BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Ergenekon polemiği…

 

Sanırım aramızda, her türlü çeteden kurtulmak istemeyen “normal” biri yoktur…

 

Ben de bana tepki gösteren herkes gibi eğer darbe yanlısı oluşumlar varsa ortaya çıkarılsın istiyorum.

 

Fakat kara, kuru odunların, yaşların arasından ayıklanmasını istiyorum.

 

Hiçbir vakit böyle karalayıcı, insanın yaşamında damga bırakacak olay yüzünden minicik bile olsa bir yaş dal parçasının yanmasını da istemiyorum.

 

İşkence altında alınmış ifadeye dayanarak, telefon konuşmaları delil kabul edilerek (Türkçe enteresan bir dil, kelimeleri, cümleleri nereye çekerseniz gelir) içeri tıkılan insanların normal şartlar altında alınan ifadelerden, belgelerden, suçlarını öğrenip, neler karıştırmışlar görüp bir fikir sahibi olmamız sağlanamaz mı?

 

Aynı gün “Ergenekon” operasyonu kapsamında evleri didik didik arananların herkesçe bilinen ortak noktaları var, bu bizim dikkatimizi çekmesin mi?

 

Öğrencilere burs veren çağdaş bir yapılanmanın, burs verdiği öğrencilere ait listeler bile delil diye alınıyorsa, “Ne alaka?” Diye sormayalım mı?

 

Sizi bilemem…

 

Ama ben,

 

Atatürk’ün adını kullanarak, fakir fukarayı dolandırıp, kısa yoldan zengin olup yani haram lokmaları afiyetle yiyenler olsaydı, onlara ait davanın konuşma, yazma yasağı içinde değerlendirilmesine tepkimi gösterirdim…

 

-Varsa böyle paraları çalıp çalıp cebe indirenler, bana yazın ben de burada yazayım!-

 

Hep soruyorsunuz ya bunları bana!

 

Böyle bir olaya tepki göstereceğim gibi, dinimi kullanıp insanları soyanlara da tepkimi gösteriyorum…

 

Din kisvesi altında kendinden olanların ayıplarını saklayan, karşıt görüşteki herkesi de “terörist” ilan eden zihniyetin ruhuma verdiği zarardan dolayı vatandaşlık hakkımı arıyorum.

 

 

İşte bu yüzden, bir delil göstermeksizin, bir “delinin” ifadesini “çok şey” kabul ederek içeri tıkılan bilim adamlarının, gazetecilerin susturulmasına karşı masaya yumruğumu vuruyorum.

 

Canan Arıtman’a, cumhurbaşkanının annesinin etnik kimliği ile ilgili söylediklerinden dolayı nasıl kızdıysam, annesinin gayrimüslim olduğunu söyleyerek, mason olduğu iddia edilerek hasta bir insanın çokça morale ihtiyacı olduğu zamanda moralini bozan, elinde belgelerle annesinin Müslüman olduğunu ispata kalkışmak zorunda bırakan, bu ırkçı söylemleri yayanlara da kızıyorum…

 

Müslüman olmasa ne olur ki?

 

Bu ülkenin insanlarına yıllarca sağlık hizmeti vermiş, çocuklarına hala eğitim hizmeti veren, maddi geliri olmayan gençlerin maddi-manevi yanında olan birinin dinini mi sorgulayacağız…

 

İnananlarla dalga geçtiğinde Önder Sav beni nasıl utandırdıysa ve bu utancımı söyleme cesareti bulduysam, kız çocuklarını yarınlara hazırlayan anlayışın sindirilmeye çalışılması da aynı ölçüde tepki buluyor benden…

 

Çünkü korkmuyorum…

 

Hasta haliyle, yorgunluğunu, bitkinliğini kimselere belli etmeden hala savaşan o güzel yürekli kadını, Türkan Saylan’ı gördükçe de daha da cesur oluyorum…

 

Doğrularımı yanlışlarla çarpıştırıyorum ve yanlış hesabın Bağdat’tan döneceğini biliyorum…

 

Düşünebilmenin güzelliğini, gerçekleri aramak için harcanan zamanın kazancını, sorgulama cesaretinin insan ruhuna verdiği hazzı tatmayı hepinize diliyorum…

 

nsrnylmz@gmail.com