BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Eski hataların ceremesini biz ödüyoruz

Erzincan’da düzenlenen iftar programına katılan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz terörün geldiği noktayı bu sözlerle açıkladı.

Abone ol

Erzincan’da düzenlenen iftar programına katılan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, terörün altındakilerinin isteğinin Kürt insanını köleleştirmek olduğunu ifade ederek; “Terör örgütü birileri için geçim kapısı, bazı dış güçlerinde Türkiye’ye karşı yürüttükleri örtülü operasyonlarının taşeronudur” dedi.

Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Erzincan’a gelen Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz Erzincan Belediyesi ve AK Parti Erzincan İl Başkanlığı’nı ziyaretinin ardından Erzincan Valiliği tarafından verilen iftar yemeğine katıldı.

Yemeğin ardından konuşan Bakan Yılmaz, terör konusuna değindi. Terörle mücadelenin İstiklal Harbi’nde olduğu gibi yedi düvele karşı verilen bir mücadele olduğunun altını çizen Bakan Yılmaz konuşmasında “Coğrafyamız kaderimizdir. Eğer biz Madagaskar da olsaydık, Güney Amerika’nın ucunda ki Patagonya olsaydık bizim bir terör sorunumuzda olmazdı. Ama biz bu coğrafyada yolların kavşak noktasındayız. İnsanlık tarihinin başladığı bir noktada büyük medeniyetlerin kesişme noktasındayız. Ancak bunun avantajları da var. Dezavantajları da var” dedi

“BİZİM YAŞADIKLARIMIZ, BİZDEN ÖNCEKİLERİN HATALARININ CEREMESİNİN BEDELİNİ ÖDEMEMİZDİR”


Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz konuşmasında, açılım sürecine değinerek, demokratik açılımın gerekli olduğunu, terör örgütünün insan kaynaklarını giderek azaltacağını söyledi.
Bakan Yılmaz; “Birçok kişi kendi vatandaşının hakkını, hukukunu kısıtlayaraktan vatandaşını yanına çekemez. Vatandaşın desteğini de alamazsınız. Bu bakımda demokratik açılım gereklidir. Terör örgütünü açılım durdurmaz. Fakat onun insan kaynaklarını giderek azaltır. Ona olan katılımı minimuma indirir. Uzun vadede de kurutur. Nitekim bugün terör örgütü yeni eleman bulmakta eskiye nazaran zorlanmaktadır. Şundan emin olun ki bu hükümet bu milletin zerre kadar hakkına halel verecek hiçbir çalışma yapmaz. Demokratikleşme yolunda atılan adımların terör örgütünün amacının hak ve halk olmadığını göstermesi açısından bile bir başarıdır. Terörün altındakilerin istediği Kürt insanını köleleştirmektir.

Terör örgütü birileri için geçim kapısı, bazı dış güçlerinde Türkiye ye karşı yürüttükleri örtülü operasyonlarının taşeronudur. O güçler böyle ucuz bir taşeronu yerine yenisini koymadıkça, daha etkilisini bulmadıkça bundan da kolay, kolay vazgeçmezler. Terörle mücadele İstiklal harbimizde söylenildiği gibi yedi düvele karşı verilen bir mücadeledir. Mesele İstiklal harbinden bile çok boyutludur ve karmaşıktır. Ancak olayın iyi tarafı geçmişe göre terörle mücadele konusunda çok daha tecrübeli ve akıllıca hareket edilmekte. İşte son yıllarda demokratikleşme ve kültürel haklar konusunda atılan adımlar bu açıdan önemlidir. Terörün istismar ettiği zemin ortamını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bizim yaşadıklarımız, bizden öncekilerin hatalarının ceremesinin bedelini ödememizdir. Bu ülkeye sevdalı olmak bugünün keyfi için yarını heba etmemektir. Bir gelecek projeksiyonuna sahip olmaktır. Biz diyoruz ki doğru seçenek hem güvenlik hemde insan haklarıdır. Beyinleri yabancı kültürler tarafından pompalanan kişilere göre terörist silah kullanacak ama siz kullanmayacaksınız yoksa yaptığını güvenlikçi politika oluyor” şeklinde konuştu.

“COĞRAFYAMIZ KADERİMİZDİR…”

Konuşmasında “Güvenlikçi Politika” konusuna da değinen, Bakan Yılmaz; “Adam geliyor karakol basıyor ona silahla cevap verdiğiniz zaman doğru yapmamış oluyorsunuz. Eşkıya ya dağda elinde silahla ne işin var demiyor. Neden karakol basıyorsun diye sormuyor. Devlete niçin güvenlikçi politika izliyorsun diyor. Bundan çarpık düşünce olabilir mi? Bir yandan hukuka bağlı insan hak ve hürriyetlerini öne alan bir anlayışa diğer yandan da silahı takınana hak ettiği cevabı vererek kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Eğer sen milletin karşısına silahla çıkarsan cevabını da alırsın. Bu terörle mücadele işinin birbirinden ayrılma iki boyutu var. Birincisi suçlu ile suçsuzu ayırma zihniyeti. Diğeri terörle mücadelede kararlılık. Eğer iyi niyetli olmazsanız. Hukuka riayet etmezseniz yıktığınız yaptığınızı karşılamaz. Buna karşılık terörle mücadele konusunda kararlı ve azimli olmazsanız o zaman da milletin hakkını korumamış olursunuz. Bir taraftan suçlu ile suçsuzu ayırt ederken bir yandan da teröre zerre kadar taviz vermeyeceksiniz.

EĞER BİZ MADAGASKAR OLSAYDIK...

Coğrafyamız kaderimizdir. Eğer biz Madagaskar da olsaydık, Güney Amerika’nın ucunda ki Patagonya olsaydık bizim bir terör sorunumuzda olmazdı. Ama biz bu coğrafyada yolların kavşak noktasındayız. İnsanlık tarihinin başladığı bir noktada büyük medeniyetlerin kesişme noktasındayız. Ancak bunun avantajları da var. Dezavantajları da var. Yaşadığımız coğrafya ya sahip olmanın bir bedeli de var. Genç, canlı, dinamik, çalışkan, girişimci, yetenekli bir nüfusumuz var.

İnsanımız önü açıldığında ne yapabileceğini bu dönemde gördük. Bu dinamizmi baltalamak lazım. Bunun için dış güçler ve onun iş birlikçileri terör silahını kullanmakta. İnşallah halkımızın desteği ile bu süreci aşacağız. Sevindirici olan husus bugün Türkiye bu mücadelenin gerektirdiği olumluluğu yakalamış durumdadır. En acılı anlarda bile provokasyonlara gelinmemesi acısını vakur bir şekilde içine gömmesi bunun en açık delilidir. Milletimiz rahat olsun. Bu süreci kaybeden Türkiye olmayacaktır. Merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle bizde diyoruz ki “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” ne zamana kadar “Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” evet bu coğrafyada tek bir ocak kalıncaya kadar bu millet birlik ve beraberliğini sürdürme azmi ve kararlılığı içinde olacaktır” şeklinde ifade etti.
Bakan Yılmaz, Erzincan’daki iftar programının ardından, karayolu ile Sivas’a hareket etti.