeleri lanetlediğini ifade etti, kınadığını, kabul edilemeyeceğini ifade etti.
Ben bu günden itibaren, içinde bulunduğumuz şartlardan itibaren sanıyorum ki Kürt siyaseti içinde bu kör terör eylemi, hiçbir vicdanını kabul edemeyeceği bu yeni eylemlilik sıçraması, tartışma konusu olacak. PKK’daki demokratik mücadele yanlıları ile silahlı mücadele yanlıları da bir ayrışmayı ortaya çıkaracaktır.
Bir vatandaş olarak ifade ediyorum ki Kürt siyasetindeki demokratik mücadele yanlıları bu gelişme karşısında kesin tavırlarını alabilmeli ve hatta bir bölünme durumu yaratacaksa dahi bu bölünmeyi demokratik eksende kendileri yaratma gibi bir inisiyatifin içine girmelidirler. Çünkü bu gelişmeler bırakın Türkiye’deki Cemil Bayık’ın hayal ettiği Türkiye’yi, Türkiye’deki mevcut demokratik ortamını dahi geriye götüren, geri adımları ortaya çıkaran ve demokratik gelişmeleri engelleyen ve Türkiye’de bir sanki otoriter yapıyı davet eden, sanki bir demokratik sistem dışı yeni bir silahlı darbe dönemlerini arzulayan, sanki Türkiye’de bir kaos çıkarılarak, kaostan, ölümden kendi çıkarına yani Kandil dağındakilerinin kendi çıkarına bir sonuç elde etme gibi bir durum olarak görüyorum meseleyi."
PKK'NIN SİLAHLI EYLEMLE AMACI HDP'Yİ ORTADAN KALDIRMAKTIR
Bugün ortaya çıkan sonuçlar, PKK’nın silahlı eylemliliği tırmandırması ve hele hele kör terör eylemlerine tekrarlayarak başvurması ve tekrarlanacağını açıklaması HDP’yi ortadan kaldırmaya yönelik bir adımdır.
HDP, Kürt Sorunu'nun çözümü bakımından, PKK’nın silahsızlandırılması açısından bir umut ışığı yarattı. Şahsen ben HDP’nin Türkiye demokratik sistemi içindeki yerini ve gelişimini ve Türkiye demokrasisinin nitelik kazandırılmasında bir motor güç olarak görenlerdenim. Hâlâ bu umudumu korumaktayım. Ancak bu son gelişmeler HDP’ye büyük darbe vurmuştur. Türkiye toplumunda kazandığı güveni yer yer kaldırmış veya yer yer sarsmıştır. Bugün seçim olsa karşı rakip partilerin gayretleriyle değil, PKK’nın gayretleriyle HDP baraj altında kalır. Böylesine bir durumu süreçler içindeki siyaset üretiminin yetersizliklerinin etkileri vardır ancak PKK’nın etkisi öncelikli ve tayin edicidir.
ANKARA PATLAMASI
Şunu objektif şekilde tespit etmemiz lazım. Türkiye 30 yıldır bir terör olayı ile karşı karşıya ve sürekliliğe sahip. 50 bine yakın insanımız; polisi, subayı, askeri, korucusu ve elinde silah olan vatandaşlarımız, gençler öldü. 50 bine yakın insan kaybettik. 100 milyonlarca değer maddi değer kaybımız var. Manevi değerler ayrı. Böylesine tahayyül bile etmek istemediğimiz bir yıkım.
Böylesine bir yıkım karşısında siyaseten eksi notlarımız çok, güvenlik bakımından zafiyetlerimiz çok, istihbaratlarımız bakımından zafiyetlerimiz çok. Böylesi bir yıkım içerisinde şu zafiyet mi bu zafiyet mi diye ben tartışmam. Siyaseten de güvenlik tedbirleri bakımından da bir zafiyet ile karşı karşıyayız.
ÖCALAN NE DÜŞÜNÜYORDUR?
Ben sanıyorum ki Öcalan çok karmaşık duygular içindedir. Çünkü PKK siyasetinin ideolojik çatısını kuran bir kişi, örgütün lideri ve özellikle örgütsel yapı dışında örgütün etkileyebildiği kitlelerin desteğini almış, hatta biraz mitleştirilmiş bir şahıs...
2013 Nevruzu’nda stratejik açıklama, Öcalan’ın uzun deneyiminin tecrübesinin getirdiği bir sonuçtu. Çünkü Öcalan biliyor ki Kürt siyasetinin hak arama mücadelesi içinde Kürt siyasetini kullanmak isteyen güçlerin, çeşitli Batılı ülkelerinin, Doğu ülkelerinin Suriye, Ortadoğu ve Türkiye’deki çıkarları için örgütü nasıl kullanmak istediklerini en iyi gören bir lider.
Kürtlerin tarih boyunca, nasıl araçsallaştırıldığının da son örneği, son lideri Öcalan. Bu sebeple tecrübelerine dayanarak teorisini oluşturmuştu ve artık Türkiye’de silahlı mücadele şartlarının sonlandırıldığını ifade etmişti, konuşmuştu ve savunmalarında da bu tip bağlantıları da açıkça ortaya koyan bir liderdi.
Öcalan Suriye’deki kantonlaşmayı kendisi de örgütü bakımından bir kırmızı çizgi olarak görüyordu ama Öcalan’ın o meseleye bakışının, ben şahsen kişisel olarak silahlı mücadele ile değil, medeni dünya ile birlikte, Suriye’de Suriye halkının kararı çerçevesinde bir demokratik kantonlaşma şeklinde olduğunu veya olmasını istediği gibi bir düşünce yapısında olduğunu sanıyorum. Keşke konuşma imkanı olabilse, keşke açıklamalar yapabilse. Silahlı mücadelenin sonlandırılmasında da gene önemli rolü olabileceğini düşünüyorum.
DEVLET ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜYOR MU?
Devletin kontrolü içinde, şu an mahkum Öcalan. Sanıyorum ki devletin temasları vardır. Şunu da ifade etmem lazım: Kandil’in bu tip bir kör teröre yönelmesi karşısında, Kandil’in HDP’yi siyaseten dışlamak istemesi karşısında, Öcalan’ı da dışlamak istemesi gibi bir tavır içinde olduğunu da düşünmek lazım.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Bu bir geçiş süreci. Ortadoğu’daki gelişmelerin de etkilediği bir geçiş süreci. Kandil’in çok yanlış analizlerinin, düşüncelerinin ve zihniyetinin ortaya koyduğu bir süreç. Geçici olduğunu tahmin ediyorum. Neden? Çünkü toplumsal desteği giderek azalan bir hareket.
Toplumsal desteği olmayan hiçbir hareket yaşayamaz. PKK ektiğini biçecektir. Bir de Türkiye toplumu Kürt kimlikle vatandaşlarımız dahil, herkes barış çağrılarına olumlu yanıt vermekte. O açıdan ben bu silahsızlanma için müzakere sürecinin tekrar gündeme geleceğini sanıyorum.