Ne sesi ne soluğu çıkıyor, gören de yok. Partisinden işte bu sesler yükseliyor.
Abone olAnavatan Partisi Grup Başkanvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu, merkez sağda birleşmeyi başaramadığı için Anavatan Genel Başkan Erkan Mumcu'nun istifasını istedi ve ''Melih Gökçek ile ne konuştun?'' diye sordu.
Kurtulmuşoğlu, Erkan Mumcu ile DP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın, birleşme sürecini doğru götüremediklerini söyledi. Ne yapıldıysa gizli yapıldığını ifade eden Kurtulmuşoğlu, iki liderin, süreçteki gelişmelerle ilgili topluma açıklamada bulunması gerektiğini savundu.
Mumcu'nun, birleşme aşamasında kendilerine hiçbir bilgi vermediğini ileri
süren Kurtulmuşoğlu, ''Bugüne kadar da ne olduğunu bilen hiçbir milletvekili
arkadaşım yok. Erkan Mumcu'nun kendi yandaşları dışında, kimsenin bilgi sahibi olduğunu zannetmiyorum'' dedi. Kurtulmuşoğlu, Erkan Mumcu'nun, ''20 milletvekili benim namusumdur. Ben ne yapacaksam, onlarla birlikte yapacağım' dediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''Ama 20 milletvekiline, birleşme aşamasında hiçbir bilgi vermedi. Partinin
seçime girip girmeyeceğini bile bize söylemedi. Son zamanda ittifak yapılacaktı. 'İttifak yapılacak' diye gidildi ve yapılmadan bozuldu. Melih Gökçek ile 2,5-3 saat ne konuştular?
Bir parti lideri, evini parti genel merkezi gibi çalıştırmaz. Ben liderin evine gitmeye mecbur muyum? Bunların hiçbirinden bilgi sahibi olmadık. Sayın Erkan Mumcu'nun, bu aşamadan sonra bilgi vermesi, ne olup bittiğini bize ve topluma izah etmesi lazım. Bu işi başaramadığı için partiden istifa etmesi lazım. Başaramayan insanlar gider, başarabilecek insanlar partinin başına gelir.''
KİMLE, NİÇİN YAPTIN?
Grup Başkanvekili olarak Mumcu'ya çağrıda bulunduğunu ifade eden
Kurtulmuşoğlu, şunları kaydetti:
''By-pass yapıldı. Kimle yaptın, niçin yaptın? Melih Gökçek ile ne konuştun?
Sinan Aygün ile ne konuştun? Mehmet Ağar ile ne konuştun? Neden bize bildirmedin?
Biz 20 milletvekili seni bu hale getirdik, partiyi bu hale getirdik. Neden
milletvekillerini bilgilendirmediniz? Diğer partilerden, 'Bu adama güvenmeyin, bu sizi yarı yolda bırakır' demişlerdi. 'Hayır, böyle bir şey yapmaz' dedim ama bizi yarı yolda değil, yolun başında bıraktı.''