Yazar Ahmet Taşgetiren, Kahramanmaraş merkezli büyük depremler sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın peş peşe gelen hamlelerini ve ortak adayda anlaşamayan altılı masayı kaleme aldı ve "Erdoğan’ın sihri tutar mı?" diye sordu.
Abone olKahramanmaraş merkezli 7.7'lik ve 7.6'lık depremler sonrası iktidar, harekete geçti.
Seçim kararını ertelemeyen ve konut inşaası için bölgede ilk kazmayı vuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, halktan 1 yıllık süre istedi. Kamuoyunda ve sosyal medyada "yine yaparsa Erdoğan yapar" sloganları dolaşıma girdi.
Erdoğan'ın hamleleri, Karar yazarı Ahmet Taşgetiren'in gündemindeydi. İşte Taşgetiren'in dikkat çeken "Erdoğan'ın sihri tutar mı?" başlıklı yazısının ilgili bölümü:
Helallik talebi hataları resetleyebilir
"Erdoğan, en son Adıyaman’daki “helâllik talebi”nin bölge insanın muhafazakâr karakterini de dikkate alarak, hataları resetleyeceğini düşünüyor. Olur mu, olur. Ancak insanlar, bu illeri yöneten Ak Partili yerel kadroların inşaat rantını kontrol ettiği ve bu rant kontrolünün şehirlerin ölümünde ağır vebali bulunduğu kanaatini de silip süpürür mü, bu bir soru.
1 yıllık süre istedi
Erdoğan’ın, deprem bölgesindeki “gelecek belirsizliği”ni okuması beklenirdi. Okudu ve hamle yaptı: “Bana bir yıl süre verin, dedi, evlerinizi yapıp teslim edeceğim.” Bir yıl süre tabii ki seçimi kazanmayı gerektiriyordu. Erdoğan “Bana seçimi kazandırın” demek istiyordu. Ardından sözü icraata geçirdi. Bugüne kadar iktidarın iş birliği yaptığı büyük firmalar öncelikli olmak üzere ihaleler yaptırdı, evleri inşa etmeye başladı.
Ev yapımına başlandı
Bakıyorum herkes şaşkın. Mesela şehir planlamacılar, nerede ise tamamen yıkılan şehirlerin nasıl, nereye ve hangi şehir kimliği içinde kurulacağı belirlenmeden binlerce ev yapımına nasıl başlandığını anlamaya çalışırken, “Atı alan Üsküdar’ı geçiyordu.” Erdoğan bu yaklaşımı seviyordu.
Bu hamleler, öncelikle deprem yaşayan şehirlerde seçimi nasıl etkiler? Halk depreme geliş sürecine yönelik bir hesap sorma eğilimine girer mi, yoksa meseleye “muhalefette henüz bir şey görünmüyor, eldeki kuş, daldakinden önceliklidir” gibi mi bakar? Ayrıca “Bak işte helâllik de istedi, biz bildiğimizden şaşmayalım” gibi bir ideolojik tercih baskın mı çıkar?
Tabii, deprem yaşayan şehir sakinlerinin bir kısmı henüz deprem bölgesinde, önemli bir kısmı da başka illere göç etmiş durumda. Erdoğan’ın seçim hamlelerinin zaman içinde kalanları nasıl, göç edenleri nasıl etkileyeceği de ayrı bir konu. Onlar kendi şehirleri dışında misafir olarak ne kadar kalacaklar, bu kalış, ne tür psikolojik sonuçlar doğuracak ve bu, yarın tercihlerini yani seçimi nasıl etkileyecek, bu da ayrı bir parametre.
Deprem ekonomiyi unutturdu mu, yoksa ekonomideki sakıntıların daha da derinleşmesini mi getirdi?
İnsanların seçimle ilgili değerlendirmesinde ekonomi artı deprem bileşkesi, yıpranma sonucunu mu doğurur yoksa mazeret üretme imkânı mı verir? Bunlar kolay cevaplanmayacak sorular. Benim anladığım iktidar, deprem ve inşaat hamleleri ile ekonomik bunalımın gölgede kalacağı değerlendirmeleri yapıyor.
Hatta ekonomideki sıkıntılar bile iktidar stratejisinde “Deprem oldu böyle oldu, şimdi fedakârlık zamanı” algısına evriltilebilir.
“Adam ev temeli atıyor, muhalefet ne zaman ne yapacak?”
Görünen o ki Erdoğan, muhalefetin hala “Oluşum süreci”ni tamamlayamamış olmasını -adayın belirlenmemesi ve ortak iktidar söylemi oluşturulamaması- halkı “Eldeki kuş – Daldaki kuş” psikolojisi içinde değerlendirme yapmaya sevk etmeye çalışıyor.
“Adam ev temeli atıyor, muhalefet ne zaman ne yapacak?” Vatandaşın önüne konan seçim yemeği bu.