BDP'li Ertuğrul Kürkçü vekil İmralı tutanaklarını ortaya çıkaran gazetecilere ateş püskürdü.
Abone olBDP heyetinin Abdullah Öcalan’la gerçekleştirdiği görüşmenin tutanaklarının yayımlanmasını değerlendiren BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü 'sızdırma'nın BDP'den kaynaklanmadığını söyledi.
Bianet'e konuşan Ertuğrul Kürkçü, "Devletin elinde başka bir metin olabilir ama gazetede çıkan tutanak vekillerin görüşme ertesi bize okuduğu tutanakla örtüşüyor. Sızdırma sızdırmama tartışması tuhaf. Bu kovayla su taşırken yere dökmek gibi. Ancak BDP, neden sızdırmış olsun. BDP'nin saklı tutmaya karar verdiği elindeki bir tutanağın bu şeklide birebir ortaya dökülmüş olması BDP'yi zarara sokan bir şey. Aslında elindeki belgeye sahip çıkamamış duruma düşürüldü.
Bu durumun Oslo'dan farkı, orada devlet ve PKK arasındaki görüşmenin kaydı vardı. Burada ise BDP ve Öcalan arasında mahrem olması gereken bir kayıttan söz ediyoruz. Bunun açıklanması da en çok iki tarafı üzebilir. Bir şekilde bu belge yetkisi olmayan birilerin eline geçti ve oradan da gazeteye kadar gitti. Ancak bunun muazzam gazetecilik başarısı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü gazeteci tutanağa ulaşmadı, tutanak gazeteciye gitti" dedi.
Kürkçü, tutanakların ortaya çıkmasının çözüm sürecini baltalayacağı yönündeki kaygılarla ilgili bir soru üzerine ise şunları söylüyor:
"Kaygı yersiz, çözüm sürecinin bütün tarafları burada yapılan görüşmelerden ertesi günü haberdar oldu zaten. Buradaki problem, Öcalan'ın zihin antremanı yaparak enformel biçimde muhataplarıyla olan görüşmesinin çözüm karşıtı bazı kesimlerin elinde koza dönüşebilme ihtimali. Çünkü bu kesim, müebbete mahkum "devlet düşmanı" olarak gördüğü birinin (Öcalan) toplumun geleceği hakkında eşit hak sahibi olarak konuşuyor olmasını kabullenemiyor.
Devletin bildiğini halkın da bilmesi bakımından da o kadar korkunç bir şey değil. Yani çözüm sürecini kamuoyu tepkisi açısından olumsuz yönde etkilemeyecek. Burada, Öcalan ile devlet arasında değil, BDP ile Öcalan arasında bir görüşme var. O yüzden Öcalan canının istediği gibi konuşuyor; bunda ne fenalık var."