Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Günaydın'ın dostları ve ailesi büyük usta için tören düzenlendi
Abone olErol Günaydın’ın cenazesi arkadaşlarının omuzlarında Ses Tiyatrosu’na getirilerildi. Burada düzenlenen törenin ardından Günaydın'ın cenazesi Teşvikiye Camii'ne getirildi.
Sanatçının cenazesi, Teşvikiye Camii'nde ikindi namazına müteakiben kılınan cenaze namazının ardından Feriköy Mezarlığı'nda eşinin yanında toprağa verildi.
TÖRENDE GÖZYAŞLARI SEL OLDU
Tabutun üzerine babasının başından çıkarmadığı şapkasını koyan Günaydın’ın kızı Günfer Günaydın, gözyaşlarına boğuldu. Sanat camiasından çok sayıda ismin hazır bulunduğu törende sanatçı dostları Günaydın için gözyaşı döktü.
DOSTLARINDAN SON VEDA
Günaydın ile yıllarca birlikte çalışan oyuncu Tuncel Kurtiz, “Erol’la ben harikulade bir macera yaşadım. Onun dehasına inandım. Yapabileceklerinin hepsini yapamadım. Harikulade işler peşindeydi. Hem sahnemizde, hem sinemamızda yaşayacaktır” dedi.
Haldun Dormen ise Günaydın ile birçok projede birlikte çalıştıklarını ifade ederek, “İlk aktörümdü, talebemdi. Yıllarca birlikte çalıştık. Dizi yaptık, reklam yaptık, film yaptık. Üç dört ömre sığacak kadar çok şey yaptık” diye konuştu.
Rasim Öztekin de Erol Günaydın ile ilk olarak 1986 yılında birlikte çalışmaya başladıklarını belirterek, “Oynayacağımı öğrendiğim gece uykularım kaçtı. 86’dan sonra Erol ağabeyle bir sürü oyunda beraber olduk. Beraber meddahlık yaptık. Son meddahımızdı. Türkiye çok önemli bir oyuncuyu, üstadı kaybetti. Türk tiyatrosu Erol Günaydın’ı kaybetti. Ama benim için oyuncudan çok baba, ağabey, arkadaştı. Oyunculuk dışında Erol ağabeyden daha başka kazanımlarım oldu. Dünyaya neşeli, pencereden bakmayı insan duruşunu öğrendim. Dolayısıyla ben bir Erol Günaydın’ı değil, konservatuarımı kaybettim” dedi. Öztekin, açıklamaları sonrasında gözyaşlarını tutamadı.
Ferhan Şensoy ise Erol Günaydın ile 1976 yılında tanıştığını ve Fransa'dan döndükten sonra ona nasıl bir tiyatro yapmak istediğini anlattığını aktarırken, şunları söyledi:
''(Bu anlattığın deli işi, 25 tane deli lazım. Türk tiyatrosunda 25 deli yok ki) dedi. Anladım ki, öyle deliler yetiştirmem gerekiyor. Oyuncular yetiştirmeye başladık. Ortaoyuncular'da kadro çok kalabalıklaştı telefon ettim; 'Deliler hazır' dedim. Oyunu izledikten sonra 'Bu deliler harika' dedi. 17 yıl birlikte çalıştık. Çok büyük ustalık yaptı. O oyuncular şimdi ünlü. Onunla tiyatro oynadığım için çok mutluyum. Hepimiz ondan çok şey öğrendik.''