Kamuoyunun, piyasaların, siyasi çevrelerin ve sivil toplum kuruluşlarının olumlu sonuçlanmasını beklediği AK Parti-CHP koalsiyonu olumsuz sonuçlandı.
Abone ol
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Seçim sonuçlarını bilen tek araştırma Şirketi olan Andy-Ar'ın sahibi Faruk Acar, tabloyu internethaber'e yorumladı. Acar, olası bir erken seçimde tablonun değişmeyeceğini, bunun için partilerin söylemlerini değiştirmesi gerektiğini ifade etti.
"Aynı söylemlerle, aynı kişilerle seçime giden parti kaybeder" diyen Acar, "Algı yönetimini iyi yapan kazanır" diye ekledi.
SONUÇ SÜRPRİZ OLMADI
Bu aslında bizim için sürpriz bir sonuç olmadı. Yanılmayı gerçekten isterdim fakat 8 Haziran günü itibariyle zaten böyle bir sonucun ortaya çıkacağını Sayın Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla görmüş olduk. Ak Parti ve CHP'nin aslında bir araya gelmelerinin çok zor olacağını bize dünkü siyaset ortamı değil, yıllara, tarihe dayanan iki farklı ideolojinin aynı cümlede dahi yan yana olmak istemeyen seçmen kitlesine sahip olması gösteriyordu.
İKİ PARTİYE KAZANDIRDI
Fakat buna rağmen Ak Parti ve CHP koalisyonunu büyük bir koalisyon olarak piyasaların hemen satın almış olması kamuoyunda da farklı beklentilere yol açtı. Bu da uygun bir zeminde yapılan görüşmelere sonucunda bugün itibariyle son buldu. Şaşırmamış olduk ama nezaket kuralları içerisinde işleyen sürecin aslında iki partiye kısmi ölçüde kazandıracağını söyleyebilirdik.
BİR TAKTİK SAVAŞI BAŞLADI
Başbakan Davutoğlu'nun hemen yaptığı ilk açıklama sonrası CHP lideri farklı bir açıklamayla yanıt verdi. Bir anlamda bu açıklamalarda gördük ki, bir taktik savaşı başlamış oldu. Burada bir iletişim problemi var ya da taktiksel olarak bir ön alma yapılmak isteniyor. İki parti açısından da olayı ele aldığımızda farklı bir söylem söz konusu. Bir taraf koalisyonla ilgili bir reform hükümetinin olmasını desteklediklerini ifade ederken, bunun iki yıla yakın şekilde ifade edilmesine karşın CHP liderinin "koalisyon görüşmesi dahi olmadı, bize sadece fikirlerimiz sordular, söyledik" şeklindeki sözleri olayın farklı bir zemine geldiğini gösterdi. İki liderin de seçmenlerine verecek mesajları burada çok önem arzediyor. Çünkü seçmenler bu görüşmelerin nasıl geçtiğini ve hangi nedenlerle son bulduğunu görmüş olacak.
PARTİLER BU KARARI ALIRKEN SEÇMENLERE KULAK VERDİLER Mİ?
AK PARTİ SEÇMENİ ERKEN SEÇİM DİYORDU
Kısmi olarak evet. Ak Parti seçmeni zaten tercihi erken seçimden yana koymuştu. Ak Parti seçmeninin yüzde 75'i erken seçim talebinde bulunuyordu. Ama şunun altını çizerek belirtmekte fayda var; Bu görüşmelerin başlamasıyla birlikte, kamuoyundaki olumlu algılanış biçimleri iki parti açısından da koalisyonun desteklenebilir bir hale geldiğine dair bir yükselişi de bize göstermiş oldu.
Henüz geçen hafta yaptığımız ve kamuoyuyla da paylaştığımız araştırmada görüleceği üzere burada "
erken seçim mi koalisyon mu" sorumuz, bir ay önce koalisyon süreçlerinin başladığı an itibariyle yaptığımız ve bugün yaptığımız araştırmada farklılık gösterdi.
Koalisyon beklentisi bir önceki aya göre iyi bir yükseliş kaydetmişti. Bunun nedenlerinden bir tanesi ekonomik belirsizlik. Vatandaşın cep kaygısı ve belirsizliğin getireceği olumsuzluk bunda çok büyük etken. Burada kamuoyu araştırmacılarının da büyük etkisi var. Göründü ki bu araştırmalarda yeni bir seçim yapılması durumunda bile tablo değişmiyor. "Dolayısıyla bir an önce koalisyon kurulmalıdır, Türkiye'nin içinde bulunduğu bu belirsizlik süreci son bulmalıdır" şeklinde algıda koalisyona doğru olumlu bir yönelim olduğunu gördük.
AK PARTİ'NİN BİR GENEL BAŞKANI BİR DE DOĞAL LİDERİ VAR
Ama her şeye rağmen Ak Parti'nin bir genel başkanı bir de lideri var. Dolayısıyla doğal lider olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumu burada belirleyici oldu diyebiliriz. Çünkü seçmen bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan ile duygusal bağa sahip, Ak Partili seçmen onun söylemlerine sadakatle bağlı. Biz seçmene "Cumhurbaşkanı Erdoğan koalisyon mu yoksa erken seçim mi istiyor" diye sorduğumuzda, Cumhurbaşkanının erken seçimden yana olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 75'ti. Dolayısıyla "Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçim istiyorsa ben de Ak Partili bir seçmen olarak tabii ki liderimin istediğini istiyorum" diyen seçmenin bu isteği doğal karşılanabilir.
Bu arada her şeye rağmen "Bu koalisyona Ak Parti mi yoksa CHP mi istekli" diye sorduğumuzda ise "Ak Parti de koalisyonu isteyebilir" sonucuyla karşı karşıya kaldık. Yani, her iki tarafın da istekli olduğuna dair bir algı oluştu. Ak Parti ve CHP'nin dışına çıkarak doğal liderin yaklaşımı daha baskın çıktı ve sonucu belirledi.
BUNDAN SONRA NE OLUR?
ALGIYI İYİ YÖNETEN KAZANIR
Bu seçim algıların seçimi olacak. Bugün de algıların hangi tarafta olumlu bir noktaya geleceği kazandıran nokta olacaktır. Yani algıyı iyi yöneten kazanacktır. Başından beri "oyunbozan kaybeder" demiştik. Ama bu tabloya baktığımıza iki parti de masadan kalkan taraf olmadı. Fakat Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği "bize hiç koalisyon teklifi olmadı, sadece fikrimizi sordular" sözleri önemli. Yaklaşık 30 gündür seçmenler her iki tarafın bazı konularda anlaştığı şeklinde haberler okudu.
Eğer ki bu sözler kamuoyunda CHP'nin söylediği gibi oyalama şeklinde algılanırsa-ki bu algılanabilir- CHP'nin mağdur olduğu bir algı yaratılabilirse kaybedenin iktidar partisi olduğunu söyleyebiliriz. Ama tam tersine Ak Parti uzlaşmanın ele alındığı başlıkları ortaya koyduğunu kamuoyuna kabul ettirirse, CHP'nin yanaşmadığı ve oyunbozan olduğu algısı yaratılırsa bu da Ak Parti'ye kazandırır.
ERKEN SEÇİMDE NASIL BİR TABLO ORTAYA ÇIKAR?
YÜZDE 18 GİBİ KARARSIZ SEÇMEN ŞU DURUMDA ÇOK ŞAŞIRTICI
Seçim sonrasında henüz aktif, netleşen icraatların olmadığı bir dönemde
"bu pazar seçim olsa kime oy verirsiniz" diye sorulduğunda yüzde 18 gibi çok ciddi bir rakam var. Bu kitle, belirsiz olarak tanımlanan kitle.
Bu tür bir yaklaşımı çok tecrübe edindiğimizi söyleyemem çünkü henüz 2 ay önce bir seçimden çıktık, iki ay sonra yüzde 18 kararsız seçmenin olması açıkçası bizim için normal karşılanabilecek bir bulgu değil. Neticede bu yüzde 20 üçüncü büyük parti.
Büyük olasılıkla bu seçmen önümüzdeki süreci iyi okumaya çalışacak ve okuduğu tabloya göre şekillenecek. Ama biz bunu orantısa olarak okuduğumuzda, Ak Parti'ye 2 puan, CHP'ye 2 puan kazandırdığını, MHP' ve HDP'de ise bir değişiklik olmadığını okuyoruz. Ama seçmen bunu orantısal olarak dağıtmayabilir.
Hemen yanı başımızda yeni başlayan, belki gündemde yerini daha fazla olacak olan bir savaş ortamı söz konusu, siyasetin gerilimi tekrar başlayabilir, böyle bir ortamda ekonomideki olumsuzluklar baş gösterebilir. Seçmen bu olumsuzlukları kimin hanesine yazacaktır, gidip küçük partilerin hanesine yazacak hali yok. Bir şekilde bunun sorumlusu olarak iktidar partisini cezalandırabilir. Ama diğer taraftan da bir ters okuma yapılabilir; "Evet Ak Parti 13 yıldır olumlu-olumsuz taraflarıyla vardı, ders vermek istedik, o dersi almıştır, artık Ak Parti'ye oy verebilirim" de diyebilir seçmen.
AK PARTİ TEK BAŞINA İKTİDAR OLABİLMEK İÇİN YÜZDE 44 OY ALMALI
Ak Parti'nin tek başına iktidar olabilmesi için alması gereken oy oranı, Andy-ar simülasyonlarına göre, yüzde 44 ve üzeridir. Bugün itibariyle Ak Parti'nin kazandığı, CHP'nin yerinde durduğu, MHP ve HDP'nin düştüğü sonucuna ulaşmamız gerekiyor ki Ak Parti tek başına iktidara gelsin. Önümüzdeki süreçte dediğim gibi algıların yönetimini yapan kazanır.
MHP SEÇMENE NE DİYEBİLİR?
MHP, "işte gördünüz, onlar çözüm süreci dediler, biz çözülme süreci dedik, AK Parti bizim dediğimize geldi, aslında başka konuları da başka şekilde ifade ediyoruz ama henüz orada değiller" diyecektir.
CHP SEÇMENE NE DİYEBİLİR?
CHP yine ekonomi diyecek, bir ekonomik olumsuzluk yaşanırsa bugün bu söylem biraz daha karşılık bulabilir.
HDP?
HDP ise hem MHP hem de iktidar partisi tarafından ötekileştirilince ortada bir mağduriyet söz konusu olabilir, bu durum Ak Parti içindeki Kürtlerin de HDP'ye yönelmesini sağlayabilir.
Buradan baktığınızda keşke yüzde 110 olsa da dağıtsak ama malesef yok. Bu da bize sonucun çok değişmeyeceğini gösteriyor.
AK PARTİ İÇİN TEK BAŞINA İKTİDAR YOLU NEREDEN GEÇİYOR?
AK PARTİ'NİN YENİLENMEYE İHTİYACI VAR
Ak Parti belki kamuoyuna kongre sürecini tartıştıracak olabilir. Ak Parti bir yenilenmeye ihtiyaç duyabilir. Hem politikalarındaki heyecan anlamında, yanlışların ele alındığı, özeleştiri yapılabildiği bir noktaya gelinirse, yeni bir düzen yaratabilir. Tek başına iktidar formülü sadece buradan geçiyor. aynı sözü söyleyenin aynı kişiler olduğu bir ortamda krebilite alanının çok geniş olmadığı bir seçmen kitlesini okuduğumuzu söyleyebilirim.