Erdoğan, MÜSİAD'da yaptığı konuşmada faizsiz bir dünya bulunmadığını, o görüşlere aldandıklarını itiraf ediyor.
Abone ol Faiz itirafıBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD'ın Genel Kurulu'nda, faizsiz yaşamın gerçek olmadığını söyledi. Erdoğan, "Yıllarca `biz geldiğimiz gün faizi kaldıracağız' diyen anlayışlar vardı. Buna aklımız yatıyor muydu? O zamanlar maalesef aldanarak, yatıyordu. Ama bu dünyanın gerçeği değil" diye konuştu.
Erdoğan, bugün hükümette görev yaptığı birçok arkadaşı gibi, "faiz haramdır" diyen bir siyasi ekolde yetişti. Şimdi iktidar olduktan sonra bu söylemin doğru olmadığını, faizsiz bir dünya bulunmadığını, o görüşlere aldandıklarını itiraf ediyor.
Aslında faizin gerçek olduğunu görmek için başbakan veya bakan oluncaya kadar beklemeye gerek yoktu. Bir ticaret erbabı olarak faiz gerçeğini görmemiş olmak Başbakan Erdoğan için de pek mümkün değil. Ancak bugün "aldanarak inanıyorduk" şeklinde ifade ettiği o söylem, birçok sembol gibi dini sembollerle siyaset yapmanın bir gereğiydi. Birçoğu profesör olan bu siyasi akımın önde gelenleri aslında o zaman da inanmadıkları bu söyleme halkı inandırmaya çalışıyorlardı. Başarılı olmadıkları da söylenemez.
Anlaşılıyorki Erdoğan, Başbakan olduktan sonra artık, "faiz haramdır, faizi kaldıracağız" diyerek kendini de başkalarını da inandıramayacağı gerçeğini anlamış görünüyor. Bütçesinin neredeyse yüzde 80'ini borç faizine ayırmak zorunda olan bir ülkenin Başbakanı faiz gerçeğini görmeyecek de kim görecek?
Erdoğan'ın gördüğü gerçek sadece faiz değil elbette...
Örneğin Avrupa Birliği. Yine yıllarca, "AB, Hıristiyan kulübüdür" diyen zihniyetle birlikte politika yapan Başbakan Erdoğan'ın, bugün AB'den tarih almak uğruna izlediği politika düşünülürse, iktidarın ne çok gerçeği öğrettiği kolayca anlaşılır. Erdoğan ve arkadaşları, AB, ABD karşıtlığından şimdi AB ve ABD'nin taleplerini eksiksiz yerine getirme noktasına geldiler.
Bugünkü koşullarda Erdoğan hükümetinin, AB'ye, ABD'ye, IMF'ye, faize, borca karşı durması mümkün değil. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi koşulları bunu dayatıyor. Ulusal gelirinden fazla borcu olan bir ülkenin siyasi kararlarında bağımsız davranabilmesi de kolay değil. Nitekim AKP'nin iktidarı aldığı günlerde karşılaştığı Irak ve Kıbrıs sorununda izlediği politika da bunun kanıtı. Parti tabanının karşı olmasına rağmen Irak'ta ve Kıbrıs'ta ABD politikalarının dışına çıkan bir çizgi izlenemedi. AB ve ABD desteği, ekonominin bağımlılığı, Ankara'ya yön verebiliyor. Bu da itiraf edilmesi gereken bir başka gerçek.
İktidara düzeni değiştirmek iddiasıyla gelen birçok parti gibi AKP de, bu sözü yaşama geçirmenin zorluğunu görüyor. Türkiye, Başbakan'ın da itiraf ettiği borç ve faiz yükünden kendi kaynaklarına dayalı biçimde kurtulamazsa, Türk halkı daha çok itiraf, daha çok gerçek görecektir.