Türkiye Esar rejimine diş gösterdi. Sınıra yaklaşan askeri unsurlar uyarılmaksızın vurulacak. Peki bundan sonra ne olacak?
Abone olMilliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş, TSK'nın değişen angajman kuralları sonrası olası senaryoları kaleme aldı. Yazar göre Esad'ı uykusuz günler bekliyor. Aydıntaşbaş, bugünkü köşesinde Şam yönetimini bekleyen tehlikeleri yazdı.
(...)Peki Erdoğan’ın ‘yeri ve zamanlamasını’ Türkiye’nin tayin edeceğini söylediği sert cevap ne olabilir? Kuşkusuz sadece BM ve NATO’ya gidip ağlamak değil. Erdoğan’ın deyimiyle olayın ‘başka bir aşamaya’ gelmiş olması, Türkiye’nin artık muhaliflere verdiği kısıtlı ‘stratejik destek’ ötesinde, ‘kolları sıvayacağı’ anlamına geliyor.
KURTARILMIŞ BÖLGELER OLUŞTU
‘Mesela?’ derseniz kendi tahminlerimi sıralayayım. Önümüzdeki günlerde sınır karakollarının bir bir muhaliflerin eline geçtiğini görürseniz, şaşırmayın. Rejim zaten Hatay’dan Halep’e kadar olan bölgeyi kontrol etmekte zorlanıyor. İdlib’de muhaliflerin kontrolünde ‘kurtarılmış bölgeler’ oluştu. Yakında rejim tamamen kontrolü kaybedip bütün İdlib’in ‘adı konmamış’ bir ‘tampon bölgeye’ dönüştüğüne tanık olabilir; böylece Halep’e kadar bir ‘güvenlik koridoru’ oluşur.
SUİKAST STRESİ İÇİNDE
Suriye’nin buna karşı yapabileceği tek şey, helikopter ve uçak kullanmak. Ancak Bülent Arınç’ın “5 kez hava sahamızı ihlal ettiler” açıklamasından sonra kimsenin cesaret edip o helikopterleri uçurabileceğini sanmıyorum. Türkiye sınıra yakın uçan helikopterleri vurabileceğini neredeyse deklare etti.
MİT’in Suriye içinde Şam’a kadar uzanan ciddi bir ağı var. Rejim açısından nerede ne olacağını kestirmek güç. Fakat tahminim, bir zamanlar Erdoğan’ı Şam’da kendi arabasıyla gezdirmekle övünen Beşar Esad ve kardeşleri, artık her an her yerde bir suikast veya bomba patlayabileceği stresiyle yaşamakta.
PKK’yla başı dertte olan TSK, Suriye konusunda isteksiz. Risk algısı yüksek. Ancak yine de 2. Ordu’ya bağlı sınır birliklerinin mobilize olması, Suriye’de büyük yankı uyandıracak, ordunun çözülme sürecini hızlandıracaktır.
Dedim ya, bütün bunları alt alta koyunca, ben Beşar Esad’ın çok da ”Boş tehditler bunlar, koyun bir müzik kaseti” havasında olduğunu sanmıyorum...