BIST 9.185
DOLAR 34,37
EURO 36,84
ALTIN 2.970,16
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan'ın kıblesine kim neden karşı?

CHP'li vekil Birgül Ayman Güler'in olay sözleri, 1923'te atılan temellerin yeniden dizayn edilmesine karşı bir tepkinin dışa vurumu oldu.

Abone ol

Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in "Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz" sözleri ortalığı karıştırdı.

Güler, aslında var olan tartışmayı en yalın ve bir o kadar sert bir şekilde ifade etti. Kuşkusuz yeni anayasada vatandaşlık tanımı, terör sorununa çözüm arayışları, kimlik krizini de beraberinde getirdi.

Türkiye, AK Parti iktidarıyla birlikte "eskimiş gömleğin" yerine yenisinin nasıl olması gerektiğini tartışıyor. CHP'li Güler'in çıkışı da tam da bunun tezahürü aslında. Bu süreçte klasik ulus tarifi çatırdıyor.

CHP VE BDP HEM BİRBİRİNE, HEM DE ERDOĞAN'A KARŞI

Başbakan Erdoğan'ın "Biz aynı kıbleye dönen tek bir milletiz. Biz bin yıldır bu topraklarda biriz, beraberiz, kardeşiz" sözleri kimi kesimlerin tüylerini diken diken ediyor. Dini referans alan konuşmalar ve toplumu "İslam kardeşliği" paydasında buluşturma gayreti hem CHP'den hem de BDP'den farklı gerekçelerle tepki görüyor.

YEN GÖMLEĞİN ADI NE OLACAK?

Seküler tabana dayalı bu iki parti, "laiklik" ilkesinde AK Parti'ye karşı birleşiyor, ancak birbirlerine benzer görüşler nedeniyle de zıt görünüyor. Aynı kutupların birbirini itmesi gibi CHP ve BDP de birbiriyle ters düşüyor. Din olgusunun geri planda olduğu iki partide ulus kimliği ön planda.

1923'te kurulan ulus devletin temellerinin ana harcını oluşturan CHP, eski yapının bozulmasından rahatsız. Güler'in bu çıkışı da bu "sancının dışa vurumu" aynı zamanda. Türk kimliğinin yok olma endişesi sadece CHP'de değil, muhafazakar kesimde cılız da olsa dillendirildiği bir gerçek.

BDP VE PKK'DAN "SANCILI" MESAJLAR

İşte bu tartışmalar altında BDP ve PKK pozisyonundan bir milim geri adım atmıyor, ayrıştırıcı dilin dozu düşse de yeni süreçte de devam ediyor. Terör örgütünün yönetici Karayılan, tam da Güler'in karşı çıktığı noktadan konuya böyle giriyor: "Kimse herhangi bir şeyden vazgeçmiyor. Burada oluşan şey, iki halkın bir arada ortak yaşama formülasyonunun geliştirilmesidir." Bu sözler aynı zamanda 2. İmralı ziyareti öncesi Kandil'in Öcalan'a "mesajı" olarak okunuyor.

İKİ TARAFIN HASSASİYETLERİ ORTAK NOKTADA NASIL BULUŞACAK?

Çözümün nasıl olacağına dair tarafların merakını gideren açıklamalar sürecin mayınlı bir yola girdiğinin de kanıtı aslında. Erdoğan ve Demirtaş'ın beyanatları bu işareti veriyor. Erdoğan, 15 Ocak'taki grup toplantısında "Bu süreç şehitlerimizin ruhunu, şehit ailelerimizin hissiyatını, milletimizin değerlerini asla ve asla zedelemeyecek" diyordu.

Demirtaş da dün akşam Diyarbakır'da kendi tabanına böyle selam yolladı: "Bütün o bedelleri ödemiş, o değerleri yaratmış aileleri rencide edecek tek bir çözümün ne tarafı oluruz, ne de destekçisi oluruz."

Türkiye'nin enerjisini tüketen onbinlerce insanın canına mal olan sorun için elini taşın altına sokan Erdoğan'ı zorlu günler bekliyor. Erdoğan, CHP, MHP, BDP ve dışarıdan da PKK ile ayrı ayrı mücadele vermek zorunda.