Başbakan Erdoğan’ın Obama’nın düzenlediği Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmaya karar vermesi bu soruyu akıllaa getirdi.
Abone olErdoğan, "Soykırım” tasarısıyla ilgili krizden sonra, ABD’ye karşı izlemekte olduğu “soğukluk” siyasetinden vazgeçti.
ZİYARETLER ASKIYA ALINMIŞTI
Tasarı, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nden 4 Mart tarihinde geçmiş, Ankara’nın ilk tepkisi aynı gece Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın merkeze çağrılması olmuştu. Başbakan’ın ilk tepkisi, “Bu bir komedidir” oldu, ardından “Amerika’ya şaşıyoruz. Oradaki basit bir seçim hesabına Türkiye’yi feda edebilecek anlayışa doğrusu ben acıyorum ve gülüyorum” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalar dışında attığı kritik bir adım, ABD’ye bütün bakan ve bürokrat ziyaretlerini iptal etmesi oldu. Benzer şekilde ABD’den gelecek ziyaretlere de kapı kapanmış oldu. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın ziyareti iptal edildi, Türk-Amerikan Konseyi toplantısı ertelendi, ayrıca TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in Washington’a yapacağı ziyaret de Ankara’dan açılan bir telefonla caydırıldı.
OBAMA’YA TAVIR KOYMUŞTU
Ama Erdoğan’ın attığı en sert adım, nisan ayının ortasında Obama’nın ev sahipliğinde yapılacak olan Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmayacağını açıklaması oldu.
Erdoğan, 16 Mart’ta Londra’ya hareket ederken aynen şöyle dedi:
“Bizim ABD’ye öngörülen ziyaretimiz yoktur. ABD’nin daveti vardı. Bunlar rutin davetlerdir. Bu davete Türkiye’yi temsilen bir arkadaşımız katılır. Kimdir, bunun tespitini şu anda yapmış değiliz.”
UZUN SÜRE SOĞUKLUĞU GÖZE ALAMADI
Hürriyet yazarı Sedat Ergin'e göre aradan geçen süre içinde Başkan Obama ile Başbakan Erdoğan arasında herhangi bir ikili telefon konuşması da gerçekleşmemişti. Tek temas, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın 28 Mart’ta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu arayıp daveti tekrarlaması ve Erdoğan’ın Nükleer Zirve’ye katılmasının büyük önem taşıdığını belirtmesi oldu.
Hillary Clinton’dan gelen bu telefon Erdoğan cephesinde buzları birden eritirken, Başbakan tutum değiştirerek Washington’a gitme kararı aldı.
Erdoğan, bu kez karar değişikliğini şöyle gerekçelendirdi: “Konuyla ilgili daha önce Dışişleri Bakanımın, ABD Dışişleri Bakanı ile görüşmesi oldu. Bu konuda bazı olumlu gelişmeler var. Temenni ederim ki, bu olumlu gelişmeler nisan ayında da aynı şekilde devam eder”.
FİKRİNİ KİM DEĞİŞTİRDİ?
Sedat Engin'in köşesine taşıdığı bu gelişmeleri ardarda sıraladığımız zaman ortaya, şu belirgin soru çıkıyor: Erdoğan'ın ABD'ye ziyaret kararını alması için fikrini değiştiren kim oldu? Hillary Clinton'un telefonu mu, Dışileri Bakanı Davutoğlu mu? Ya da bir başka isim mi?