BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  POLİTİKA

Ergenekonu hükümet yarattı

CHP lideri Deniz Baykal, "Hükümet dilinden düşürmedi" diyerek Ergenekon'un yaratıldığını ima etti.

Abone ol

İNTERNETHABER

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin Grup toplantısında konuştu. Baykal Ergenekon'un, Danıştay saldırısından bu yana derin bağlantıları dillendiren Hükümet tarafından yaratıldığını ima etti. "İddianame açıklansın da biz de görelim neymiş?" dedi.

GÖZALTILAR

Her hafta Türkiye büyük olaylarla çalkalandı birbiri ardına.21 Mart günü sabah 4.30'da bir büyük operasyon gerçekleşti ve bu operasyonla çok değerli, şerefli isimlerin, çok değerli bir başyazarın, İstanbul Ünivertesi'nin rektörlüğünü yapmış bir bilimadamının ve bir siyasi partinin başkanının gözaltına alındığını gördük.

ÖNEMLİ BİR DURUM VAR ZANNEDİLDİ: Elbette soruşturulacak bir durum varsa yetkili merciler bunu gerçekleştirecek ama bir caniyi takip eder gibi bilim adamların, yazarların evleri basılarak, sabaha karşı gözaltına alınması, nereye gidiyoruz dedik. Herhalde büyük bir tespit yapıldı neyse ortaya çıksın diye telaşlı bir bekleyiş içine girildi.

48 saat gözaltında tutuldu. İlhan Selçuk'un 4 saat sorgulandığı anlaşılıyor. 48 saat sonra "afedersiniz" diyerek serbest bırakıldığını gördük.

GÜVENİ SARSMAYIN: Hukuk devleti ve demokrasi güven anlaşıyına dayanır. O güven bir kez sarsıldı mı, o sarsıntının nerelere uzanacağı bilinemez. Canım bir şey yokmuş diye yapılanı örtbas edemezsiniz. Ne bekliyordunuz aldınız, ne bulamadınız serbest bıraktınız?

DARBE SONRASI GÜNLERİ GİBİ: Böyle olaylar eskiden darbeden sonra olurdu. Önce darbe olurdu. Sonra teslimiyet duygusu yaratmak için saygın insanların hedef haline getirildiğini hepimiz deneyimlerimizle biliyoruz. Ama demokrasi işlerken ilk kez böyle bir uygulamaya tanık oluyoruz.

ERGENEKON

Bu gözaltıların bir perde arkası var: Türban ve kapatma davasından bağımsız olarak bu Ergenekon'u irdelemek istiyorum. Önce Ümraniye'de bazı kişilerin bir örgütlenme içinde bulunduğu tespit edildi. Bu olaydan sonra uzunca bir dönem konu siyasi çevreler tarafından değerlendirildi.

ÇETELER HEP OLDU: Türkiye'de çeteleşme hep oldu. Ortaya çıkan bu olayın birden biri çok özel bir olay olarak ele alındığını gördük. Türkiye'de 2006 Mayıs'ındaki Danıştay saldırısından bu yana siyasetçilerin ağzının altında bulunun bir iddia somut olarak ortaya çıkmaya başladı.

İLK KEZ BAŞBAKAN DİLLENDİRDİ: Danıştay saldırısından sonra hepimiz değerlendirmeler yapmıştık. Biz fanatik bir dincinin bu saldırıyı gerçekleştirdiği anlayışında değerlendirmeler yapmıştık. Bu o zaman ciddi şekilde tartışılmıştı. Başbakan o zaman şu açıklamayı yapmıştı: "Saldırı derin komplo. İçinde Baykal da var." Ben "Başbakan saçmalıyor. Ben bir teşhisi dile getirdim. O benim suçluyor. Şaşırmış. Türkiye'yi böyle bir duruma getiren Başbakan ve arkadaşlarıdır" demiştim.

Başbakan daha sonra yine aynı anlayış içinde dile getirdi. "Kanlı komplonun arkasında bir ihanet çetesi çıktı. Danıştay saldırısı provakasyondur. Vatandaş niye yapıldığını iyi biliyor." dedi. Yani hükümeti güç duruma düşürmek için yapıldı diyor.

YARGI FANATİK DİNCİ DEDİ: Olay yargıya intikal etti. Yakalan kişinin temel faili olduğu ortaya çıktı. Fanatik dinci duygularla işlediği tespit edildi. Komplo tespit edilmedi.

HÜKÜMET KOMPLO DİYE ISRAR ETTİ: Adalet Bakanlığı bunun üzerine mahkemeden çıkmış karar için "daha bitmedi. Yargıtay kararını bekleyin" diyerek komplo iddiasını sürdürdü. Dinci medya bu kişinin Ergenekon çetesinin üyesi olduğunu itham ettiler. Babası "lütfen oğlumun şerefiyle oynamayın, o niye yaptığını biliyor ve üzüntüsünü çekiyor" dedi.

ŞİMDİ YENİDEN AYNI TABLO: Şimdi yeni bir tabloyla karşı karşıyayız. Ümraniye'de çıkan olayla iktidar yetkilileri gene benzer bir söylemin içine girdi. Ümraniye olayıyla başka bir derin çeteyle bağlantısı için sistematik bir yayın yapıldı.

BÜTÜN CİNAYETER ERGENEKON'A BAĞLANDI: 2008 ocağından itibaren soruşturmayı yöneten savcılık ve polis fezlekede "Ergenekon terör örgütü" ibaresi kullanılmaya başlanıldı. O günden sonra bütün çete olayları Üzeyir Garih, Hablemitoğlu, Hrant Dink cinayetleri bu çeteyle ilgiliymiş gibi gösterildi. Sanıkların bu kapsamda ifadesi alındı.

23 Ocak 2008'de çeteler ve örgütlü suçlara karşı kararlı bir süreci başlattıklarını söyledi. Daha sonra gizli ajandaları olanlar birer birer ortaya çıkarılıyor dedi. 17 Şubat 2008'de de "hala bürokrasinin içinde ayak direyenler var. Biz sonuca götüreceğiz" dedi. Kapatma davası açılınca AKP'li bakanlar 'Bu Ergenekon'un öç almasıdır' dediler.

BÖYLE HUKUK SÜRECİ OLUR MU? Gazeteler gözaltılar olmadan kimin gözaltına alınacağını yazdı. AKP'ye yakın gazetelerin bu konuyla ilgili bilgiler verdikleri görüldü.

En son olarak da bir gazetemiz 8 aydır süren bu soruşturmanın 15 gün içinde iddianamesinin çıkıcağını yazdı. İddianamede hangi suçların isteneceği yazıldı.15 gün sonra iddianame yayınlanacakmış. Yayınlansın da biz de görelim. Bu bir bombadır. İzleyicisi olacağız. 

Böyle bir hukuk süreci olur mu? Bunlar bir tesadüf müdür?

Medyanın bir kısmı TMSF'ye devredilmişti, bir kısmı da savcılığa devredilecek galiba.

KAPATILMA DAVASI:

Anayasa değiştirilerek bu konuyu etkisiz kılma girişimi var. Yapılması söz konusu olan değişiklik sadece AKP'nin kendisini kurtarma sonucunu verecek bir değişiklik değildir.

Tabii ki değişikliği AKP kendini kurtarmak için yapılıyor. Yürütülmekte olan bir davayı boşluğa düşürme girişimidir. Oysa bu anayasada yasaktır. Davayla ilgili söz söylemek,  davanın gidişatını etkileyebileceği açısından yasaktır.

Kendinizi kurtarmak için yönetmelik değiştirdiniz. Yasa değiştirdiniz. Bakanlar kendileri için 4 defa af çıkardı. Başbakan kendisiyle ilgili yargı süreci için kanun çıkardı. Danıştay reddetmesine rağmen, bir işadamının talebiyle kanun çıkardılar. Şimdi kendi çıkarları için anayasa değiştirecekler.

ANAYASANIN DİŞİ ÇEKİLECEK: Ama bu değişiklikle anayasanın laiklikle ilgili kararlılığının içini boşaltacaklardır. Artık laikliği ihlal eden bir partiyle ilgili yaptırımlar laikliği ihlal edenlerin iznine bırakılacak. Anayasanın dişini çekecekler. Bizim anayasamızda laikliğin çok önemi var. Bu özelliğiyle Türkiye çağdaş demokratik bir ülke olmayı başarmıştır.

Düşünülen mini paket sıradan bir anayasa değişikliği değildir. Anayasayı tayir etme girişimidir. Anayasa dönüştürülmüş olacaktır. Herkes aklını başına alsın.

AYET OKUMAK SUÇ DEĞİL: Başbakan diyor ki Baykal ayet okuyor bir şey olmuyor, ben okuyorum kıyamet kopuyor. Yine söylüyorum. İslamiyeti sevmek suç değil, ayet okumak suç değil. Hele islamiyeti istismar ediliyorsa bunu açığa çıkarmak hiç suç değil. Sen istismarı siyasetinin temeli yaptın. Kendini nasıl olur da anayasaya inanan kişilerle kıyaslarsın.

LAİKLİĞİ OYLAMAK: Bu mini paket oylanırsa bu laikliğin oylanması olacaktır. Biz laikliği anayasaya oylamayla koymadık. Şimdi halk oylamasıyla bunu ortadan kaldırmak doğru değildir. Bunun bir işlevi var. Siz onu halk oylamasıyla kaldırıyorsanız, çok önemli bir çatışmayı devletin temeline yerleştirirsiniz.