Eşekler Adam Olur, İran Adam Olmaz.
Bugünlerde, İran’daki gelişmeleri takip ettikçe aklıma 1992 yılında bir spor gazetesinde, benim de taraftarı olduğum Fenerbahçe için atılan “Eşşekler adam olur Fener adam olmaz” başlığı geliyor.
İran, Türkiye’ye ezeli komşu ve ebedi düşman... Türkiye’ye bakışı, Yunanistan’ın yaklaşımından daha tehlikeli ve düşmanca. Suriye’de aldığı ağır mağlubiyetin acısı ile devlet aklını kaybetti.
İran, farkında mıdır bilinmez ama Türkiye ile olan sürekli rekabet hali bizden çok kendisine zarar veriyor.
Ekonomik darboğaz, Şii Hilali rüyasının sona ermesi ve maruz kaldığı ambargolarla içerde-dışarda açmaza gire İran yönetimi; çareyi hedef saptırmakta ve “Cambaza bak, Cambaza!” filmini vizyona sokmakta buluyor. Rejimi ayakta tutabilmek ve mollaları teskin edebilmek için okları Suriye ve Türkiye’ye çeviriyor. Diğer yandan da fitne üretim merkezi gibi faaliyet göstermeye devam ediyor.
Hezimetten zafer, mağlubiyetten galibiyet çıkarma işini o kadar abartıyorlar ki; 31 Aralık günü, Güney Azerbaycanlıların yoğun olarak yaşadığı, Şah İsmail’in de doğum yeri olan Türk şehri Erdebil’de “Aşureden Çaldıran’a, Çaldıran’dan Zuhura” ismiyle, Çaldıran ve Direniş Şehitlerini Anma etkinliği düzenlediler.
Etkinlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’e galiz hakaretler yağdırdılar.
23 Ağustos 1514’te yapılan savaşı; başında Yavuz Sultan Selim’in olduğu Osmanlı, Safevi Şah İsmail’e karşı kazandı. Savaşı kaybeden Şah İsmail, bir daha belini doğrultamadı. Süper uyanık İranlılar, 23 Ağustos tarihli savaşın anmasını, zafer gibi takdim ederek 31 Aralık’ta yaptılar ve kardeş Güney Azerbaycan Türkleri ile Türkiye Türkleri arasına akıllarınca nifak sokmaya çalıştılar. Bu bir defa, iki kardeşin kavgasıydı ve Farisileri ilgilendiren bir tarafı yoktu.
İranlıların acem oyunlarındaki hünerleri ve terör organizasyonlarındaki yetenekleri tarihsel olarak sabittir. Alamut Kalesi’nde yerleşik Şia’nın İsmailiye kolundan Haşhaşiler, en büyük zararı Büyük Selçuklu Devleti’ne vermiştir. Üst düzey Selçuklu devlet adamları ve komutanları, Haşhaşi suikastlarıyla öldürülmüştür.
Aynı İran bugün de, Pkk ve Ypg’ye desteğini hiç kesmedi. Suriye’den kovulduktan sonra yaptığı ilk iş, Ypg elebaşı Mazlum Abdi, Türkiye düşmanı KYB’nin başı Bafel Talabani ve Pkk’yı ziyaret etmek oldu. Kendi içinde Pjak militanlarını idam eden İran, Pkk’lıları ise hastanelerinde tedavi ediyor. Suriye’de neden istenmediği ise rejim ve Hizbullah ile yaptığı katliamlardan anlaşılır. Kendi milis gücü Haşti Şabi’yi ise Irak Ordusu’na eklemledi.
Dünyanın ikinci doğalgaz rezervine sahip olmasına rağmen bugün Türkmenistan’dan doğalgaz ithal etmek durumunda kalan İran’a, zamanında ABD ve Batı ambargoları altında inim inim inlerken Türkiye destek oldu. Ambargoları deldi diye Halk Bankası’na ABD’de altı dava açıldı. Bankanın Genel Müdürü Hakan Atilla, Amerika’da 28 ay hapis yattı.
Bugün geldiğimiz noktada İran ne yapıyor, Suriye’deki yeni yönetimin altını oymaya çalışıyor ve mezhep kartını kullanıyor. İran'ın Baş Mollası Hamaney, Suriyeli gençleri, Türkiye’ye ve yeni düzene karşı isyana davet ediyor. Hamaney, "Suriyeli gençlerin kaybedecek hiçbir şeyi yok; okullar, evler, sokaklar, hayatlar güvensiz." ifadelerini kullanarak "Yeni süreci, güvensizliği tasarlayanlar ve uygulayanlara karşı kararlı bir şekilde durmaları gerekiyor ve onları da yenecekler" diye, zulümden ve katliamdan yeni kurtulmuş insanları Suriye ve Türkiye’ye karşı kışkırtıyor.
İran Dışişleri Bakanı Arakçi’nin açıklaması ise tam bir facia: “Suriye'de Sünnilerin hüküm sürmesi, İsrail'in Filistin'de hüküm sürmesinden daha tehlikelidir.” Bu açıklamalar İran’ın Suriye meselesine; insani, vicdani ve ahlaki değil mezhepsel yaklaştığının ve İsrail ile kurduğu ortaklığın resmidir.
İranlı analist Hanalizade'nin "İran ve ABD, Suriye’de Türkiye’ye karşı PKK/YPG'yi desteklemeli. Geçmişte Irak'ta Türkiye'ye karşı ABD ile işbirliği yaptık. Türkiye, YPG’yi tehdit olarak algılıyor. İran ile ABD bu konuda ortak politika geliştirebilir." sözleri ise şeytan ile bile işbirliği yapabileceklerini gösteriyor. İkinci Karabağ Savaşı'nda Ermenistan'a açık destek vermekten çekinmemişlerdi.
Dış politikası bu kadar arızalı ve komşularına bakışı bu kadar sorunlu bir İran’a ne denir?