BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00

Erdoğan'ın en güçlü siyasi rakibi kim?..

Bir siyasi partinin kendi içinde ve benzeri/destekçisi siyasi veya dini kitlelerle siyasi kavgasının ne kadar berbat olduğunu en iyi bilmesi gerekenlerden biridir Başbakan Erdoğan...

Siyaset hayatında yıldızının parladığı ilk günlerde siyasi rakipleri birbirleriyle kavgalıydılar…

Bir tarafta ikiye bölünmüş, parçalanmış merkez sağın temsilcileri ANAP ve DYP…

Diğer yanda merkez solun temsilcileri SHP - CHP ve DSP

 

ANAP, DYP ile CHP – SHP ve DSP de birbirleriyle kavga halindeydiler. MHP ise merkez parti olmak gibi bir düşünce içinde değildi...

Tipik bir ideoloji partisiydi…

        

*    *     *

 

Deyin ki merkez sağ ve sol partiler İslâm Peygamberinin başarılarının temelinde nelerin yattığını bilmiyorlardı…

Ama Erdoğan onlar gibi değildi.

Din eğitimi görmüştü…

Hz. Peygamber’in hayatını çok iyi biliyordu…

Haliyle Hz. Peygamber’in birçok başarısının temelinde de düşmanlarının bölünmüşlüğü, beceriksizliği ve iç kavgaları olduğunu bilmesi gerekir…

*    *     *

 

Ey güzel insanlar!.
Hz. Ayşe, Hz. Muhammed’in Mekke’ye göç edişinden sonra başarılı olmasını bakın nasıl anlatır:

 

“Yevm-u Buas (Evs ve Hazreç arasındaki savaş), Allah’ın elçisi Muhammed’e bir armağanıydı. Resulullah geldiğinde (Medine ahalisi)gruplara bölünmüş, ileri gelenleri öldürülmüş veya yaralanmışlardı. Allah, onların İslam’a girmesiyle Elçisi’ne lütufta bulunmuş oldu.”

 

*    *     *

 

Biliyorsunuzdur ama bir defa daha hatırlatayım…
Hz. Peygamber Medine’ye göç ettiğinde nüfus sayımı yaptırmıştı...
Şehrin nüfusu 10.000 kişiydi…
Ve…
Müslümanlığı kabul edenlerin sayısı sadece 1.500 idi…
Yani…
Toplam nüfusun % 15’i
Oysa 10.000 kişiden 4.500’ü Musevi, 4.000’i de müşrik Arap idi…
Yani…
Hz. Muhammed Medine Vesikası’nı yazıp da diğerlerine kabul ettirdiği o süreçte 10 bin kişiden sadece 1.500’ünü temsil ediyordu…
Ama kalan 8.500 kişiyi ikna etmeyi başarabilmişti…
Neden e nasıl mı?..
Birincisi güvenilir olduğu için…
İkincisi ise karşısındakilerin birbirleriyle ve kendi içlerinde de kavgalı oluşları yüzünden…

*    *     *

 

1994 genel yerel seçimlerini hatırlayın…

Erdoğan’ın İstanbul’daki rakiplerini, merkez sağ ile merkez solun durumlarını getirin gözlerinizin önüne…
Merkez sağda ANAP ile DYP…

Merkez solda da SHP – CHP ve DSP kanlı bıçaklı idiler...
Seçimlerde ANAP (İlhan Kesici)  % 24…

DYP (Bedrettin Dalan) % 12 oy almıştı…
SHP % 17 oy alırken DSP de % 14 oy oranını yakalamıştı...
Yani...
Merkez sağın toplam oyu % 36, merkez solun toplam oyu ise % 33'tü (seçimlere CHP de katılmış, % 2 oy almıştı)...

Peki…

Seçimlere Recep Tayyip Erdoğan ile katılan RP kaç oy almıştı?..

Gençlere ben hatırlatayım: Sadece % 25...
Evet: % 25…

Yani...
Rakiplerindeki bölünmüşlük ve iç kavga Erdoğan’ı % 25 gibi çok düşük bir oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yapmıştı…

 

*    *     *

 

Demek istemem o ki…

Erdoğan’ı başbakanlığa taşıyan temel etkenlerin başında merkez sağ ve merkez soldaki bölünmüşlük geliyordu.

El hak…

Erdoğan çok da başarılı bir belediye başkanlığı yaptı…

Bir de okuduğu şiir yüzünden hapse girip, başkanlık görevinden alınınca; halkın gözünde iyice büyüdü…

 

*    *     *

 

Geleyim bugüne…

Erdoğan siyasi başarısının temelinde yatan işte o gerçekleri ya unuttu…

Ya da unutmak istiyor…

Oysa asla unutmamalı…

Ak Parti – Cemaat Kavgasının başta Gülen olmak üzere bütün o harekete zarar verdiği doğru…

Ama…

Aynı kavganın Ak Parti’den ve Erdoğan’dan da çok şey alıp götürdüğü sakın ola görmezden gelinmesin.

Umarım…
Kendisine şans olan rakiplerin kaos ve iç kavgaları, Başbakan’ın karşısına bu defa yeni ve fakat bir başka siyasi partinin Tayyip Erdoğan’ını çıkarmaz…