28 Şubat döneminde ordudan atılan Binbaşı Kemal Şahin, o süreçte yaşadıklarını anlattı.
Abone ol28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu (BÇG)’nun bir toplantısına katılan İstihbarat Binbaşı Kemal Şahin, orada konuşulanlardan ürperdiğini söyledi. Şahin, bazı subay ve astsubayın başörtüsü nedeniyle eşlerini otomobillerinin bagajında götürüp getirdiğini de söyledi.
28 Şubat sürecinin üzerinden tam 14 yıl geçti. Ancak bu sürecin siyasî, askerî ve sosyal ve ekonomik alanlarda meydana getirdiği tahribat hala hafızalardaki yerini koruyor. Bu dönemde en büyük tahribat ise TSK personeline yönelik oldu. Kendilerine engel olarak görülen birçok subay ve astsubay çeşitli bahanelerle ordudan atıldı. Bu dönemde atılanlardan biri de İstihbarat Kurmay Binbaşı Kemal Şahin. YAŞ kararı ile TSK’dan uzaklaştırılan Şahin’in yaşadıkları ve şahit oldukları bu sürecin korkunçluğunu gözler önüne seriyor.
Büyük hayallerle girdiği ancak eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle 28 Şubat sürecinden ordu ile ilişiği kesilen Şahin, yaşadıklarını Cihan Haber Ajansı(Cihan)’na anlattı.
Sürecin önemli aktörlerinden Orgeneral Çetin Doğan başkanlığındaki toplantıya katılan komutanların halkın hemen tümünü resmen düşman gördüklerine tanık olduğunu anlatan Şahin, “Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'ndaki işgal tabloları gözümün önüne geldi. Bir an Türkiye’yi işgale uğrayan Vietnam ile gibi özdeşleştirdim. Kendi kendime ‘Bulunduğum salon ve karargâh nerenin karargâhı acaba? Bir işgal ordusunun toplantısında mıyım?’ diye düşünmeye başladım.” dedi.
"EŞLERİNİ ARABA BAGAJINDA GÖTÜRÜP GETİRDİLER"
Ancak Şahin için asıl ıstırap dolu günler bundan sonra başlamış. Şahin, “Eşimi her gün sabah arka ve ön koltukların arasına saklayarak her gün nizamiyeden çıkarıp, akşam da dolmuş durağından alıp eve getiriyordum. Hatta bazen unutuyordum eşim saatlerce orada soğuk ve karın altında beklemek zorunda kalıyordu.” şeklinde konuştu.
Şahin, eşleri başörtülü bazı subay ve astsubayların ise çok 'korkunç' yöntemlere başvurmak zorunda kaldığını anlattı. Kimi subayların “Bazıları eşlerini arabanın arka koltuklarına yatırıp üzerine battaniye atarak eşya süsü vererek buradan getirip götürmüş. Bunu da fark edince bu kez de, bagaja kilitleyerek, lojmana giriş çıkışları da gece saatlerine denk getirmiş. Adeta bir tecrit ve hapishane hayatı yaşadık.” diye konuştu.
“İŞGAL ORDUSU MU?”
Şahin’in 28 Şubat sürecinde şahit oldukları ise Türkiye’nin nasıl dönemden geçtiğini gözler önüne seriyor, Şahin, “BÇG’nin toplantısına katıldım. O toplantıda başkan o dönemde korgeneral olan Çetin Doğan idi. Bütün kuvvet komutanlarının temsilcileri ile toplantı yapıyordu. O toplantıda konuşulanlardan o kadar ürperdim ki bir ara masanın altına doğru kayarak neredeyse masanın altına gireceğimi fark ettim. O konuşulanların dehşetinden ikinci kez kaydığımı hissettim.”
Şahin, toplantıdaki konuşmalara şahit olduktan sonra ürperdiğini ve dehşete kapıldığını söyledi. Kendisini işgal ordusunda görev yapan, Türkiye’yi ise işgale uğramış bir ülke olarak gördüğünü aktaran Şahin, şunları anlattı:
İKİ KEZ SANDALYEDEN KAYDIM
“Özel okullardan tutun, kuran kurslarına, cemaatlerden İHL’lere, RP-Yol hükümetinden, milliyetçi ve muhafazakârlardan, dindar insanların 'nasıl tehlike teşkil ettiğine!' şahit oldum. Halkın tek tek fişlendiğini fark ettim. Bu manzara karşısında ürperdim. 'Bulunduğum salon ve karargâh nerenin karargâhı acaba?' diye şaşırdım. ‘Bir işgal ordusunun toplantısında mıyım?’ diye düşünmeye başladım. Oradaki manzarayı kelimelerle anlatmakta aciz kalıyorum. Toplum resmen düşman ve bunlara karşı bir savaş açılmıştı. Yani halkı yok etmeye endeksli bir bakış açısı gördüm. Kurtuluş savaşındaki işgal tabloları gözün önüne geldi. İşgal yaşamadım ama geçmişten romanlardan filmlerde gördüğümüz bin manzara vardı. Vietnam gibi özdeş tuttum. Milli ve manevi değerleri gelenek ve göreneklerinin düşman olarak görüldüğü ve üstelik bu mücadelenin koçbaşlığını yapan bir teşkilatta çalıştığımı düşününce ürperdim. O psikolojik ortamda iki defa masanın altına girecek kadar sandalyeden kaydığımı fark ettim.”
"EŞYALARIN RENGİ BİLE İRTİCA GEREKÇESİ OLMUŞ"
Şahin, evlerinin BBG evine çevrildiğini söyledi. Evlerinin subay eşleri tarafından çeşitli bahanelerle ziyaret edilerek raporlar tutulduğunu, evlerindeki eşyaların renginin bile irtica sebebi sayıldığını anlatan Şahin, “Evlerimize gelerek tutanak tuttular, eşlerini evlerimize yolladılar. Evimizdeki eşyaların renginden süs eşyalarına kadar. 'Hat sanatı, resim, biblo var mı evinde, bunlar yoksa irticacıdır.' Kendilerine göre 'dindar' diye yaftaladıklarını attılar. İkna odaları kuruldu. Yazılı ve sözlü ikazlarla sürekli baskılar yaptılar…” dedi.
Şahin, bazı subay ve astsubayların, eşlerinin fotomontaj yöntemi ile çarşaflı kadınlarla bir araya getirerek delil üretildiğini kaydederek “Mesela bize geçmiş olsun ziyaretine gelmişler ama eşimin kıyafetlerini tespit için gelmişler. Eşinin başörtülü olduğu görülmüştür. Fotoğraflarımızı çektiler. Çarşaflı insanlarla subay ve astsubay eşlerini fotomontaj ile bir araya getirdiler. Ve bunu YAŞ’a komutanların ve siyasilerin önüne koyarak, 'işte bakın biz bu nedenlerle atıyoruz' diye ikna ettiler. Evlerimiz karşıdan gözetlendi. Balkona çıkınca ya da evin içi için başka yöntemlere başvurdular.” diye konuştu.
"TSK’DA KADROLAŞMA OLDU"
Emekli Kurmay İstihbarat Binbaşı Şahin, 28 Şubat’ın asıl amacının bir darbe olduğunu bunun için de kendilerine engel olarak gördükleri insanları ordudan tasfiye ile başladıklarını söyledi.
“Meğer düpedüz bir darbe hazırlığı yapılmış.” diyen Şahin, “Bir darbe hazırlığı yaptıklarına şahit olduk ama bu darbenin ilk ayağında TSK’da kadrolaşma ile başladılar. Kendilerine engel olarak gördüklerini ise tasfiye ettiler. Emekliliğe zorlandılar, ayrılmayanları ise YAŞ kararları ile attırdılar. TSK’da ilk kadrolaşma bu dönemde oldu. Mesela benimle ilgili hiçbir belge yok. Kulağımızdan tutup attılar.” dedi.