Esas Meseleye Odaklanalım
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in yaklaşımını itidalli buluyorum. “Hükümete kılıç çektiler” diyerek olayı tehlikeli yerlere çekmeye çalışan yaklaşımlar,
Teğmenlere hakaretler yağdıran yaklaşımlar,
Sayın Çelik, her iki yaklaşımı da yanlış bulduğunu söyledi ve teğmenlere sahip çıktı.
Genç teğmenlerin yemin ederken söyledikleri sözlerde bir sorun yok. Bağımsızlığa, demokrasiye, laikliğe yapılan vurgular kimi neden rahatsız etsin ki.
Bu ifadelerin altında mana aramak, farklı yerlere çekmek ülkeye de, teğmenlere de, muhalif bakış açısına da bir şey kazandırmaz.
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözüne de politik bir slogan muamelesi deyip geçilmelidir. Bu kadar gündemde tutulması birilerini sadece besler, büyütür ve palazlandırır.
AK Parti yeni iktidar olduğunda, toplumun yüzde 50’nin oyunu alarak geldiğinde “Genç subaylar rahatsız” manşetini atılmıştı.
AK Parti buralardan geliyor, tabi ki bizlerde.
O nedenle şüpheyle, tereddütle yaklaşılması doğru fakat bu kadar uzun gündem olması yanlış.
Ordu demek disiplin demek.
Ordu demek hiyerarşi demek.
Ordu demek Anadolu irfanı, Anadolu mayası demek,
Teğmenlerin yemininde de bütün bu dinamikler vardı.
Buraya odaklanmak önemli.
O genç Teğmenlerin Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın elinden diplomalarını aldıkları anda gözlerine yansıyan gurura odaklanalım.
Bir ülkenin 22 yıl boyunca cesaretle ülkesini dimdik yöneten liderinin Cumhurbaşkanının elinden diplomasını alırken ki mutluluk ve heyecana dikkat kesilelim.
Hiyerarşi dışı eylem asker disiplininde kabul görmez.
Ben bu teğmenlerin, sivil iktidara karşı bir meydan okuma amacıyla bu eylemi yaptıklarına inanmıyorum.
Yemini ettiren Ebru Teğmen, “Birincilik diplomamı Sayın Cumhurbaşkanımızın elinden almanın onurunu yaşıyorum” diye paylaşım yapmazdı.
Bizler Teğmenlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden diplomalarını alırken yaşadıkları gururu yansıtan fotoğraflara odaklanalım. Onlar bizim gururumuz…
Bu tartışmalardan memleket lehine bir şey çıkmaz,
Bu tartışma, ayrışmamıza yol açar,
Bu tartışma Teğmenlerimizi töhmet altında bırakır,
Bu tartışma başarıya odaklanmamıza engel olur, fitne fücuru besler.
Akıllı olalım, ferasetli olalım, uyanık olalım ama art niyetli olmayalım.
Sayın Özgür Özel’i Çok Bi Cesur Gördüm
“Meclis, 360 milletvekiliyle seçimleri alırsa Erdoğan’ın son bir defa daha aday olma hakkı doğar. Erdoğan’ın aday olmasını ve onu yenerek bu sürecin tamamlanmasını Türkiye demokrasisi açısından sağlıklı görüyorum.”
Erdoğan aday olursa ve yenilirse, Özgür Özel başardı deyip tebrik ederiz.
Fakat…
Sayın Erdoğan yeniden aday olursa ve ezici çoğunlukla yenerse...
Sayın Erdoğan daha da kahramanlaşır.
Sayın Özel, Dilruba’yı uyarmış.
“Bazı sözlerin bazı vatandaşlarımızın, AK Parti’ye oy veren vatandaşlarımızın kalplerini kıracak sözler. Bunları onarman lazım. Bir açıklama yap. Bunları düzelt” demiş.
Peki Dilruba, bu uyarıyı dikkate aldı mı?
Tabii ki HAYIR.
Dilruba, “Sözlerimin arkasındayım” diyor.
Yani kırılan kalplerle ilgilenmiyor.
Dilruba’yı alıp protokolde yanınıza oturtmak yerine gereğini gerektiği şekilde yap ifadeleri daha doğru olurdu.
Dilruba’nın özgürlüğüne kavuşması, serbest bırakılması için mücadele etmek yerine kullandığı o ucuz ve basit ifadeleri kullanmaması gerektiğini ve bu toplumun yüzde 50’sine özür borcu olduğunu hatırlatsaydı Sayın Özel.
Dilruba’nın bayağı ve basit hakaretlerini ettiği o seçmen oyuna sizde talipsiniz ya Sayın Özel
O nedenle daha ihtimamlı davranmanız gerekmez miydi?