Erdoğan'ın sonu kimin gibi olacak?
Hürriyet Gazetesi'nin internet sitesinde yayınlanan 'Yüzde 52 oy aldı, idam kararı verdiler' başlıklı haber siyaset gündemine bomba gibi düştü.
Hürriyet Gazetesi'nin internet sitesinde yayınlanan
'Yüzde 52 oy aldı, idam kararı verdiler' başlıklı
haber siyaset gündemine bomba gibi düştü.
Haberi yayınlayan başka bir gazete veya internet sitesi olsa, belki
de o başlığa bu kadar anlam yüklenmeyecekti. Ama söz konusu
Hürriyet olunca işin rengi başka oluyor.
Başka oluyor çünkü Hürriyet'in Erdoğan düşmanlığı ve daha da
önemlisi darbecileri sevmek gibi çok kötü bir sicili var. Üzerinden
bunca yıl geçmesine rağmen, karanlığa ve şerre davetiye çıkaran
garabet timsali manşetler unutulmadı.
Asker Erbakan'ı postmodern darbe ile indirmeye çalıştığında,
"Gerekirse silah kullanırız!" manşetini atan bu
gazeteydi.
Başörtüsü yasağının kaldırılması için Meclis'te yapılan oylamayı
"411 el kaosa kalktı" manşetiyle veren de bu
gazeteydi.
Erdoğan siyasi yasaklı olunca, "Tayyip'e şok ceza. Siyasi
hayatı bitti. Muhtar bile olamaz" diyerek sevinç
manşetleri atan yine bu gazeteydi...
"Ukrayna'nın Gezi'si" diyerek Taksim'de başlayan
ayaklanmayı taçlandırmaya çalışan da, Erdoğan'a yakıştırılan
"Diktatör" benzetmesine en büyük desteği veren de
pek tabi ki bu gazeteydi...
"Göbeğini kaşıyan adam", "Koyun sürüsü", "Bidon kafalı",
"Bunlar anasını bile satar" gibi yazılarla toplumu bölüp
bölüştüren yazarlar da hep bu gazeteden çıktı...
Buna benzer onlarca manşet ve yazı alt alta sıralanabilir. Hiç
kuşku yok ki Hürriyet ileriki dönemlerde medyanın en kötü örneği
olarak kitaplara geçecek.
Attıkları son ucube manşetten sonra gelen tepkiler karşısında bir
bildiri yayınlama gereği hissetmişler.
"Bizden ne istiyorsunuz sayın Cumhurbaşkanı"
sorusunu sorduktan sonra, "Sürgün mü edeceksiniz bizi?
Zorunlu ikamete mi mecbur edeceksiniz? Ne yapacaksınız? Üstad Necip
Fazıl'ın dediği gibi bizi "Öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda
parya" mı yapmak istiyorsunuz?" demişler.
Savunma amaçlı hazırladıkları bildiride bile toplumun bilinç altına
"Diktatör bize kafayı" mesajı zerketmekten geri
kalmamışlar anlayacağınız...
Unutmadan...
Bildirinin hemen başında, "Yüzde 52 ya da yüzde bilmem kaç;
hiç fark etmez.. Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı'nın idam edileceğini
ima etmek bir şerefsizliktir" mesajı var.
İnternet gazeteciliğinin zorluklarını bilen biriyim...
Ajanslardan gelen haberi en hızlı ve en doğru şekilde yayına vermek
isterken istenmeyen yayın kazaları yaşanması mümkün. Bu tür yayın
kazalarını zaman zaman ben de yaşadım.
Ancak altını çizerek söyleyeyim...
İnternet gazeteciğinde ben şunu öğrendim. Bir kişinin ağzından
çıkan sözü haberin başlığına taşımak istediğinizde, o kişinin adını
o başlığın hemen önüne eklememek çok büyük sorunlara neden
olabiliyor. Hürriyet'in hedef haline gelmesinin nedeni, Erdoğan'ın
fotoğrafının altına, "Yüzde 52 oy aldı, idam kararı
verildi" başlığının atılması...
Eğer gazetecilikten birazcık, ama birazcık anlıyorsanız, bu başlığı
bu şekilde atmanız durumunda hedef olacağınızı bilirsiniz.
Anlayacağınız, eğer Hürriyet gazetesinin internet sitesi
"Erdoğan: 'Yüzde 52 oy aldı, idam kararı verildi'"
şeklinde başlık atsaydı bugün bu tartışmaların hiç biri
yaşanmayacaktı.
Hürriyet'in attığı haberi bir okur gözüyle açıp okuduğunuzda dahi,
Erdoğan'ın öne çıkaralacak on farklı açıklamasına tanıklık
edebilirsiniz. Hepsinin içinden bula bula herkesi rahatsız edecek
bu başlığı iyi niyetle atsanız dahi sonuçları işte böyle pahalıya
patlıyor.
Çünkü toplumun Gezi olaylarından beri bu konuda ciddi bir
hassasiyeti var. Gezideki ağaçların üzerine, "Burada
sallandıracağız" diye yazı asan iblisler bu hassasiyeti
oluşturdu.
Paralelci polis ve savcıların yaptıkları hukuksuzlukları
savunurken, "Bunun sonu Menderes'ten kötü olacak"
dediği bu ortamda böylesi bir hassasiyetin oluşmaması mümkün
mü?
Son dönemlerde bazı paralelci medya mensupları bu dehşet verici
sonu davet edildikleri Doğan medya Grubu'nun yayın kanallarında
yüksek perdeden haykırıyor. Bir cellat edasıyla konuşan bu kana
susamışlar tekrar tekrar Doğan Grubu'nun TV tartışma programlarına
çağrılıyor.
Doğan Grubu'nun haber kanalı, AK Parti düşmanlarının, darbe
sevicilerin ve "Erdoğan'ın sonu çok kötü olacak"
diyenlerin resmi yayın organı haline geldi. Dün darbecilerin
sözcülüğünü yapan haber kanalı, bugün paralelcilerin ve AK Parti'ye
kin besleyenlerin sözcülüğüne soyunmuş gibi bir intiba
uyandırıyor.
Bu yönüyle ön plana çıkan bir yayın grubunun, attığı bu manşet
sonrası "Biz o başlığı çok masum duygularla attık"
demesi, işte tam da bu yüzden toplumun geniş kesimlerini ikna
etmeye yetmiyor.
Hürriyet Gazetesi'nin Erdoğan'a yönelik yayınladığı bildirideki bir
cümlenin altına imzamı atıyorum. Doğan Grubu'nun Anayasa güvencesi
altında olan basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, eleştiri özgürlüğü
gibi haklarını hepimiz sonuna kadar savunmalıyız.
Ama halkın yüzde 52'sinin oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilen
Erdoğan'a küfür ve hakaret eden edep ve ahlak yoksunlarının
borazanlığını yapmaması koşuluyla...
Gezi ayaklanmasını başlatan şehir iblislerini desteklememesi
koşuluyla. DHKP-C'li teröristlere "masum eylemci"
muamelesi yapmaması koşuluyla...
13 yıldır bu ülkede bir kesim insan hemen hergün hakarete uğruyor.
Tek suçları AK Parti'ye oy vermek ve Erdoğan'ı desteklemek.
Edilmedik küfür ve hakaret kalmadı sanırım. Maalesef bu hakaret ve
küfürlerin geniş kesimlere yayılmasında öncülüğü hep Doğan Grubu'na
bağlı yayın organları yapıyor.
Gözleri ve kulakları olan her insanın görüp duyacağı çıplak bir
gerçek önümüzde duruyor.
Her zaman söylediğim gibi...
Bakire beyazları giymek, iffetsizleri namuslu
yapmıyor!
Köşeye sıkışınca yumuşak ve ağdalı sözlerle yayınladıkları
bildiriler, darbecilerin ve millet düşmanlarının sözcüymüş gibi
davranan Doğan Grubu'nun tamamen masum görünmesi için yeterli
olmuyor.
Not: Açıklanan rakamlara bakılırsa AK Parti'nin
İstanbul Maltepe'deki mitingine 1 buçuk milyon kişi katılmış.
Hürriyet'in bu miting alanından bir tek kare vermemesi ve mitingle
ilgili yaptığı haberde sadece Davutoğlu'nun fotoğrafını kullanması
bile Hürriyet'in tarafsız hareket etmediğini gösteriyor.