Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde, Suriye ile ilgili hazırlanan karar tasarısını Rusya ve Çin veto etti.
Abone olBM Güvenlik Konseyi (BMGK), Suriye'deki şiddetin derhal sona ermesi çağrısında bulunan ve Suriye rejimi tarafından yapılan insan hakları ihlallerini kınayan karar tasarısını, Rusya ve Çin'in vetosu nedeniyle kabul etmedi.
15 üyeli BMGK'da yapılan toplantıda, Türkiye'nin de destek verdiği karar tasarısına 13 üye ülke ''evet'' oyu verirken; Rusya ve Çin, ''hayır'' oyu verdi ve kararı BMGK'nın daimi üyeleri olarak veto etti.
Oylama öncesinde yapılan ve sadece BM Daimi Temsilcilerinin katıldıkları basına kapalı danışma toplantısında, Rusya'nın hem karar tasarısında değişiklik yapılmasını hem de oylamanın ertelenmesini istediği, ancak Konsey üyelerinin buna yanaşmadığı öğrenildi.
BMGK'daki oylama, Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Vitali Çurkin'in uzun süre toplantı salonuna gelmemesi nedeniyle gecikti.
CLINTON'DAN VETO TEPKİSİ
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriye hakkındaki BM Güvenlik Konseyi karar tasarısının Rusya ve Çin halk Cumhuriyeti tarafından veto edilmesini sert bir dille eleştirdi.
48. Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde bir basın toplantısı düzenleyen Clinton, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la yaptığı ikili görüşmede, kendisini veto kararından çevirmeye çalıştığını, ancak bunda başarılı olamadığını belirtti.
Clinton, "Suriye'de bugün yaşanan en kanlı günden sonra bile hala uluslararası topluluğu bu şiddeti kınamaktan vazgeçirmeye çalışanların olduğunu düşünmek çok zor. Sizlere sormak istiyorum. BM Güvenlik Konseyinde kararlı bir tutum sergilemek için daha başka neyi bilmemiz gerekiyor?" şeklinde konuştu.
Suriye Devlet Başkanının iktidarda kalmaya devam etmesi durumunda Suriye'deki şiddetin artmasından endişe duyduğunu ifade eden Clinton, "Ne olacağını biliyorum. Daha fazla kan akacak, aileleri öldürülenler daha fazla direniş gösterecek ve büyük bir olasılıkla iç savaş çıkacak" şeklinde görüş belirtti.
HAYAL KIRIKLIĞI
BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK), Rusya ve Çin dışındaki diğer üyeleri, Suriye tasarısının kabul edilmemesi nedeniyle büyük üzüntü ve hayal kırıklığı duyduklarını ifade etti.
BMGK'nın Rusya ve Çin'in vetosu nedeniyle kabul etmediği karar tasarısına evet oyu veren diğer üyeler, Konsey'de Rusya ve Çin'i, Konsey'in Arap Birliğine destek vermesini ve kararın geçmesini önlediği için sert dille eleştirdi.
Fransa'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gerard Araud konuşmasına ''Bugün BMGK için Suriye için üzücü bir gün'' diyerek başladı. Rusya ve Çin'in tutumunu eleştiren Araud, ''Bizden birkaç gün daha beklememizi istediler, Suriye'de her gün yüzlerce insan ölüyor. Bugüne kadar 6 bine yakın insan öldü. Konsey bütün bunlara nasıl sessiz kalabilir'' dedi.
''Tarih bugün bu karar tasarısının geçmesini engelleyenleri yargılayacak'' ifadesini kullanan Araud, ''Ama biz vazgeçmeyeceğiz, bu karar tasarısı hala masada kalacak, Suriye halkına yardım etmeliyiz'' dedi.
Karar tasarısının mimarı olan Fas'ın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Muhammed Louliçki de kararın kabul edilmemesinden dolayı son derece üzgün olduğunu, hayal kırıklığı yaşadığını belirtti.
İngiltere'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mark Lyall Grant konuşmasında, Humus'ta insanların öldüğü günde BMGK'nın karar tasarısını kabul etmemesinin anlaşılamaz olduğunu belirterek ''Rusya ve Çin, bugün Suriye'ye ve Arap Birliğine arkasına dönerek Suriye'deki baskıcı rejimden yana olmuş, BMGK'nın daimi üyeleri olarak sorumluluklarını yerine getirmemiştir'' dedi.
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice konuşmasında ''Suriye'de bundan sonra akacak her kan Rusya ve Çin'in eline bulaşacaktır'' ifadesini kullandı.
Almanya'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Peter Wittig de 11 aydır Suriye'de şiddetin devam ettiğini belirterek, 5 bin 500'den fazla insanın Suriye'de hayatını kaybettiklerini, Konsey'in ise sessiz kaldığını söyledi.
DIŞİŞLERİ'NDEN AÇIKLAMA
Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, ekim ayında yine iki olumsuz oy nedeniyle başarısızlığa uğrayan süreç sonrasında, sergilenen tüm uzlaşmacı çabalara rağmen tekrar böyle bir noktaya gelinmesinin Türkiye'nin hayal kırıklığını daha da artırdığı belirtildi.
Türkiye'nin de ortak sunucusu olduğu ve genel anlamda Arap Birliği'nin Suriye konusunda gösterdiği çabalara destek niteliği taşıyan bu yapıcı tasarının da reddedilmesini anlayabilmenin son derece güç olduğunun belirtildiği açıklamada, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin sahip oldukları veto yetkisinin beraberinde ciddi birer sorumluluk da getirdiği vurgulandı.
Suriye'de halkın demokrasi, özgürlük, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlere sahip olma arzularını rejimin silah, şiddet ve toplu katliamlarla bastırma yoluna gitmesiyle gelinen aşamanın, uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden bir nitelik kazandığının belirtildiği açıklamada, buna karşın, BM Güvenlik Konseyi'nin asli sorumluluğu olan uluslararası barış ve güvenliği korumak görevini, bahsekonu vetolar nedeniyle yerine getiremeyecek olmasının esefle karşılandığı kaydedildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
''Suriye'de gelinen aşamanın ciddiyeti karşısında konseyden bir karar çıkmamasının verdiği mesajları ve sonuçlarını iyi düşünmek gerekir. Ancak bu kararın reddi, Suriye Yönetiminin, mevcut yanlışlarına yeni hatalar eklemesi için hiçbir şekilde bir gerekçe oluşturmamalıdır.
Gelinen noktada, yapılması gereken, Suriye halkının meşru hak ve taleplerine karşı durmak değil, barışçıl bir dönüşüm sürecinin süratle başlatılmasıdır.
Temennimiz, yapılan bu hatadan en kısa sürede geri dönülmesi ve Suriye'de karşı karşıya kalınan sınamada uluslararası camianın bir bütün olarak Suriye halkının ve tarihin doğru tarafında yer almasıdır.''
TASARIDA NE DENİYORDU?
Fas tarafından ilk kez geçen Cuma günü BMGK'ya sunulan, daha sonra üzerinde değişiklik yapılan ve bugün Rusya ve Çin tarafından veto edilen karar tasarının giriş bölümünde, Suriye'de kötüye giden durumdan ve binlerce kişinin ölümünden derin endişe duyulduğu belirtilerek ülkedeki tüm şiddetin derhal sona ermesi çağrısında bulunulmuştu.
Arap Birliği'nin, Suriye'deki krizin barışçıl çözümünün sağlanmasını amaçlayan 2 Kasım 2011 tarihli eylem planı ve 22 Kasım da olmak üzere diğer kararlarından memnuniyet duyulduğu ifade edilen tasarıda, krizden dolayı yerlerinden olan ve mülteci durumuna düşen kişilerin evlerine güvenli şekilde dönmelerinin öneminin altı çizilmişti.
Suriye'deki istikrarın, bölgede barış ve istikrarın anahtarı olduğu vurgulanan tasarıda, Suriyeli yetkililerin reform sözlerinin hayata geçirilmesinde ilerleme olmadığından üzüntü duyulduğu ifade edilmişti.
Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne güçlü destek verilen tasarıda, Konsey'in, Suriye'deki siyasi krizin barışçıl şekilde çözülmesini istediğini ve BM Şartı'nın güç kullanılmasının yoluna açan 42. maddesi altında tedbir alınmasına yetki verilmeyeceğini özellikle vurgulamıştı.
Tasarının içeriğe yönelik asıl önemli paragraflarında ise, Suriyeli yetkililerin, ''sivillere karşı güç kullanımı, keyfi adam öldürmeler, tutuklamalar, infazlar, işkence ve kötü muamele'' gibi işledikleri tüm insan hakları ihlalleri ''kınanırken'' Suriye yönetiminden, ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma ve örgütlenme hakkını kullananlara yönelik saldırılar da dahil olmak üzere, tüm insan hakları ihlallerine derhal son verilmesi, halkını koruması ve uluslararası hukuk kurallarına uyması istenmişti.
Metinde Suriye'de silahlı gruplar da dahil olmak üzere bütün taraflar, tüm şiddet eylemlerini sona erdirmeye çağrılırken, bu şiddet eylemleri arasında devlet kurumlarına yapılan saldırıların da yer aldığı belirtilmiş ve ülkede şiddet eylemleri ile insan hakları ihlallerinden sorumlu olanların mutlaka hesap vermeleri gerektiği vurgulanmıştı.
Tasarıda, Arap Birliği'nin 2 Kasım 2011'de kabul ettiği Eylem Planı ve 22 Ocak 2012'de benimsediği kararlara uygun şekilde, Suriye hükümeti, gecikmeden, ''şiddete son vermeye ve halkını korumaya, son dönemdeki olaylar yüzünden keyfi tutuklananları serbest bırakmaya, tüm askerlerini kentlerden ve kasabalardan geri çekmeye, barışçıl gösteri yapma hakkını garanti etmeye, tüm medya mensuplarının ve Arap Birliği gözlemci heyetinin olayları izleme amacıyla Suriye'e girebilmelerine ve engellerle karşılaşmadan görev yapabilmelerine imkan vermeye'' çağrılmıştı.
Metinde şiddet, korku, tehdit ve aşırılıktan uzak bir ortamda, halkın meşru emellerine ve endişelerine etkin şekilde yanıt verecek, ''Suriyeliler tarafından yürütülecek'', her kesimi kapsayan, ancak sonucunun ne olacağı konusunda önceden hüküm verilmemesi gereken siyasi bir sürecin başlaması çağrısında da bulunulmuştu.
Metinde Suriye hükümeti ile tüm muhalif gruplar arasında, Arap Birliği himayesinde ciddi siyasi bir diyalog başlatılmasından da söz edilmişti.
Metinin sonunda (metnin kabul edilmesi halinde) 21 gün içinde uygulanmasının gözden geçirilmesini ve uyulmaması halinde başka ek tedbirler düşünüleceğinden de söz edilmişti.
Fas'ın hazırladığı ilk karar tasarısı metninde yer alan ''Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Suriye'de öngörülen geçiş sürecinde tüm yetkilerini yardımcısına devretmesi'' maddesiyle, Suriye'ye silah akışının durdurulmasını öngören madde Rusya'yı ikna etmek amacıyla metinden çıkarılmıştı. Ancak bu maddelerin çıkartılması da Rusya ve Çin'in vetosunu engelleyemedi.
Bu arada, BM'nin karşısındaki Dag Hammorskjold Parkında Esad karşıtı bir grup, ''Esad Artık Git, Seni İstemiyoruz'' pankartlarıyla Arapça ve İngilizce sloganlar atıyor.
MÜBAREK GÜNDE ÖLÜM KUSTU
Suriye rejimi Mevlid Kandili gecesi ülkeyi kana buladı. Humus kentine havadan ve karadan gece düzenlenen saldırılarda 260 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Ölenlerin arasında kadın ve çocukların da bulunduğu bildirildi.
Al Arabiya televizyonu Humus'a düzenlenen saldırıda 337 kişinin öldüğünü ve 1300 kişinin de yaralandığını açıkladı. Evlerdeki cesetlere ulaşılmadığını belirten Al Arabiya televizyonu, ölü sayısının daha da artabileceğini kaydetti. Saldırılarda iki caminin yıkıldığı ve cami enkazından onlarca cesedin de çıkarıldığı vurgulandı.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi örgütü, Beşşar Esad'a bağlı askeri güçlerin Humus kentinin El Halidiye bölgesini bombaladığını, ölü sayısının 260'a yükseldiğini duyurdu.
Muhalif Suriye Ulusal Meclisi konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Rusya'yı Beşşar Esad rejimini kınamaya ve BM Güvenlik Konseyi'nen çıkacak karara destek vermeye davet etti.
300 HAVAN TOPU
El Halidiye bölgesindeki görgü şahitleri, Suriye güvenlik güçlerinin mahalleye 300 havan topu attıklarını ve evlerin cesetlerle dolu olduğunu belirtti. Gece sokaklardan kadın ve çocuk seslerinin yükseldiğini belirten görgü şahitleri, hastanelerin yaralıları tedavide yetersiz olduğunu kaydederek Müslüman ülkelere acil yardım çağrısında bulundu.
AA'yı telefonla arayan Suriyeliler, sabah saatlerinde de Humus'a saldırılar düzenlendiğini ifade etti. Yaralılara müdahale etmek için sağlık personelinin yanı sıra tıbbi malzeme eksikliği yaşandığını belirten Suriyeliler, Türkiye'den acil yardım talebinden bulundular.