BIST 9.903
DOLAR 35,18
EURO 36,70
ALTIN 2.969,26
HABER /  GÜNCEL

Esad, Sezer'e hayran kaldı

ABD'nin bunalttığı Suriye'de Cumhurbaşkanı Sezer konuşuluyor. Liderleri Beşar Esad onun bu jestini unutamıyor. Şam'da sarayında Ali Kırca'nın sorularını yanıtladı.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Sezer'in Şam ziyareti öncesi Suriye Devlet Başkanı Esad, SABAH'a konuştu: Küçük bir ameliyat geçirmesine rağmen Sayın Sezer babamın cenazesine gelmişti. Onun bu jestini unutamam.

Sezer'in jesti unutulmaz

Yalnızlığa terk edilen Suriye, Cumhurbaşkanı Sezer'in gezisini bekliyor. Devlet Başkanı Beşar Esad, baskılara rağmen geziyi iptal etmediği için Sezer'i takdir ediyor.

Cumhurbaşkanı Sezer'in, gelecek hafta Şam'a yapacağı resmi ziyaretin öncesinde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Sabah ve atv'yi kabul etti. Babasının neredeyse bütün zamanını geçirdiği, Beşar Esad'ın ise pek kullanmadığı sarayın görkemli salonunda yapılan görüşmede; Suriye'nin uluslararası alanda "sıkışmışlık ve yalnızlık" duygusunu yaşadığı bir dönemde yapılacak ziyarete büyük önem verildiği ortaya çıktı. Devlet yetkililerinden sokaktaki Suriyeli'ye kadar herkesin dilinde ve kalbinde Türkiye... İşte böyle bir iklimde, Esad'la yaptığımız görüşmenin ilk bölümü...

İlk defa, sarayın bu görkemli salonunda röportaj verdiğinizi biliyoruz. Burası Sezer'i kabul edeceğiniz salon. Sanırım, bu; ziyarete verdiğiniz önemi gösteriyor. Başkalarını eleştirmek gibi olmasın ama; Ortadoğu'da röportaj randevuları genelikle saatinde gerçekleşmez. Siz tam sözleştiğimiz anda salona girdiniz. Bu da değişimin simgesi sanki. Ziyarete gelince; Sezer'in gelişinin bazı çevrelerde rahatsızlık yarattığı, gitmemesinin istendiği söylendi. Bu bağlamda ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz?

BAŞTA AMERİKA...

- Öncelikle sizi ve atv'yi Suriye'de konuk etmekten mutlu olduğumu belirtmek istiyorum.Verilen randevulara sadık kalma konusuna gelince, eğer gelişmiş ülkeler ve toplumlar olmak istiyorsak, önemsiz gibi görünen bu işlerle başlamalıyız.Yani verdiğimiz randevulara ve elbette sözlere bağlı kalmalıyız. Ben sizinle yapacağımız görüşmeyi, hem Sayın Sezer'in ziyareti öncesine rastladığı için, hem de bölgemizde önemli gelişmelere denk geldiği için önemsiyorum. Ben ve Suriye halkı Sayın Sezer'in Haziran 2000'deki jestini unutmayız. Küçük bir operasyon geçirmiş olmasına rağmen merhum babamın cenaze törenine katılmıştı. Bu tavrı ile hepimizi derinden etkilemişti. Ama en önemlisi, bu ziyareti Sayın Sezer'in tutumundan dolayı daha da önemsiyoruz. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı tüm baskı ve tehditlere rağmen bu ziyareti gerçekleştireceğini söyledi. Bu kararlı tavrı, aslında kendine saygılı olan bir devletin ve bir ulusun tavrıdır. Bu ziyaret önemli olduğu kadar başarılı da olacaktır.

Başka hangi güçler ziyareti istemedi?

- Amerika bu güçlerin başında geliyor. Ancak tek başına değil. Başka ülkeler de Suriye'ye baskı yapmaya çalışıyor. İşin ilginç tarafı bu ülkeler ve güçler, farklı isimler taşısa da aynı yöntemlere başvuruyorlar. Onlar, Suriye'nin Osmanlı devletinden ayrılmasından sonra hep Suriye ve Türkiye arasındaki çelişkilere ümit bağlamışlardır. Türkiye'ye yaptığım ziyaret sırasında hep şunu söyledim: Uluslararası güçlerin aramıza girmesine izin vermekle büyük hata yaptık. Biz güçlü olursak, onlar bölgeyi istedikleri gibi ele geçiremezler.

SINIR ARTIK GÜVENLİ

57 yıl sonra gerçekleşen bir ziyaret yaptınız Türkiye'ye... Neden bu kadar gecikti?

- Aslında ilişkilerimizde yeni bir şey olmadı. Var olan süreci yeniden keşfettik. Kardeş olduğumuzu yeniden keşfettik. Bu gerçeği Türkiye'ye yaptığım ziyaret sırasında yaşadım ve gördüm. Siyasal ve diplomatik düzeyde sağlanan olağanüstü gelişmeleri, benbir de halkın içinden görmek istedim. Bu nedenle eşimle birlikte Kapalıçarşı'ya giderek halkla içiçe olduk. İnsanlar, inanılmaz duygulu, içten ve sıcak bir şekilde bizi karşıladı. Bu ise az önce söylediğim gerçeği kanıtladı: Dış güçler bizi birbirimizden uzaklaştırdı ve bizler birbirimizi tanımaz olduk. Ama artık tüm bunlar geride kaldı.

İkili ilişkilerin gelişmesinin önündeki somut sorunlara gelelim. Örneğin su sorunu, Hatay sorunu. Türkiye'yle imzaladığınız ikili ticaret anlaşmalarının, Hatay'la ilgili sınırları kabul etttiğiniz anlamına geldiği söylendi. Haritalarınız hâlâ değişmedi? Ne zaman değişecek?

- Dostça yaklaşınca sorunların çözümü daha kolaylaşır. Fakat, unutmamak gerekir ki, sözünü ettiğiniz sorunlar, uzun geçmişi olan sorunlar. Çözümü için de belirli bir zamana ihtiyaç var. Örneğin, şu anda Türkiye-Suriye sınırı çok istikrarlı ve güvenli bir sınırdır. İki tarafta akraba insanlar yaşıyor. İnsanlar birbirlerini ziyaret edebiliyor. Kendilerini yabancı bir ülkede hissetmiyorlar. İşte bu nedenle, ben diyorum ki, sorunlarımız ancak bu tür duyguların gelişmesi ve güçlenmesi ile çözülebilir. Yani sorunu devletler değil, iki halk çözecek.

ÇÖZÜME İNANIYORUM

Ama haritalarınız ne zaman değişecek?

- Çözüm gelecektir. Bu konu ile ilgili olarak çerçeveler konuşuldu. Biz bu sorunları çözmek zorundayız ve bunun için kararlıyız. Ancak bunun için bir zaman gerekli. Benim bu konuda gönlüm rahat ve siz de gönlünüzü rahat tutun ve bu sorunun çözüleceğine inanın. Ayrıntıları medyada konuşamayız. Bu konu belirli hassasiyeti olan bir konudur. Ancak, bir kez daha size her şeyin doğru yolda yürüdüğüne dair güvence verebilirim. Ben rahatım ve iyimserim.

Bir zamanlar su sorunuyla, Suriye'nin teröre desteği masada koz olarak görülüyordu. Su sorunu hangi aşamada?

- Özal'la 1987'de imzalanan anlaşmada Türkiye, Suriye'ye belirli bir miktar su bırakmayı taahhüt etti. Türkiye bu taahhüdü yerine getirdi, getiriyor. Su konusunda bir problem yok. Sayın Sezer'le Ankara'daki ilk görüşmemizde bu konu gündemin ilk konusuydu. Aynı sorun Sayın Erdoğan'la görüşmemizde de gündeme geldi. Önemli olan siyasal anlamda bir sorunun olmamasıdır.

Teröre verdiğiniz destek konusunda geçmişin acı olaylarını yeniden deşmek istemiyoruz. Ama bugün için şunu söyleyebilir misiniz: Bugün için Suriye topraklarında PKK ya da KongraGel üyesi kimse yoktur, diyebilir misiniz?

- Bildiğiniz gibi PKK, Türkiye'de, Suriye'de, Irak'ta ve başka yerlerde illegal olarak faaliyette. Ancak, Suriye ile Türkiye arasında bu konuda tam bir işbirliği var. Türkiye'ye zarar verecek herşey bize de zarar verir. Bunu yalnızca PKK için söylemiyorum. Kasım 2003'te, İstanbul'daki patlamalarda çok yakın işbirliği içindeydik. Yani, güvenlik alanında aramızda çok yakın ve geniş kapsamlı bir işbirliği var.