Erzurum'da görülen, Erzincan'daki ''silahlı terör örgütü'' davası duruşması, ara karar açıklandı.
Abone olErzurum'daki Ergenekon davasının İstanbul'da görülmekte olan "İrtica İle Mücadele Eylem Planı" davasıyla birleştilmesine karar verildi. Duruşmada üst teğmen dosyanın İstanbul'a gönderilmemesini isterken gözyaşlarına boğuldu.
Erzincan'daki ''silahlı terör örgütü'' davasında, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Taner Aksakal'ın, dava dosyasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve Kurmay Albay Dursun Çiçek'in de yargılandığı, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davası ile birleştirilmesine ilişkin talebi, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
ERGENEKON İLE BİRLEŞTİ
Mahkeme heyeti, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki davayla Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu gerekçe göstererek söz konusu davaların birleştirilmesine oy çokluğuyla karar verdi.
ÇAPRAZ SORGULAR
Duruşmada tutuklu sanıklardan Astsubay Orhan Esirger'in çapraz sorgusunda, diğer tutuklu sanık Ersin Ergut, kendisinin Esirger'e cemaatlere yönelik bir çalışma başlatma emri verip vermediğini sordu. Esirger bu soruya, ''hayır'' yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay ise Esirger'e, evinde yapılan aramada 700'e yakın mermi ele geçirildiğini belirterek, bu sayının fazla olup olmadığını sordu.
Esirger, kendisine ait 2 ruhsatlı tabancasının bulunduğunu belirterek, ''Benim birisi 7.65, diğeri 9 milimetre olmak üzere 2 silahım var. Söz konusu mermiler, 2 silaha ait biriktirdiğim mermilerdir'' yanıtını verdi.
Tutuklu sanık Binbaşı Nedim Ersan'ın çapraz sorgusunda ise Mahkeme Başkanı Karatay, Ersan'a, Orhan Esirger'in ajandasında yazan ''mühimmatlarla ilgili kimseye bir şey söylenmeyecek'' yazısını hatırlatarak, bu yazının kendisinin de katıldığı bir toplantıda yazıldığı bilgisinin verildiğini, bu konuda neler söyleyebileceğini sordu.
Ersan ise söz konusu notun kendisi tarafından yazdırıldığını doğrulayarak, ''Bu yazıyı, emniyetle jandarmanın karşı karşıya getirilmesini önlemek için yazdırdım'' dedi.
Albay Ali Tapan'a da gizli tanık ''X''le neden şehir dışında ve sivil buluştuğu soruldu. Tapan, şehir dışında görüşme talebinin gizli tanıktan geldiğini ve güvenlik gerekçesiyle buluşmaya sivil gittiğini ifade etti.
Ardından üsteğmen Ersin Ergut ile astsubay Şenol Bozkurt'a da sorular soruldu.
Daha sonra Mahkeme Başkanı Karatay, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan gelen yazıyı, tanıklar Erdal Ziyrek, Ömer Bayşan ve Süleyman Oğuz'un talimatla Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi'nde alınan ifadelerini okudu.
ARA KARAR ÖNCESİ AVUKATLARA SÖZ HAKKI
Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Taner Aksakal'ın, dava dosyasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve Dursun Çiçek'in de yargılandığı, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davası ile birleştirilmesi talebinin ardından verdiği ara sonrası, avukatlara ve sanıklara söz hakkı verdi.
Tutuklu sanık Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in avukatlarından Baki Lütfü Uzun, ''Dosyanın yeni bir maceraya sürüklenmesi ve yeni bir kaçırma olayı ile karşı karşıyayız'' dedi.
Erzurum'daki davanın Bedrettin Dalan ve Dursun Çiçek ile olan ilgisini hala anlayamadığını belirten Uzun, şunları kaydetti:
''İddia makamı kendi açtığı davaya, kendi delillerine güvenmiyor mu da böyle davranıyor? Bu talebin mahkeme heyetince reddedilmesini talep ediyoruz. Bu dava Erzurum ekonomisine katkı sağlamıştır. Ancak hukuka bir katkısı olmamıştır. Bu tür davalar totalitarizme giden yolu açmaktadır.''
Cihaner'in avukatlarından Asım Kılıç da iddia makamının dava sürecinde aldığı kararları büyük şaşkınlıkla karşılamaya devam ettiklerini belirterek, ''Buradaki insanların güvencesi sizsiniz. İddia makamı mahkemenize güvenmiyor'' diye konuştu.
Cihaner'in diğer avukatı Hikmet Aksakallı da dava dosyasında, Cumhuriyet savcısının isteğiyle delil üretildiğini ileri sürerek, ''Bunu savcı Taner Aksakal da bu sabah itiraf etti. Bu durum dünya hukuk tarihine geçecektir'' dedi.
3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in avukatı Zeynel Yüksel ise ''Davanın amacı müvekkilimin şahsında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin küçük düşürülmesidir'' diye konuştu.
Yüksel, sabah adliyeye gelirken usul ve yasaya aykırı birçok şey konuşmayı planlayıp, yola çıktığını belirterek, şunları söyledi:
''Ancak sayın savcının birleştirme talebi üzerine, bu konuşmayı ötelemeye karar verdim. Bu davanın hazırlık soruşturması, görevle yetkinin aşılması ve görevin kötüye kullanılmasıyla gerçekleştirilmiştir. Soruşturmayı ve iddianameyi yapan savcılar hakkında suç duyurusu vardır. Bu hazırlık soruşturması ve iddianame şaibelidir. Bu dava, kamu görevlisi olduğu artık belli olan gizli tanık (Efe)nin beyanları sonucu açılmış bir davadır. Müvekkilim açısından hemen beraat kararı verilmesini talep ediyorum. Bize göre görevi kötüye kullanma savcılık makamı tarafından sürdürülmektedir. Ayrıca eşit dereceli mahkemeler arasında muvafakat gereklidir. Erzurum 2. Ağır Ceza ve İstanbul 13. Ağır ceza Mahkemeleri de eşittir. Kaldı ki dava burada açılmıştır. Birleştirilecekse buradan birleştirilme yapılmalıdır. Müvekkilim açısından hemen beraat kararı verilmesini ve sorgusunun dahi yapılmamasını talep ediyorum.''
MİT mensuplarının avukatı Sadullah Kara da dava dosyasının İstanbul'a gönderilme talebiyle birlikte müvekkillerinin dipsiz bir kuyuya atılmak istendiğini ileri sürerek, ''Dava ilk Erzurum'da açıldı. Birleştirme olacaksa Erzurum'da birleştirilmelidir'' dedi.
DURUŞMADA ÜSTEĞMEN AĞLADI
MİT ŞUBE MÜDÜRÜ SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
MİT ERZİNCAN ŞUBE MÜDÜRÜ DEMİR: ''HAYATIMDA KİMSEDEN AMAN DİLEMEDİM. BURADA DA DİLEMEYECEĞİM. BEN GÖREVİMİ YAPTIM''
Erzincan'daki ''silahlı terör örgütü'' davasının tutuklu sanıklarından Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, ''Saraydan kız kaçırma kaç bölüm bilmiyorum ama 'Erzurum'dan dosya kaçırma bölüm 2' ile karşı karşıyayız'' dedi.
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü oturumunda, Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, ara karar öncesinde sanıklara söz hakkı verdi.
Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Cihaner, daha önce esasa yönelik savunma yapmayacağını söylediğini, ancak diğer sanıklar için birkaç hususa değineceğini ve iddia makamının, dava dosyasının İstanbul'a gönderilmesi yönündeki talebini değerlendirmek istediğini ifade etti.
İddia makamının, dava dosyasıyla ilgili talebini doğru bulmadığını dile getiren Cihaner, şunları kaydetti:
''Saraydan kız kaçırma kaç bölüm bilmiyorum ama 'Erzurum'dan dosya kaçırma bölüm 2' ile karşı karşıyayız. Bu dava dosyasının Dursun Çiçek'in yargılandığı davayla hiçbir bağı bulunmamaktadır. Dursun Çiçek'in, iddianamede belirtildiği gibi Erzincan'a gelmediği anlaşılmıştır. Erzincan'a geldiğine dair bir delil yoktur.''
Kendisinin Erzincan'da cemaatlere yönelik düzenlediği operasyonların, Dursun Çiçek imzalı ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' ile ilgili bir ilgisi olmadığını öne süren Cihaner, Erzincan'da yürütülen soruşturmaların gerekçelerinin farklı olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sözün bittiği yerdeyiz. Burada insanlar savunmalarını yaparken, ayetlere başvurdular. Bu soruşturmayı yapan, gizli tanıklardır. Savcılığın hiçbir katkısı yoktur. Bu soruşturmanın hedefi benim. Sistem benimle yüzleşsin. Sistem sizin arkanızda.''
Mahkeme heyetinin söz verdiği sanıklardan Eskişehir İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu da atılı suçların hiçbirini kabul etmediğini belirterek, tahliyesini talep eti.
ÜSTEĞMEN ERGUT, GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Tutuklu sanık Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut da dava dosyasının İstanbul'a gönderilmesi durumunda mağdur olacakları savundu.
Evli ve 3 küçük çocuğu olduğunu belirten Ergut, ''Erzurum'da tutuklu bulunduğu sürede, çocuklarımı haftada bir görürken, dava dosyasının İstanbul'a gönderilmesi durumunda artık çocuklarımı da göremeyeceğim'' diyerek gözyaşlarını tutamadı.
Ersin Ergut'un ağlaması üzerine, duruşma solunda bulunan bazı sanık yakınlarının da gözyaşlarını tutamadığı görüldü.
Tutuklu sanık Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ersan da iddia makamı tarafından dava dosyasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunu iddia etti.
Tutuklu sanık Astsubay Esirger de tutuklu olması nedeniyle maaşını 3'te 1 oranında alabildiğini, bu nedenle ekonomik sıkıntı yaşadığını belirterek, dava dosyasının İstanbul'a gönderilmesi durumunda ekonomik sıkıntısının daha da artacağını ifade etti.
Yaylabaşı Karakol Komutanı Astsubay Murat Yıldız ise hakkındaki suçlamaların hiçbirinin maddi delili olmadığını savunarak, tahliyesini talep etti.
Yıldız, ailesinin ve yetim olması nedeniyle kendisinin baktığı 13 yaşındaki bir yeğeninin bu dava nedeniyle mağdur olduğunu da belirterek, ''3 çocuğum var ve 1 yetim yeğenime bakıyorum. Ancak ben tutuklandıktan sonra eşim bakamadığı için yetim yeğenimi yurda vermek zorunda kaldı'' dedi.
Astsubay Şenol Bozkurt da hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirterek, mağdur edildiğini savundu.
''HAYATIMDA KİMSEDEN AMAN DİLEMEDİM''
MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir ise kendisinin görevini yaptığı için yargılandığını öne sürdü.İddianamede üzerine atılı suçları kabul etmediğini kaydeden Demir, ''Hayatımda kimseden aman dilemedim. Burada da dilemeyeceğim. Ben görevimi yaptım. Bununla ilgili gerekli belgeleri mahkemeye heyetine sundum. Tahliyemi istiyorum''' diye konuştu.
MİT mensubu Sadri Barkın İnce ve Kıvılcım Üstel de suçlamaları kabul etmediğini, kendilerinin sadece verilen görevleri yerine getirdiğini ifade ederek, tahliye talebinde bulundular.
Tutkusuz sanıklardan Erzincan İl Jandarma Komutanı Albay Ali Tapan da görevini yaparken hukukun dışına çıkmadığını, kendisiyle ilgili ortaya atılan suçlamaların sadece gizli tanık beyanlarından ibaret olduğunu öne sürdü.
Tapan, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek, beraatını talep etti.
''DURSUN ÇİÇEK'LE TANIŞTIRILMAK İSTEMİYORUZ''
Tutuksuz sanıklardan Yaşar Baş, kendisinin Dursun Çiçek'i tanımadığını, bu nedenle dava dosyasının İstanbul'a gönderilmesi yönündeki talebi eleştirerek, şöyle dedi:
''Biz bu dosyada daha önce gizli tanıklar aracılıyla Dursun Çiçek ile sürekli tanıştırılmak istendik. Bu olmadı şimdi de dava dosyası İstanbul'a gönderilerek Çiçek'le tanıştırılmamız isteniyor. Biz Dursun Çiçek ile tanışmak istemiyoruz.''
Baş, ayrıca kendisinin bu davada yargılanması nedeniyle ailesinin olumsuz etkilendiğini belirterek, ''Benim çocuğum çevresindekilerle, 'baban Ergenekoncu' diyenlerle kavga ediyor. Bu mağduriyetin giderilmesini ve beraatımı istiyorum'' dedi.
Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay daha sonra ara kararları açıklamak üzere duruşmayı saat 23.00'a erteledi.