BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Ersun Yanal'dan müthiş itiraflar

Milli Takım Teknik Direktörü Ersun Yanal "Bu göreve geldiğimde her şeyle daha kolay başa çıkarım, istediğim değişiklikleri yaparım sandım" diyor ve anlatmaya başlıyor.

Abone ol

''Zaman zaman yapamadığım oldu ama vazgeçtim zannedilmesin, çok ama çok kararlıyım. Ersun olacağım ve aklımdaki takımı, heyecanlı kadroyu oluşturacağım''. Ağlayamayan bir adam var karşımda. ''En son ne zaman ağladınız?'' diye soruyorum ''Hatırlamıyorum'' diyor, sonra ekliyor ''İnsan nasıl hatırlasın, siz hatırlar mısınız?'' Hatırlarım tabii. Nurcan halterde olimpiyat şampiyonu olunca ağladım örneğin. A Milli Takım gol atınca da gözlerim dolar. Ezan sesi, İstiklal Marşı da duygulandırır beni. Ersun Yanal'a böyle şeyler olmuyormuş. ''Duygularımı kontrol etmeyi becerebiliyorum'' diyor. Oğlunuz telefonda ''Seni özledim baba'' deyince ağlamışsınız ama diyorum, ''Yok eşim öyle sanmış'' diye cevap veriyor. Bir süre sessiz kalıyor. En sonunda dayanamayıp sadece ''Kızım yurtdışına giderken duygulandık tabii'' cümlesini kullanıyor. Ağlamayan bir adam var karşımda. Milli Takımlar Teknik Direktörü o. Kazandığı sürece var olabildiği bir dünyada mücadele ediyor. Yaklaşık 2 yıl önce Gençlerbirliği Teknik Direktörü'yken tanışmıştık. O zaman daha heyecanlıydı. Bir oraya bir buraya koşup tesisi gezdiriyor, yaptıklarını anlatıyordu. O günkü Ersun Yanal ile bugünkü arasında dağlar kadar fark var. Daha sakinleşmiş sanki, durulmuş gibi. Stres yoğun, her soru defans mekanizmasını tetikleyen bir yanıta dönüşüyor. Röportajın ilk 15 dakikası bildik cevaplar, ''aman açık vermeyeyim'' kaygısıyla geçiyor. Yakınlarınız sizi ''Ersun ol'' diye eleştiriyormuş. ''Ne demek Ersun olmak?'' diye soruyorum. İyi ki de soruyorum. Çünkü artık karşımda 2 yıl önceki Ersun Yanal var. Çalışkanlığı, titizliği, endişeleri, sevinçleri, üzüntüleri, kızgınlıklarıyla tüm çıplaklığıyla bir Ersun Yanal. ''Olamadım'' diyor ''Zaman zaman Ersun Yanal olamadım. Olurum zannettim. Daha kolay başa çıkarım istediğim değişiklikleri yaparım, altından daha kolay kalkarım zannettim. Ama yapamadım. Vazgeçtiğim zannedilmesin. Mutlaka Ersun olacağım, başaracağım. Çok kararlıyım.'' A Milli Takımı'nı yönetmek, nasıl bir stres, nasıl bir ağırlık. Alınan iki beraberlik, eleştiriler, hakkındaki dedikodular... Bugün bu sayfalarda farklı bir Ersun Yanal okuyacaksınız. Yanal, ''Beni tanımadan, ne hissederim ne düşünürüm, neyi ne amaçla yapmak isterim bilmeden hakkımda yazmaları beni yaralıyor'' diyor. Diyor ama onu anlamak, tahlil etmek, ne hissettiğini bilmek de öyle bir günlük iş değil. Kapalı bir kutu sanki. Bazen gözleri ışıldıyor ''Tamam'' diyorsunuz şimdi ipuçları verecek, hemen kendine geliyor, teybe bakıp vazgeçiyor. AKLIMDAKİLERİ YAPAMADIM Ne demek ''Ersun olamadım''? Bakın G. Birliği'ndeyken ara arkaya beş tane maç kaybederdik, kimse tepki göstermezdi çünkü takım olma adına bir şeyler yapardık. A Milli Takım'da işler böyle değil. Bir günde takım olalım isteniyor ama olmuyor işte. Yolları geçerken yeterince kararlı olmak lazım. Biz de bu sürece yaşıyoruz. İşte o noktada zaman zaman Ersun olamadım. Kararlılık bazen farklı yerlere gitmeyi gerektiriyor. Hata yapmaktan mı bahsediyorsunuz? Hata yaptığımızı düşünenler olabilir ama bazen o gün şartlar öyle gerektirdiği için o şekilde davranılmıştır. Kendi felsefeme, kendi mantığıma ve oyun anlayışıma uygun bir takım yaratmaya çalışıyorum. Takım dinamik ben de öyleyim. Takıma bir mentalite vermeye çalışıyorum. Değişiklik gerek. Önce zihinlerde olmalı bu. Kendim gibi genç, dinamik atak, heyecanlı, mücadeleyi seven bir kadro yaratmaya çalışıyorum. Kolay olmuyor doğru. Aklımdakileri tam yapamadım o da doğru. Ama yapacağım. Kararlıyım, Ersun olacağım. Hakkınızda gittiği hiçbir yerde çok barınmaz hırsları takımın önüne geçer diye eleştiriler var. Hırslı mısınız? Hırslıyım ama bu haksız bir eleştiri. Yaşadıklarım tamamen hedefle alakalı şeyler. Hiçbir yerde 2 yıldan az kalmadım. Gittiğim her yerde benimle birlikte şimdiye kadar yaşanmamış başarılar yaşandı. Ve tabii ki benim hedefim daha yükseklerde. Eğer takım, kulüp benim gibi gözünü yükseğe dikmiyorsa ben ne yapabilirim? Ben ayrılmasam onlar zaten benimle çalışmak istemeyecekler. Neden? Çünkü bir süre sonra hedefler örtüşmüyor. Onun hedefi yerinde saymak benim yukarı çıkmaksa, olmuyor işte. Milli Takım'ın başında olmak nasıl bir duygu? Ülkenin futbolunun başındasınız, ülke futbolunun taşlarını oynatıyorsunuz. Müthiş bir güç tabii. Yarışmayı bir kenara bırakın futbolun altyapısını idare edebilme misyonu çok güzel. Bütün takımların koçluğunu yapmak gibi. Futbolun cumhurbaşkanı olmak gibi bir şey. Kazandığınız sürece varolduğunuz bir mertebe bu... Korkutmuyor mu? Doğru ama ülke futbolunun kaybederken kazanacağı çok şey olduğu kanısındayım. Sadece zirvedeki takım kaybettiğinde herkes kaybetmemeli. Türkiye'de futbolun sürekliliğini sağlayacak bir altyapı sağlamamız şart örneğin. Çok ciddi insan kaynağımız var, bunları ortaya çıkarmamız gerekiyor. A MİLLİ TAKIM DEĞİŞİYOR Bu işin kuşkusuz önemli bir yönü, ama A milli takımının başarısı da çok önemli. Bir sürü eleştiri var genelde ilk 11'de görmeye alıştığımız bir sürü futbolcuları oynatmıyorsunuz. Nedir kriteriniz? Şahsi meseleleriniz mi var? Hiçbir futbolcuyla şahsi bir meselem olamaz benim. Şu anda yaş ortalamamız 25. Gençleşiyor takımımız. Takımda bir değişim var evet doğru. Ama inanın bu bir anda olmadı. Belki daha radikal kararlar almalıydım, bir anda değiştirmeliydim her şeyi ama yapmadım. Hassas ve önemli bir bölgede çalışıyoruz. Fazla deneme-yanılma şansımız yok. Hep bilgisayarınız ve istatistiklerinizle anıldınız. Kimin oynayacağına karar verirken bu istatistikler ne kadar geçerli? Tabii ki geçerli. Bir oyuncunun neler yapabildiğini uyguladığımız testlerle görebiliyoruz. Zor değil mi yıldızlarla çalışmak? Çok ünlü bir futbolcuyu kadro dışı bırakmak nasıl bir his? Niye zor olsun ki? Onlar milli takım için oynuyorlar. Yıldız oyuncu olabilirler ama hizmet ettiğimiz yer milli takımdır. Şöyle bir kanı var. Aman yıldızlara dokunmayın, onlar yıldız gibi oynasın. Yok böyle bir şey. Yıldızlar kendilerine değil takıma katkıda bulundukları zaman takımda yer alabilirler. Takım her şeyin üstündedir. Gökyüzü olmadan yıldızlar da olmaz. Kimsenin ''ben Ahmet'im oynamak zorundayım'' deme şansı yok. KİMSENİN YERİ BANKO DEĞİL Hakan Şükür'den mi bahsediyoruz? Hakan bir oyuncu. Oynaması gereken bir oyunu var. Hiç kimse milli takım dışına çıkamaz. Bu yanlış bir düşünce. İnanın takımın değerleri ve kuracağımız değerlerin getireceği başarı her şeyden önemlidir. Hakan'ı taktik gereği, oyun sistem gereği oynatmadım. Takımı analiz ettik, değerlendirdik öyle karar verdik. Peki bundan sonra oynayacak mı? -Bunu bugün söyleyemem. Kimsenin yeri bugünden garanti değildir. Performans ve testler önemlidir. O zaman oturalım karar verelim beraberce, ilk 11'i oluşturalım bugünden. İşin heyecanı, rekabeti, hırsı kalır mı? Kimse banko değildir. Ya siz? Ben de banko değilim. Ama hayat böyle zaten. Kendi takımım yaratmalıyım. Kendi istediğim kriterlere göre oynatmalıyım. Bunu başarana kadar bildiğim gibi davranacağım. Fener'e yaranmak için Galatasaray'lı futbolcuları oynatmadığınız dedikoduları var. Çok şaşırıyorum ve üzülüyorum. İnanılmaz komik bunlar. Acı çekiyorum bunları duyduğumda çünkü ben milli takımı yönetiyorum, başarısız mıyım ki kendime yer arayayım? Kimse milli takımın üzerinden başka takımların rekabetini yapmasın lütfen. Başka takımları da kullanmak çirkin, kullanılmak daha çirkin. Benim hakkımda beni tanımadan gerçek Ersun Yanal'ı bilmeden öyle çok yorum yapılıyor ki, inanamıyorum. Fenerbahçe teknik direktörü Daum ile bir probleminiz mi var? Alakası yok. Ben herkes gibi futbolcular hakkında görüşmek için kendisini de aradım. 3 kez telefon edip görüşme talep etmeme rağmen bana randevu vermedi. Herkesle iletişimim son derece düzgündür ama onunla kuramadım. Daum kimseyle görüşmüyor nedense. Yardımcısını da aradım randevu talep ettim. Geri bile aramadılar. Beni bulamadıklarını söylüyorlar, oysa telefonlarım 24 saat açıktır benim, herkes ulaşır. Oğlum futbolu bıraktı Ersun Yanal ''Sade hayatı seviyorum'' diyor. ''Öyle medyatik arkadaşlarım yoktur. Eviş arası geçer ömrüm. Tek eğlencem maket uçağı yapmaktı şimdi ona zaman ayıramıyorum.'' Ersun Yanal'ı futbol hayatında en çok üzen olay oğlunun kendisi yüzünden tartaklanıp babası hakkında küfür işitmesi olmuş. ''Oğlum futbol oynuyordu, bu yüzden bıraktı. Bana gelip anlattığında ne diyeceğimi bilemedim. Gerçekten de acımasız bir dünya, oğlumun o olayı yaşamasını istemezdim. Yerinde olmak ise hiç istemezdim.'' Ersun Yanal ve ailesi bugünlerde İstanbul yaşamına alışmaya çalışıyor. Evdekiler hangi takımı tutuyor? diye soruyorum. ''Sormayın'' diyor. ''Benim yüzümden takım tutamaz oldular.'' Ersun Yanal son derece disiplinli, düzenli ve aşırı derece planlı bir isim. ''Plansızlık süpriz getirir süpriz sevmiyorum'' diyor ve ekliyor? ''Ayrıca futbolculara karşı söylenildiği gibi sert değilim, sadece mesafeliyim.'' Peki neler kızar neye en çok tepki gösterir? Tribünden küfür duyduğunda ne yapar? İnişler çıkışlar yokmuş hayatında. Yanal çok dengeli. Küfürlere gelince, ''Önceleri alınır , üzülürdüm şimdi duymamayı öğrendim. Seyirciyi muhatap alma derler. Küfür yiyeceğim ama aldırmayacağım, olur mu böyle bir şey? Türkiye'de tribünlerin gelişmesi, taraftar bilincinin bir an önce oluşması gerekiyor artık.'' Kaynak: Sabah Gazetesi