‘Hiç yürüyemiyordum’ diyen Simavi, Türkiye’deki ameliyatından sonra sağlığına kavuşarak ayağa kalktı..
Abone ol11 yıl önce İsviçre’ye yerleşen Hürriyet’in eski sahibi Erol Simavi, Cenevre’de belinden ameliyat geçirip, yürüyemez hale gelince Türkiye’ye dönüp Türk hekimleri tarafından sağlığına kavuşturuldu. Hüriyet yazarı Tufan Türenç Hürriyet'in eski sahibi Erol Simavi ile görüştü. İşte Türenç'in, Erol Simavi ile yaptığı röportaj: Türk Doktorları Ayağa Kaldırdı Hürriyet’in eski sahibi Erol Simavi, Cenevreli bir doktorun hatalı ameliyatla yürüyemez hale getirdiği hastalığını yenmek için tam 11 yıl sonra Türkiye’ye döndü. ‘Hiç yürüyemiyordum’ diyen Simavi, Türkiye’deki ameliyatından sonra ayağa kalktı. Aradan tam 11 yıl geçmiş. Erol Simavi’yi ilk kez görüyorum. Masada oturuyordu. Rahat değildi. Belli ki sancıları vardı. ‘Hoşgeldin’ dedi hafifçe ve sol elini uzattı. Ben sol elini sıkarken de, ‘Kusura bakma sağ elimi kullanamıyorum’ diye ekledi. ‘Sizi çok iyi gördüm. Çok mutlu oldum’ dedim. Hafifçe güldü: ‘Keşke böyle görmeseydin. Çok zor günler geçirdim. Onun için bu haldeyim.’ SAÇLARI BEYAZLAMIŞ Biraz saçları azalmış ve beyazlanmış Erol Bey’in. Ama yüzü son derece dinlenmişti. Yanakları daha bir dolmuştu. Çehresi yuvarlaklaşmış gibi geldi bana. Belki biraz kilo almıştı. Dudaklarında yaşamla dalga geçen gülüşü ve çevreyi tarayan cin gibi bakışları aynen duruyordu. Hal hatır sorma tamamlandıktan sonra bir an sessizlik oldu. Eski patronumla konuşmanın zorluğunun baskısı altında hissettim kendimi. Sorularımı dikkatli zormak zorundaydım. Kırılmasın, incinmesin ve de en önemlisi rahatsız olmasın istiyordum. Teybimi aldım, ‘İzin verir misiniz? Kullanabilir miyim’ diye sordum. Yüzünü buruşturup, ‘Biliyor musun hiç sevmem onu. İstersen hiç açma. Sen eksiksiz not tutarsın zaten’ dedi. Hemen teybi kaldırdım. KASABA DÜŞMÜŞÜM Sonra kendisini fazla yormamak için zamanımın çok kısıtlı olduğunu biliyordum. Gereksiz soru sormamaya dikkat ederek başladım: Efendim nasıl başladı rahatsızlığınız? Belimde ağrılarım vardı. Rahat hareket edip yürüyemiyordum. Cenevre’de çok ünlü bir uzman vardı. Ona gittim. Belkemiğimde 4 ve 5’inci omurların arasında bir sorun varmış. Ağrının nedeni oymuş. Ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Kabul ettim ve masaya yattım. Ameliyat etti beni. Ama sonra anladım ki ben ünlü bir doktorun değil, bir kasabın eline düşmüşüm. HİÇ YÜRÜYEMİYORDUM Ameliyat hatalı mı oldu? Evet büyük hata yapmış. Beni ameliyat ettikten sonra adam bir kez bile kontrol etmedi. Neyse biz eve çıktık ama müthiş ağrılarım vardı. Hareket edemiyor, yürüyemiyordum. Bu ağrılar giderek de arttı. (Burada hatanın ne olduğunu soruyorum. Türkiye’deki doktoru Prof. Muzaffer Bayhan araya girip bilgi veriyor.) Erol Simavi devam ediyor: ‘Dedim ya ağrılar giderek arttı. Son bir yıl hemen hemen hiç yürüyemez hale geldim.’ Peki Türkiye’ye gelip ameliyat olma düşüncesi nasıl gelişti? Ben hocamın adını ve methini duyuyordum. Benim buraya gelecek halim yoktu. Hocamı rica ettik sağolsun İsviçre’ye geldi ve muayene etti. Ameliyatın hatalı yapıldığını mutlaka bir ameliyat daha gerektiğini söyledi. Hiç tereddüt etmeden geldim ve oldum. ÖZCAN ADIYLA KAYIT YAPTIRMIŞ Ama sizin gelişinizi kimse duymadı. Bunu nasıl sağladınız? Ben bu kez dünyanın en meşhur profesörünün, en mükemmel hastanesinin eline düştüm ve sağlığıma kavuştum. Kimsenin duymasını istemediğim için hastane beni Adnan Karadeniz diye bir uydurma isimle yatırdı. Ancak sonra bu isimle bir hasta gelmez mi hastaneye. Onun üzerine benim adım da Özcan Karadeniz olarak değiştirildi. Ne kadar yattınız? Tam 12 gün. Sonra otele geldim. Henüz ağrılarım var. Ama bu da bir başka nedenle. Başıma öyle bir şey geldi ki anlatsam gülersin. Dördüncü gündü beni tekerlekli arabayla aşağı indirdiler. Otururken birden hapşırdım. Sağ kasığıma öyle bir ağrı saplandı ki anlatamam. Şimdi o ağrıyı çekiyorum. (Erol Bey’in o hapşırma sırasında aksilik bu ya, sağ kasığındaki bir bağ zedelenmiş. Doktoruna göre bir kaç gün sonra ağrıları tamamen bitecek.) BÖYLE HASTANE YOK Hastane ve doktorunuzdan memnun olduğunuza göre Atatürk’ün ‘Beni Türk doktorlarına emanet ediniz’ sözü de sizin deneyiminizle doğrulanmış oluyor. Hem de nasıl. Muzaffer Hoca zaten dünya çapında meşhur bir doktor. Internatinal Hospital da öyle. Bırakın Avrupa’yı Amerika’da bile böyle hastane, böyle bakım yoktur. Görevliler bir an bile başımdan ayrılmadılar. Tertemiz pırıl pırıl. Gurur duyulacak bir hastane. Beni sağlığıma kavuşturdular. Not tuttum Erol Simavi, söyleşiye başlamadan önce teyp açmamı istemedi, ‘Ben bundan hiç hoşlanmam, açma. Sen not tutarsın’ dedi. Ben de teybi açmadım. Kuruş sandım meğer milyon imiş Efendim, 11 yıl sonra ülkenize geldiğinizde neler hissettiniz? Benim memleketim. Çok mutlu oldum. Ama bir yer göremedim. Cenevre’de ambulans beni evden özel uçağa getirdi. Buradan da yine uçaktan ambulansla hastaneye girdim. Yeni havaalanını bile göremedim. 18 Mart’ta geldim hastaneye yattım. 22 Mart’ta da ameliyat oldum. 12 gün sonra da hastaneden çıktım. Peki sizi 11 yıl sonra en çok şaşırtan ne oldu? Fiyatlar. Şaştım kaldım. Ne kadar artmış. Yukarı restorana ilk çıktığımda tarifeye baktım korkunç. Kuruş mu, lira mı anlayamadım. Meğerse hepsi milyonmuş. İnanamadım. Ne olmuş böyle. Bu kadar artar mı hiç anlayamadım. Onun dışında daha hiçbir şeyi göremedim. İstanbul hatırası Söyleşi sona erdikten sonra Erol Bey’le fotoğraf çektirmek için yanına geçtim. Sonra doktoru Prof. Muzaffer Bayhan, International Hospital Genel Müdürü Yaşar Yıldırım ve uzman doktor Özcan Cıklatekerlio da yanımıza geldi ve bir hatıra fotoğrafı çektirdik. Erol Simavi, henüz ağrıları tam olarak geçmediği için pek keyifli değildi ve ayağa da kalkamıyordu. Doktoru, Erol Simavi’nin bir kaç gün içinde rahatlayacağını söyledi. Cenevre’de yanlış ameliyat etmişler EROL Simavi’nin doktoru Prof. Muzaffer Bayhan’a Erol Simavi’nin ameliyatındaki komplikasyonu sordum. Pek söylemek istemedi. Ama İsviçreli doktorun adını yazmayacağımı söyleyince anlatmaya razı oldu: ‘Efendim Erol Bey’in bel kemiğinin 4’üncü ve 5’inci omurları arasında iltihaplanma olmuş ve omurları da bozmuş. Ameliyatta bu bölge iyi temizlenmemiş. Daha sonra enfeksiyon da kapmış. Ameliyat sonrası da takip edilmemiş. Zamanla daha da kötü olmuş ağrılar artmış. Son bir yıldır Erol Bey yürüyemez hale gelmiş.’ Buradaki ameliyat nasıl geçti? 5 saat sürdü ameliyat. Zor bir ameliyattı ama çok başarılı geçti. Bölgeyi temizledik. Başka bir yerden kemik alıp buraya koyduk. Hapşırma nedeniyle kasık bağında bir zedelenme olduğu için ağrısı var. Ama bir kaç gün içinde rahatlayacak. Kızı Yasemin’le ilk fotoğrafı EROL Simavi’nin yanında kızı Yasemin Simavi vardı. Ben, Erol Bey’i ameliyat eden Doktoru Prof. Muzaffer Bayhan, uzman doktor Özcan Cıklatekerlio ve Internatinal Hospital Genel Müdürü Yaşar Yıldırım fotoğraf çektirmek için Erol Simavi’nin arkasına geçince Yasemin Simavi’nin de gelmesini istedik. Erol Bey ‘Gel bakalım şöyle yanıma’ dedi. Yasemin Simavi geldi ve babasına sarıldı. Bizim Süleyman Arat ilk kez verilen böyle bir pozu kaçırmamak için arka arkaya deklanşöre bastı. Basında, Erol Simavi’nin Gönül Yazar’dan olan kızı Yasemin ile ilk çekilen fotoğrafıydı bu.