İstanbul iş çevreleri ve Ankara kulislerinde, TÜSİAD üyesi Ayça Dinçkök'le Başbakan Tayyip Erdoğan arasında yaşanan zina diyaloğu konuşuluyor..
Abone olTÜSİAD Yönetim Kurulu üyelerinin 7 Eylül'de Başbakan Erdoğan'ı ziyaretinin ardından, İstanbul iş çevreleri ve Ankara kulislerinde bu ziyarette yaşanan ilginç bir diyalog konuşuluyor. Yeni Başbakanlık Binası'nda gerçekleşen ziyarete, TÜSİAD Başkanı Ömer Dinçkök ve yönetim kurulu üyeleri katılmıştı. TÜSİAD'ın yönetim kurulu üyeleri arasında Ayça Dinçkök Sandıkçıoğlu da bulunuyordu. Ayça Hanım, TÜSİAD eski başkanlarından Ömer Dinçkök'ün kızı. Yani bünyesinde AKSA Akrilik ve Akmerkez gibi dev sanayi ve ticaret şirketlerini bulunduran büyük bir grubun 3'üncü kuşak sahiplerinden. Ayça Hanım'ın da mensubu bulunduğu Dinçkökler köklü ve zengin bir aile. Televole tarzı programlara konu olmayan, pahalı ama çağdaş ve rafine bir hayat tarzları var. Zevkle döşenmiş görkemli evler, süper lüks tekneler, "creme de la creme" diye tabir edilen kesimin katıldığı davetler... Özetle, herhangi bir İngiliz, Amerikalı ya da İtalyan zengin nasıl yaşıyorsa Dinçkökler'in yaşam tarzı da buna yakın. Ayça Dinçkök yaklaşık 6 yıldır Miss World Güzellik Yarışması'nın Türkiye Temsilcisi Can Sandıkçıoğlu ile evli. İki de çocukları var. Ancak, Çırağan Sarayı'ndaki görkemli bir düğünle başlayan bu evlilik şu sıralarda noktalanmak üzere. İddialara göre, Can Sandıkçıoğlu'nun, 2004 Türkiye ikinci güzeli Fatoş Seğmen'le olan ilişkisi. İddia doğru mudur bilemiyoruz ama konu yürürlükteki Türk Ceza Kanunu'na göre suç sayılmayan "zina". Erdoğan'la, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi 2 çocuk annesi Ayça Dinçkök Sandıkçıoğlu arasında geçen ilginç diyalogun konusu da zina. Erdoğan'la heyet arasındaki görüşmede sohbet fakir illere teşvik, bütçe, mali disiplinle başlayıp Türkiye-AB ilişkilerine kadar gelir. Tam bu sırada, müzakere tarihi pazarlığına gölge düşüren ve Avrupa ülkelerinin hiç anlam veremediği "zinaya hapis" konusu açılır. Daha önce bu konudaki olumsuz görüşünü yazılı olarak açıklayan TÜSİAD yönetimi çekincelerini sıralarken sözü Ayça Dinçkök Sandıkçıoğlu alır: * Sayın Başbakan. Ben iki çocuk annesiyim. Eşimle boşanma aşamasındayız. Tek çabamız, çocuklarımızın bu boşanmadan etkilenmemesini sağlamak. Hükümetiniz zinayı suç sayıp, hapis cezası getirmeyi planlıyor. Düşünün bu tip olaylarda mahkemeler devreye girecek. Anneler babalar belki hapse girecek. Böyle olaylar çocukların psikolojisini derinden etkiler. Zina sadece boşanma nedeni olursa, çocukları bu tahribattan koruyabiliriz. Ama işin içine mahkemeler, hapisaneler girerse çocukları nasıl koruyacağız? Bu sözler üzerine heyetin gözleri Erdoğan'a çevrilir. Başbakan herkesi şaşırtan kısa bir cevap verir: * Hanımefendi. Siz zinaya hapsin etkilerini düşünmeden önce, eşinizden ayrılmanızın çocuklarınızı nasıl etkileyeceğini tekrar düşünseniz daha doğru olmaz mı? Bu ilginç diyalogu bilen, duyan çevrelerde şimdi tartışma konusu şu: Başbakan; nedeni zina olsun olmasın, çocuklu kadınların eşlerinden ayrılmalarına karşı mı? Eğer ayrılma nedeni zinaysa, bu düşünce zinayı teşvik etmez mi? Kaynak: Vatan Gazetesi