BIST 9.409
DOLAR 34,42
EURO 36,41
ALTIN 2.839,89
HABER /  GÜNCEL

Erdoğanın ilginç Baykal daveti

Başbakan Erdoğan, CHP liderini öyle bir yere davet etti ki yerin dibinde! Peki Erdoğan Baykal'la ne yapacak?

Abone ol

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazılarının ''para bas'' diye akıl verdiğini belirterek, ''Kusura bakmayın biz sahtekar değiliz. Karşılıksız para basmak, modern hırsızlıktır. Geldiğimizden beri bunu yapmadık, yapmayacağız'' dedi.

Partisinin Çanakkale Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde konuşan Erdoğan, konuşmasını sağanak yağmur altında gerçekleştirdi. Erdoğan, ''Çanakkale'ye büyük düşünmek yaraşır. Biz öyle bir ecdadın torunuyuz. Fatih ne diyor? Bizim fiilimizin ulaştığı yere onların hayalleri bile ulaşamaz diyor. Mesele bu. Ama bu yan gelip yatarak olmaz ha. Üreterek olur, çalışarak olur, ilimle olur. Ama yan gel yat bizden öncekiler gibi olsun. Olmaz öyle bir şey. olmaz. Onun için olmadı zaten'' dedi.

Karadeniz Sahil Yolu'nu bitirdiklerini, Artvin'i Samsun'a, Samsun'u Ankara'ya bağladıklarını anlatan Erdoğan, ''17 senede yüzde 35'ini yaptılar Samsun-Artvin arasını. Yüzde 65'ini biz geldik 4.5 senede bitirdik. Şimdi Samsun'dan Artvin Sarp Gümrük Kapısı'na durmadan gidiyorsunuz. Hiçbir sıkıntı yok. Dağları deldik dağları. Çünkü biz Ferhat'ız. Ferhat'a dağları delmek yaraşır. Şirin nerede şirin? İşte Şirin karşımda. Çünkü bu millete ulaşmak için benim milletime ulaşmak için Ferhatlar'a ihtiyaç var'' diye konuştu.

Erdoğan, kendi dönemlerinde yapılan önemli yol projeleriyle hem zaman em de kazalar itibarıyla kazançlı ve huzurlu olduklarını, 13 Mart cuma günü Türkiye'nin önemli bir hayalini gerçekleştirdiklerini, hızlı trenin yanında Türkiye genelinde tüm hatları yenilediklerini ifade etti. Marmaray Projesi'ne işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Hepsinden önemlisi, Marmaray... Size desem ki 'denizin altından tüp geçit yaptık' artık konuştuğumuz için duyduk. Sayın Baykal'a diyorum ki 'gel seni orada misafir edelim. O tüp geçitten bir geç. Çünkü gittiğin yerlerde 'şunu yaptık' demiyorsun, bol bol Başbakan'a hakaret ediyorsun. 'Gel, şunu yaptım' de... Sen, kenarında, köşesinde koalisyon hükümetlerinde bulunduğunda 'şunu şunu yaptım' demek yerine, işi gücü Başbakan'a hakaret etmek. Ben de diyorum ki 'insaf, bak ben yaptıklarımızı anlatıyorum. Bak çok çok farklı bir proje var. Sultan Abdülhamit'in 149 sene önce bir hayaliydi bu. Bu hayali biz gerçekleştirdik; Üsküdar'ı Sirkeci'ye bağladık. 13,5 kilometre, dünyanın en derin tüpü, 82 metre derinlikte. Bunu biz yaptık. İnşallah 2013 başında bu Marmaray'dan aynen hızlı tren geçecek. Londra'yı Pekin'e bağlıyor. Ah ah nereden nereye geldik. Ama gelmiyor, gelmiyor. Davetlerime gelmiyor, işine gelmez ki... Şimdi bu 11 tüp birleştirildi. Bunlar bittiğinde oradaki çevre düzenlemeleriyle birlikte orada bambaşka bir dünya meydana gelecek. Çünkü biz milletimize sevdalıyız. Bizim aşkımız var milletimize.'

''DEVLET LAİK OLDUĞU KADAR DEMOKRATİK, SOSYAL..''

Erdoğan, devletin laik olduğunu, ancak laik olduğu kadar, demokratik, sosyal devlet olduğunu belirterek, sosyal devletin gereğinin ''başını sokacak bir evi olmayana bu imkanı hazırlamak'' olduğunu söyledi.

Gittiği her yerde bu imkanlarla ev sahibi olanların memnuniyetini duyduğunu kaydeden Erdoğan, ''Bunları duymaktan çok memnun oluyorum. Şimdi size bir müjde veriyorum. İmkanı olmayanlara 45 metre karelik daireler yapacağız. ilk etapta Türkiye genelinde 50 bin yapacağız. Peşinat yok, 100 lira ayda taksitle, 20 yıl vade, faiz olmayacak, sabit fiyatla olacak. Bir salon, bir odası, mutfağı, banyosu, tuvaletiyle bir daire olacak. Niçin bunu yapıyoruz? Benim vatandaşım gidip gecekondu ve kaçak konutlarda kalacağına, hiç olmazsa böyle modern yerlerde, bütün donatıları olan siteler yapalım oralarda yaşasınlar bunu istiyoruz'' diye konuştu.

Miting alanındaki kalabalığa ''İstediğin hastaneye gidiyor musun?'' diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir yandan demokratik, özgürlük alanını genişlettik. Türkiye'nin 780 bin kilometre karesinde artık özgürlükler noktasında, benim vatandaşımın sıkıntıları asgariye inmiştir. Yok mu sıkıntılar, var ama geldiğimizde neredeydik, şimdi neredeyiz? Bir yandan yol yaptık, bir yandan fakirlerimizi gözettik, bir yandan Türkiye'nin itibarını yükselttik, bir yandan da Türkiye'yi küresel bir güç haline getirdik. Bizim bu ülkeye ilişkin bir ufkumuz var. Bizim bu ülkeye ilişkin bir vizyonumuz var. Bizim bu ülkeye ilişkin hedeflerimiz, gayelerimiz var. Türkiye çok daha iyisini hak ediyor ve hak ettiği konuma yükselmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye'yi inşallah dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasındaki yerini alacak seviyeye çıkaracağız. Hedefimiz Cumhuriyet'in 100. yıl dönümünde Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokmak. Görevi geldiğimizde Türkiye, dünyanın 26. büyük ekonomisi iken, buyurun 6,5 yılda 17. büyük ekonomisi yaptık. Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi oldu. ''

''İKİSİ, RUH İKİZİDİR''

Erdoğan, Çanakkale'de değişimin şart olduğunu ifade ederek, ''Çanakkale böyle gidemez. Bu değişimi AK Parti ile yapacağız. Daha modern, daha çağdaş bir Çanakkale istiyoruz. Hizmet siyasetine Çanakkale susadı. İdeolojik siyaset değil, hizmet siyasetinden bahsediyorum. Çanakkaleli hizmete mi prim verecek, ideolojiye mi? Eğer ideolojiye prim vermeye devam ederse bu Çanakkale daha çok çekecek. Bütün yokluklar burada aynen devam edecek. Ama hizmet siyasetine oy verirse, Çanakkale daha modern ve çağdaş yaşam koşuluna ulaşacak. Biz bunun için varız'' dedi.

Göreve geldikten sonraki 6,5 yılda 230 milyar dolar olan milli gelire 520 milyar dolar ilave ettiklerini ve 750 milyar dolara ulaştıklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Sayın Bahçeli çıkıyor, sağda solda diyor ki '750 milyar dolardan sizin cebinize bir şey giriyor mu?' diyor. Allah Allah, bir ülkenin büyüdüğü nereden anlaşılır? Eğer milli gelirin artıyorsa, büyüyorsun, güçleniyorsun. Bu ülkeyi güçlendiren, hem üreten hem tüketen halk... Hep beraber güçlendiriyoruz. Bakınız, ikide bir Sayın Baykal da Sayın Bahçeli de...Bunların ikisi ruh ikizidir. Evet. Sağa git birini görürsün, sola git birini görürsün, hiç birbirinden farkları yok. aynen böyle. Bakın ben, asla hakareti sevmem. Hakareti onlar yaptı. Ben saygı gösteririm. Saygı da Sayın Baykal ve Bahçeli'nin ağzından çıkanlara değil, sadece yaradılanı yaradandan ötürü sevdiğim için. Ama yanlışlarını da anlatmak zorundayım, halkım bilsin. Gerçekleri halkım bilsin. Sayın Bahçeli, seni milletim 5 yıllığına iktidara getirdi, peki niye 3-3,5 yıl kaldın da çekip gittin. Devam etseydin, niye kaçtın? Kalsaydın, çalışsaydın, üretseydin, niye bıraktın, gittin. İş bilenin kılıç kuşananın. Öyle devlet yönetmek kolay değil. Sayın Baykal'a da Sayın Bahçeli'ye de 10 tane koyun, keçi teslim et, kaybedip gelirler. Öyle. Bunların durumu böyle.''

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın 1980 öncesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığını anımsatarak, ''Benim Çanakkaleli çiftçi kardeşim, akaryakıt kuyruklarında sıraya girdin mi, traktörüne mazot bulabiliyor muydun? Arabamıza benzin almak için kuyruğa girdik mi, hepsi karaborsada mıydı? Arabayı park eder ertesi gün benzini alırdık, böyle günler yaşadık. Sayın Baykal şimdi konuşuyor. Biz sizin cemaati evvelinizi de biliriz'' dedi.

''BUNLAR DEMOKRASİDEN ANLAMAZLAR''

Kendisine Eskişehir'de verilen eski bir nüfus cüzdanını gösteren AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bu nüfus kağıdını bana, Erdoğan Amca Eskişehir'de hediye etti. Bunun içinde enteresan mühürler var, ilginç olan o... Hani yurt dışına çıkarken pasaporta mühürler vururlar ya, aynen burada da benzer mühürler var. Ah değerli arkadaşlarım, benim yaşlı amcalarım bilirler CHP iktidarını. CHP iktidarında ekmek karneyle alınıyordu bu ülkede. Şimdi bunu hazmedememiş, 'müflis tüccar eski defterleri karıştırır' diyor. Bu senin defterin, sen kendi defterinin hesabını ver. Patiskayı Sümerbank'tan karneyle alıyorlardı. Altında bir tane daha var, şeker de karneyle veriliyordu. Hangi iktidarda, CHP'nin o tek partili iktidarında. Yani aynı zamanda illerin valilerinin CHP il başkanlarından olduğu dönemlerde. CHP il başkanları, o zamanlar valiydi, vali. Şimdi kalkmış valilere atıyor. Bunlar demokrasiden anlamazlar. Bunlar o kadar ileriye gititler ki, Cumhuriyet'in kuruluşunda 'egemenlik kayıtsız şartındır milletindir'e de az kalsın sapma getiriyorlardı. Ne diyorlardı, 'ancak CHP eliyle kullanılır.' Bunları yaşadı bu ülke...

Sayın Baykal, sağda solda, atıp kesiyor; 'Türkiye'nin 500 milyar dolar borcu var' diyor. Doğru konuş, dürüst ol. Şu anda kamu net borç stoku, 100 liranın yüzde 25'i, devraldığımızda bu yüzde 64'tü. Miktar olarak söylüyorum; dolar bazında devletin borcu 140 milyar dolar civarında. Buna özel sektörün borcunu da koy, 340 milyar küsur ediyor. 500 nire, 340 nire? Dürüst olalım. Bu milleti yıllar yılı aldatmaya kalktınız, elinize ne geçti?

Sayın Bahçeli'nin iktidar olduğu dönemde devletin borçlanma faizi yüzde 63 iken, şimdi yüzde 13... Aradaki gark yüzde 50. Bunu kim ödüyordu, halkım. Hep beraber ödedik, yani cebimizden çıktı. Şimdi diyor ne koydun cebine, işte bu yüzde 50'yi koyduk. Eskiden bu yüzde 50, benim vatandaşımın cebinden çıkıyordu. Şimdi çıkmıyor, cebinde kalıyor. Şimdi bazıları akıl veriyor, 'para basın' diyor. Kusura bakmayın biz sahtekar değiliz. Karşılıksız para basılmaz. Karşılıksız para basmak, modern hırsızlıktır. Yıllar yılı öyle yaptılar. Karşılıksız para bastılar, vatandaşımın cebindeki parayı adeta güneş karşısındaki kar gibi erittiler. Bu sahtekarlıktır, dürüstlük değildir. Eğer bir ülkede karşılıksız para basılıyorsa, hakkıyla, alın teri dökerek çalışanın cebindeki paranın alınmasıdır. Geldiğimizden beri bunu yaptık, yapmayacağız. Bunu böyle bilin.''