BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,98
ALTIN 3.008,16

Erdoğan'ın rakibi Majestelerin Valisi!

Erkan Mumcu ne diyor; “Bugün yaşanan kopuşların bugünün olaylarına bağlı olmadığını en iyi Recep Tayyip Erdoğan biliyor..” Peki neyi biliyor!..

Batı dünyası, ABD ve İngiltere neden Tayyip Erdoğan'ı sevmedi...

Çünkü sert kayaya çarptılar!

Çünkü onlara benzemeye çalışan, onlara sırtını dayayan ve onlarla iyi geçinmek için uğraş veren siyasetçilerden biri  olmadığını gördüler...

Tayyip Erdoğan'dan umutlarını kesince de içeriden iş birliği yaparak onu devirmek için her türlü operasyona giriştiler...

Merkez aynı merkez!..

Gezi Olayları da...

17-25 Yargı kumpası da...

15 Temmuz hain darbe girişimi de...

Ekonomik saldırı da...

İşte budur...

Dün Bahçeli'yi devirip MHP'yi ele geçirme operasyonu da ,bugün AK Parti'yi içeriden çökertmek için son süreçte denedikleri oyunda;

İşte budur...

Mesele milli olmak yada olmamak meselesidir..

Bakın...

AK Parti'de Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül ve arkadaşları arasındaki yol ayrımının tek nedeni de budur...

Yani yüzde yüz yerli ve milli kimliği olması, Erdoğan'a yapılan operasyonların en önemli nedenidir...

Devlet Bahçeli'ye yapılan darbe girişiminde Tayyip Erdoğan'ın Bahçeli'nin yanında  tek başına durması, sonrasında da  Devlet Bahçeli'nin  Tayyip Erdoğan'ın yanında omuz omuza yürümesinin nedenide işte budur...

Yani  mesele  küresel güçlere kendini ezdirmeyen, emir almayan kendi hakkını hukukunu koruyan, bağımsız ve  yüzde yüz yerli ve milli  duruş gösterenlerin davasıdır... 

Mesele...

Teslim alınamayan Türk devleti davasıdır..

Mesele...

Bir tarafta Kasımpaşa’da doğmuş, büyümüş, okumuş, bu ülkenin milli ve manevi kültürü ile yetişmiş  Tayyip Erdoğan  ile  her defasında büyük itibar gördükleri ABD ile İngiltere eğitim orijinli ve bağımlı isimler meselesidir!..

Mesele...

Tayyip Erdoğan'a karşı  eski yol arkadaşlarının uluslararası bir oyunun figüranı olma  meselesidir..

Mesele...

Tayyip Erdoğan’ın  o gün Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı gösterirken tereddüt etmesinde  ne kadar haklı olduğu meselesidir...

İpler 2007'de aslında kopmuştu...

Erdoğan’ın bugünleri o günlerden görmesine rağmen parti yönetiminden gördüğü baskı altında verdiği  “Adayımız kardeşim Abdullah Gül” kararını aslında iyi analiz etmek gerek...

Küresel güçlerin "Erdoğansız bir Türkiye" hayali bugünün hayali değil...

Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasın diye sonucu Erdoğan'a getirilecek bakanlara yönelik 17-25 Aralık kumpası yapılmadı mı?

Zaman Erdoğan'ı haklı çıkardı…

                                               ***

Ama şunu açıkça belirtmek isterim ki  bu yol ayrımları hiç sürpriz olmadı!

O yıllarda yaşadığım bir anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum…

Çünkü o yıllarda  Karadeniz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaparken  AK Parti'nin o dönemki çok önemli bir ismi ile  Ankara'ya uçmadan iki saat önce gazete binamızda sohbet etmiştim..

(Hatırlayın 2007 yılında “Kim Cumhurbaşkanı olacak?” sorusunun sorulduğu, medyanın büyük bir bölümünün “Vecdi Gönül” dediğini hatırlarsınız!..)

Partinin o önemli ismi ile Trabzon’dan Ankara’ya gitmeden önce gazetede sohbet ederken “Kimin aday olacağı yönünde kriz var. Tayyip Bey, Gül’ü düşünmüyor. Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener, Salih Kapusuz gibi isimler Tayyip Bey'e baskı yapıyor. Bu akşam belli olur. Ben gidince seni arayacağım bekle ” deyince sayfayı beklettim…

O gece aradı.

“Bülent Bey devreye girdi, ‘İkinizden biri olmuyorsa ben aday olacağım’ dedi. Tayyip Bey’i Abdullah Bey için ikna ettiler.Yazabilirsin ”ifadelerini kullandı.

Ve o akşam 14 Nisan 2007 tarihli Karadeniz Gazetesi’ndeki manşeti “Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül”diye vermiştik. (Gazete arşivde)

Hürriyet dahil medya  Cumhurbaşkanı adayı açıklanacağı gün arefesinde  Vecdi Gönül ismini manşete taşıyordu…

Sonuç itibarıyla Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı seçilmişti…

Şimdi bütün bunları neden yazıyorsun diyenler olabilir…

Onu yazımın finalinde belirteceğim...

                                                  ***

AK Parti'de  Gül, Davutoğlu ve Babacan gibi isimlerin partiden kopuşları ile ilgili  konuyu anlamak için AK Partili eski bakan, ANAP eski Genel Başkanı Erkan Mumcu ile yapılan bir söyleşideki çarpıcı ifadelere gelmek  gerek...

Erkan Mumcu diyor ki;

                                                ***

“Bugün yaşanan kopuşların bugünün olaylarına bağlı olmadığını en iyi Recep Tayyip Erdoğan biliyor. 17/25 sürecini anlamak için, 15 Temmuz darbe sürecini anlamak için, bugün gelinen kopuş ve ayrışmaları anlamak için 2007’de aslında ne olduyu anlamak zorundayız.”

Devam ediyor…

“Aslında Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili 367 krizi Recep Tayyip Erdoğan’a yapılmış bir FETÖ kumpasıdır…Abdullah Gül’ün önünü açmak ve Cumhurbaşkanı seçtirmek için yapıldı. Ve bunun içerisinde Bülent Arınç da vardı.

Bülent Arınç ‘Eğer ikinizden birisi aday değilse ben aday olacağım ve hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğim’ diyerek aslında Tayyip Erdoğan’ın seçeneklerini ortadan kaldırmış ve daha doğrusu ‘Kardeşim Abdullah Gül’ açıklamasına mecbur etmiştir…”

(Bizzat yaşadığım olayı yukarıda anlattım size. Ekran Mumcu ile birebir benziyor değil mi)

Erkan Mumcu, eski dava arkadaşlarının bugün Tayyip Erdoğan’a karşı savaş başlatmasına yönelik ise şunları söylüyor;

“O koalisyonun hala aynı koalisyon olarak çalıştığını düşünüyorum. O koalisyonun o günden bugüne hiçbir zaman bozulmadığını düşünüyorum.

Ben kendisini ‘Majestelerinin Valisi’ (Kendisinin ve yandaşlarının meşruiyet devşirdiği uluslararası alan ABD) olarak çoktan kodladığım için, herkes kendisini bildiği için bunu doğrudan kendisine söylüyorum.

Herkes kendisini bildiği için ne demek istediğimi çok iyi anlıyor. Majestelerinin Valisi, ne bu işte ne de başka işte tamamen kendine ait ne bir fikir öne sürebilir, ne bir aksiyon alabilir.”

Çok çarpıcı sözler…

Erkan Mumcu, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül kıyaslamasını bakın hangi sözlerle yapıyor;

“Bu anlamda bir karşılaştırma yapmak gerekiyorsa, Tayyip Erdoğan çok daha hakiki bir adamdır. Yanlışıyla, eğrisiyle, doğrusuyla kendisidir. Tayyip Erdoğan kendisidir. Yanlış yaparken de doğru yaparken de kendisidir. Gördüğünüz adamdır yani. Ama öteki arkadaş öyle bir şey değil.

Daha AK Parti’nin kuruluşundan itibaren Abdullah Gül, uluslararası sistemin bu parti içindeki kayyumudur.
Uluslararası sisteme verilmiş sözlerin bekçisidir. Bunu çok da olumsuz bir şey olarak görmeyin, diplomatik zaruretler olabilir.

Uluslararası sistemde hiç kimse tek başına hele Türkiye gibi bir çevre ülkesiyseniz, kendi başınıza her dediğinizi yapma imkanına sahip değilseniz diplomasi yapacaksınız.”

Çok ama çok çarpıcı sözler…

Peki uluslararası sistem neden Tayyip Erdoğan’a karşı...

Diyor ki;

“Hikaye basit. Tayyip Erdoğan’ı öngörülmez olarak nitelendirdikleri için öngörülebilir bir güvence arıyor dünya sistemi. Bu güvenceden mahrum kalmamak için tehdit olarak 17/25, sonra bütünüyle mahrum kaldıkları için de bir darbe girişiminde bulundular.
Bu da sonuçsuz kalınca şimdi başka araçlarla bir tahterevalli kurmak istiyorlar.”

Devam ediyor Erkan Mumcu;

“Asıl kavga AK Parti’deki Tayyip Erdoğan iktidarının bölüşülmesidir.
Tayyip Erdoğan bu iktidarını bölüşmeye razı olmuyor, kavga da buradan çıkıyor. Ben bu noktada Tayyip Erdoğan’ın haklı ve doğru durduğunu düşünüyorum.

İstenen şey Türkiye’nin içişlerinde görece bağımsız, dışişlerinde tam bağımlı bir ülke olmasıdır. İstenilen güvence de bunun mümkün hale getirilmesidir. Siyasetin kurgusunun buna elverişli hale getirilmesidir.

Siyasi aktörlerin bu konuda öngörülebilir ve güvenilir profillerden oluşmasıdır.

Bütün mesele bu.

Böyle olmayanları dışlayan, böyle olanları kapsayan medya, partiler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, bürokrasi kurgusunun tamamlanmasıdır.

Bu yeni bir hikaye değil.

Bu hikayeyi Tayyip Erdoğan değiştirmeye çalışıyor.”

Erkan Mumcu sözlerini şu ifadelerle bitiriyor…

“Oradan bu duruma bakınca kimin aslında nerede durduğunu neye niyetlendiğini, abdesti nerede alıp, namazı nerede kıldığını çok iyi görüyorsun.”

                                                   ***

Erkan Mumcu’nun sözleri  çok çarpıcı!..

Tayyip Erdoğan, AK Parti içerisindeki  uluslararası güçleri arkalarına alıp “Partiyi tek başına yönetemezsin” diyerek kafa kaldıranların belgesidir yaşananlar...

Tayyip Erdoğan'ın yıkılışını göremeyeceklerini anlayanlar  "Bize bu partide  yer yok." diyerek  CHP ile ittifak yapma noktasına gelmiştir.

Dostlar...

FETÖ'nün 17-25 Aralık yargı kumpasında hedef kimdi?-

Cumhurbaşkanı olmasının önünün kesilmesi için Bakanlar üzerinden gidilerek bizzat Tayyip Erdoğan'ın kendisiydi!..

Peki o yargı kumpası karşısında o günkü bu arkadaşlarının tavrı ne olmuştu?

Sessizlik!..

Hatta  Ahmet hoca kendi bakanlarına yüce divan yolunu göstermişti!..

Yani bakanlar üzerinden Tayyip Erdoğan'ı vurma planı...

Peki Tayyip Erdoğan İstanbul'daki bir İl Danışma Kurulu’nda diyordu ki?

"Kimin dava insanı, kimin de ikbal peşinde, koltuk peşinde, makam peşinde olduğunu çok daha net göreceğimiz bir döneme giriyoruz. Şuna ben kalpten inanıyorum, daha doğrusu inanmak istiyorum; bu teşkilat içinde, bu kadro içinde kendi şahsi hırslarını, davasının önüne geçirecek inşallah bir tek kişi bile bulunmuyordur.”

Fazla söze gerek kalıyor mu?

                                                 ***

Bu kavga büyük finale gidiyor.

Abdullah Bey'in muhalefet ile sessiz ve derinden yaptığı görüşmelerle  Tayyip Erdoğan düşmanlığını artık anlatmaya gerek var mı? 

Gül  garantici bir hesap adamı!..

Derler ki;

Konuşmaz konuşturur,

Yapmaz yaptırır,

İstemez verdirtir

Peki dikkat ettiniz mi aylardır Abdullah Gül’ün sesi soluğu çıkmıyor…

Herhangi bir açıklaması yok…

Sahada sadece  Tayyip Erdoğan'ı eleştirmek ve düşmanları ile  gönüldaşlık yapma noktasına gelen Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu var...

Abdullah Bey nerede?

Dedim ya!

Konuşmaz, konuşturur!

Çok yakın kaynaklardan aldığım bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum…
Abdullah Bey’in 2023 seçimlerinde muhalefetin ortak Cumhurbaşkanı adayı olması konusunda prensipte bir anlaşmaya varılmış…

Bu görevi üstlenen Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener ile bu konuda mutabakat sağladığı ve Abdullah Bey’in hazırlık yapmaya başladığı dile getiriliyor…

Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun parti kurmalarının temelinde ise; son Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’den vize alamayan Abdullah Bey’in adaylığına bu kez CHP ve İYİ Parti’yi mahkum etmenin yattığı ifade ediliyor…

Ekrem İmamoğlu zaten destek veriyor. Çünkü onun  İstanbul'a CHP'nin adayı olmasına Kemal Bey ile oturup karar veren Abdullah bey...

Ve onun ABD'de katıldığı toplantıda arkasına Abdullah Gül fotoğrafı yerleştirilip görüntü verdirilen o...

Yani proje..

HDP zaten hazır!

Majestelerinin (İngiltere-ABD)  onayı zaten var!

Anlayacağınız Abdullah Gül bu kez adaylık için garanti oynuyor…

Belli ki içindeki Tayyip Erdoğan düşmanlığı ateşi sönmüyor!

Erkan Mumcu’nun şu analizi yerli yerine oturuyor…

Ne diyor; “Bugün yaşanan kopuşların bugünün olaylarına bağlı olmadığını en iyi Recep Tayyip Erdoğan biliyor..”

                                                      ***

Görülüyor ki;

2023’te Cumhur İttifakı’nın “MİLLİ VE YERLİ ADAYI” ile  Erkan Mumcu'nun deyimi ile  “MAJESTELERİNİN ADAYI” yarışacak!

Finalın adı bu olmaya aday!..

Ama moralleri bozuk olanlar kuşkusuz var!..

Bu kez de korona virüs salgınından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın böylesine güçlü çıkacağını hiç ama hiç tahmin etmemişlerdi sanırım!

Allah hep doğrulardan yanadır...

Şöyle geriye dönüp bakın...

Her zorluğunda "Tamam şimdi bitti " denildiği  tek başına kaldığı zaman dahi görünmez bir elin  adeta uzanıp onu ateşin içinden aldığı bir Tayyip Erdoğan gerçeği yok mu?

Ne güzel söylemişler...

"Ne ekersen onu biçersin " diye..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dünde bugünde ektiklerini biçiyor..

Görülüyor ki 2023'de de öyle olacak...

Son yapılan ankette puanının ciddi bir şekilde arttığını görmekte işte  bunun belgesi...

Majestelerin maşalarının fitnesini önlemek için tedbir alınır...

Reis yalnız bırakılmaz...

Allah milletimize basiret versin...

Bu vatanın etrafında dolaşan (majestelerin) sırtlanları, çakalları için son sözü de  'MİLLETİN ADAMI ' Tayyip Erdoğan'ı anlatma açısından  sevenleri tarafından hazırlanmış bu resime ve üzerindeki ifadeye bırakalım 

Buyurun..