Erdoğan'ın sesi, kansızların ihaneti!...
2014 yılının mart ayının 27'si... Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne sadakatle bağlı olanlar bu tarihi asla unutmayacak.
2014 yılının mart ayının 27'si... Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne
sadakatle bağlı olanlar bu tarihi asla unutmayacak. 27 Mart,
tarihler boyunca ülkesinin ulusal güvenliğini tehlikeye sokacak
gizli görüşmeleri başka ülkelere peşkeş çeken kansızların ihaneti
olarak hatırlanacak.
Doğrusu bekliyorduk!
İllegal dinlemeleri büyük bir tamahla yayanların, şantaj amacıyla
hazırlanmış montaj kasetleri birer ikişer devreye sokanların bir
yerde hata yapacağından neredeyse emindik.
"Seks kasetleri" dediler, tutmadı. "Mut'a
nikahı ile yapılan zinanın görüntüsü var" dediler, kimse
umursamadı. "Yazıcıoğlu suikastı" dediler, uymadı.
"Öcalan'la ülkeyi bölmenin planları yapıldı" dediler, kimse
yutmadı!
"Büyük turp" torbadan bir türlü çıkmadı,
"bomba" dedikleri kasetler birer ikişer ellerinde
patladı. Sonunda hırsları akıllarının önüne geçti ve olabilecek en
ölümcül hatayı yaptılar. "Erdoğan'ı indirelim"
hayali kurarken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni karşılarına
aldılar.
Suriye sınırları içinde yer alan ve Türkiye toprağı sayılan
Süleyman Şah Saygı Karakolu’na yönelik tehditlerin ele alındığı
zirvenin kritik konuşmalarını internete servis ettiler.
Aylardır meydanlarda "Bu ülkemizin istikbaline ve
istiklaline yapılan bir saldırıdır. İstiklal savaşına hazır
olun" diyen Erdoğan'ı haklı çıkardılar. Erdoğan'a
inanmayan milyonlar bile artık bunun bir ulusal güvenlik sorunu
olduğunu gördü, anladı.
Dün gözlerimle şahit oldum!
Twitter'in kapatılmasından dolayı hükümete ateş püskürenler,
Youtube'nin kapatılmasını haklı bulduğunu belirten mesajlar atıyor,
"Bu kadar olmaz, bu düpedüz vatana ihanet"
diyordu.
Kaseti yayınlayan millet düşmanları bundan böyle sadece, ama sadece
devletin kendine has hışmını ve gazabını görecekler.
*****
Türkiye dün, bu ses kayıtları kadar Erdoğan'ı da konuştu. Bir
arkadaşımla sohbet ederken Van'daki miting ekrana geldi. Herkes
gibi ben de ses tonunu duyduğumda inanamadım.
Hislerimi merak ediyorsanız, anlatayım. Söylediklerim hoşunuza
gider veya gitmez, umurumda değil.
Ben dün Van'da bir dava adamı izledim.
"Dalga geçerler, komik duruma düşerim, karizmam
çizilir" demeyen, sadece çığlık çığlığa
"Milletim, kardeşlerim" diyen bir dava adamı
gördüm.
Başbakanın sesi kısılır da düşmanlarının sesi çıkmaz
mı?
Yüreği, vicdanı ve ahlaki değerleri epey zamandır kısılanlar hep
birlikte gülüyordu. Sosyal medyada Emre Uslu'nun başını çektiği bir
grup pis pis sırıtarak dalgasını geçiyordu.
Hani içlerinden biri çıkıp on dakika bağırsa, 3 ay hemoroidli
dolaşacak ama konuştukları yer sosyal medya olunca gülmesi kolay
tabi...
Seçim dönemleri böyledir işte...
Kiminin sesi seçimlerden önce kısılır, kimilerinin sesi ise
seçimlerden sonra kesilir! Seçimlerden önce iki gün gülenler,
seçimlerden sonraki 5 yılını gülünç halde geçirir. Bu tür dava
adamları sustuğu an, seçmenleri seçim gününde ses verir. O ses ki
karşısında bugüne kadar kimse duramamıştır!
Milyonların sesi olmak, bir ülkenin yarısını oluşturan ezilmişler
adına haykırmak kolay değil. Bu tür dava adamlarının sesinin
düştüğü pek çok kez görülmüştür ama onların gözden düştüğü
görülmemiştir.
Hatta bu tür adamların türlü hilelerle koltuktan düşürüldüğü de
görülmüştür ama, gönüllerden düştüğüne şahit olan kimse yoktur.
Adnan Menderes ve Turgut Özal'ın anıt mezarları buna örnektir.
Herkes Erdoğan'ın ses tonuna gülmedi elbet! Bir de ağlayanlar
vardı. Onların yaşadıklarını da anlatmama izin verin lütfen.
Ankara'da yaşayan bir dostum, arkadaşım var. Adı Nihal Yavuz. Nihal
bir süre öncesine kadar Erdoğan'dan nefret eden, yüzünü görmeye
tahammül edemeyen biriydi. Sohbetlerimizde bunu sık sık belli
ediyordu. Dün Erdoğan'ı izlemiş. Ne hissettiğini sordum.
"İşyerinde ve herkesin ortasında hıçkıra hıçkıra ağladım.
Bana Erdoğan'ı sevdirecek kadar aşağılık insanlar var bu
ülkede" dedi.
İstanbul'dan Sevde Seçkin Taşçı hislerini benimle paylaşmış
gönderdiği mesajda "Hayatımda hiç bu kadar canım
yanmadı" diyor Sevde ve ekliyor:
"Sadece ben değildim ağlayan. Annem aradı, ağlamaktan
konuşamıyordu. Arkadaşlarım Nihal Taşçı, Hülya Topçu, Ebru Dinçer
Özhan ve daha niceleri... Hepsi yayınlanan son kaseti duymuş ve
Erdoğan'ı izlemiş. Hem vallahi, hem billahi hepsi oyumuz Erdoğan'ın
diyor."
Selda Güngör 45 yaşında ve koyu CHP'li. Gezi olaylarında tencere
tava çalanlardan. O da Erdoğan'ı izleyip ağlayanlardan. Oğlu
Burakcan da gezi eylemlerine katılmış. Burakcan bu dönem ilk kez oy
kullanacak. Şu aralar "Recep Tayyip Erdoğan" şarkısını okuyup
çevresine gönderiyor ve yaşıtı olan arkadaşlarını AK Parti'ye oy
vermeleri için ikna etmeye çalışıyor.
Kullandığım bir facebook sayfam var. Oradaki yorumlarda yüzlerce
insan, kadınlı erkekli aynı hislerle duygularını paylaşmış.
"Siz kimin oyunu hiçe sayıyorsunuz. Kimi benim oyuma rağmen
iktidardan indirmeye çalışıyorsunuz" diyenlerin sayısında
inanılmaz bir artış var.
"Kulağımla duymadan inanmam" diyorsanız az sabırlı
olun!
30 Mart akşamı siz de o sesi duyacaksınız!