Eski Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, Mahir Çayan ve arkadaşlarının Atatürk büstünü kırdıktan sonra "Ata'm sana uzanan elleri kıracağız" yazılı pankartla yürüyüş yaptıklarını öne sürdü.
Abone olSabah gazetesinden Kenan Kıran'ın haberine göre eski Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, bir dönem yurtta aynı odada kaldığı Tüɾkiye Halk Kuɾtuluş Paɾtisi-Cephesi (THKP-C) lideɾi Mahir Çayan ve arkadaşlarıyla (Ömer Ayna ve Ümit Hasan) ilgili iddialar ortaya attı.
'Mehmet Keçeciler: Merkez Siyasetin Perde Arkası' adlı kitapta Keçeciler, "Bir cumartesi günü akşamüzeri odaya geldim. Odada, Mahirlerin yataklarının üzerinde bir sürü bez afiş ve pankartlar var. Afişlerde de 'Ata'm sana uzanan elleri kıracağız' yazıyor. Mahirler odaya geldi. 'Nedir bunlar hayırdır?' diye sordum. 'Yok bir şey' dedi" ifadelerini kullandı.
Salı günü de Atatürk'ün büstünün kırıldığını söyleyen Keçeciler iddialarına şöyle devam etti: "Bir süre sonra kantine indim. Fakat o afişler hafızamda yer etmiş. Salı günü saat 13.00 sıralarında kantinde yemek yiyoruz. Kantinde de ajans bülteni açık olurdu.
Ajans, 'Menemen'de bir meczup kişi Atatürk büstünü kırmış. Fikir kulüpleri federasyonu, partiler falan ayağa kalkmış. Perşembe günü de yürüyüş var' haberini verdi. Tabii büstün parçalanmasına sinirlendik ve yürüyüşe katılma kararı aldık.
Aradan iki gün geçti. Perşembe günü Mülkiye'nin önünden yürüyüşe katılacağız. Oda arkadaşım Salih ile okuldan çıktık, bir baktık ki bizim cumartesi günü odada gördüğümüz 'Ata'm sana uzanan elleri kıracağız' afişi ellerinde. Salih'e, 'Bunlar bizim odadaki afişler değil mi?' diye sordum emin olmak için. O da baktı, 'Evet' dedi. Büstün parçalanması salı günü, pankartların hazırlanması ise önceki cumartesi.. Ben de çok sinirlendim. 'Katılmayalım' dedim.
'Büstü biz kırdık demediler ama hedefe gitmek için her yol mubah dediler'
Yurda dönünce o gece oturduk, Mahirlerin gelmesini bekledik. 3'ü geçiyordu geldiklerinde. 'Siz kırdınız büstü. Nereden biliyordunuz Atatürk büstünün kırılacağını da bu pankartları hazırladınız ve yürüyüşü tertip ettiniz?' dedik. Kabul ettiler. 'Siz yolunuza, biz yolumuza' dediler.
'Evet, büstü biz kırdık' demediler. Ama 'Hedefe gitmek için her yol mubah' dediler. Sonra da odadan ayrıldılar."