"İmralı ile görüşülebilir" diyen Başbakan Erdoğan, terör ya da Kürt sorununa ilişkin yeni bir dil mi geliştiriyor?
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Başbakan Erdoğan'ın "Oslo" çıkışıyla AK Parti 4. Olağan Kongresi'nde anlatacağı "yeni Türkiye" hedefi arasında paralellik var. Erdoğan, silah bıraktırma adına PKK'ya karşı her türlü silahı kullanıyor buna "Oslo görüşmeleri" de dahil.
KONGRE ÖNCESİ MANEVRA
Başbakan Erdoğan'ın Oslo sürecine geri dönüş sinyali vermesi kamuoyunun gündeminde. "Bu adımları biz yine İmralı içinde Oslo için de yaparız" diyen Erdoğan'ın çıkışı nasıl okunmalı? "Terörle mücedelede inisiyatifin devlette olduğu görüşme olacaksa da bu adımı devlet atar" mesajını vermek olarak da okunabilir. Kandil'in kafasını karıştırmak, artan terör saldırılarının hızını düşürmek olarak da görülebilir. Tüm bunların "güçlü Türkiye" algısının aşılanacağı kongre öncesinde gelmesi anlamlı. Sözün özü 2023 planlarını hazırlayan Erdoğan ve ekibinin yol haritasında PKK'ya yer yok.
SİLAH BIRAKTIRMA
CHP ve MHP'nin "PKK'yı bir güç olarak muhatap aldılar" suçlamasına karşılık Erdoğan, PKK'ya silah bıraktırma yönünde devletin enstrümanlarını kullandığını ısrarla söylüyor. MİT'in PKK ile görüşmesi de bu anlayış doğrultusunda yapıldı.
Erdoğan'ın dün akşam NTV'de yaptığı şu açıklamalar terör politikasına ilişkin ipuçları taşıyor: "Eğer bölücü örgüt silahı bırakacaksa bizlerde iktidar olarak bu operasyonları minimize ederiz ama askerinde polisinde silahı bırakması gibi birşey söz konusu olamaz." Dolayısıyla bu cümle "PKK şartsız silah bıraksın" şeklinde okunuyor. Yine Erdoğan'ın satır araları okunduğunda niyetin o yapıyı "tanıma" değil "dağıtma" olduğu anlaşılıyor.
BDP'Yİ MASADAN ATTI
Erdoğan'ın PKK'nın uzantısı olarak gördüğü BDP'ye yönelik öfke demeçleri de iktidarın soruna bakışını yansıtması açısından önemli. "Terörle mücadele siyasetle müzakere" söyleminin bir ayağını oluşturması gereken BDP, Erdoğan'ın ajandasında yok. BDP için kullandığı "terör ile kim iç içe bu önemli, terörle iç içe olanla ben neyi konuşacağım?" ifadesi hem PKK'ya hem de BDP'ye olan bakışını yansıtıyor.
"UZANTI" VE "EFENDİ"
Dün akşam yine Erdoğan'ın"Artık siyasi uzantılarla müzakere noktasında değilim" sözü aslında yeni bir söz değil. Kamuoyu zaten Erdoğan'ın BDP hakkındaki ağır laflarına yıllardır alışık. "Etkisiz aktör" BDP'yi masaya çağırmayan Erdoğan, "efendisi" olarak nitelediği PKK ile neyin pazarlığını yapabilir? Dahası Erdoğan, "Ben bunlarla konuştuğum zaman şehit anneleri onlarla masada beni gördüğü zaman ne der?" diye soruyor. Üstelik bunca şehit cenazeleri ve seçimler yaklaşırken...
"KENDİ GÖBEĞİNİ KESMEK"
Peki "güven" ortamının olmadığı ortamda PKK silah bırakır mı? Soruya bu aşamada kolaylıkla "hayır" demek yanlış olmaz. Çok değil 4 gün önce terör örgütüne yakın bir siteye konuşan Cemil Bayık, "kendi göbeğini kendisi kesmek"ten bahsetti.
Seçmeli dersin anadilde eğitim talebini yozlaştırmak olduğunu savunan Bayık'ın "Artık oyalama, aldatma, zaman kazanma zamanı değil, köklü çözüm yaratma zamanıdır" şeklindeki sözleri dikkat çeki. PKK, AK Parti'nin adımlarını "oyalama" ve davanın" içini "boşaltma" çabası içinde olmakla eş değer tanımlıyor.
SİLAH OLMAZSA PKK OLMAZ
Dahası dış konjonktür Suriye'de PKK'ya yeni alanlar açmışken. Örgütün lider kadrosu, silahların bırakılmasını çözüme ulaşmanın önşartı değil, müzakereyle varılacak bir uzlaşmanın sonucu olarak değerlendiriyorlar. PKK silahlı güçlerini kendi "güvencesi" olarak görüyor. Öcalan'ın ev hapsi, "yeni statü"nün Anayasal hakka kavuşması gibi adımlar resmiyete dökülmeden silahların teslimi mümkün değil.