Başbakan Tayyip Erdoğan, Fransa'da yayınlanan Le Parisien gazetesiyle bir söyleyiş yaptı. Erdoğan, "Jacques Chirac'tan ne bekleniyorsunuz?" sorusunu yanıtladı.
Abone olBaşbakan Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhubaşkanı Jacques Chirac'tan Türkiye konusunda bir deklarasyon beklediğini belirterek "Ben, dostum Cumhurbaşkanı Chirac'tan ortada dolaşan tüm söylentilere son verecek bir deklarasyon bekliyorum" dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Fransa'da yayınlanan Le Parisien gazetesiyle bir söyleyiş yaptı. Erdoğan, "Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'tan ne bekleniyorsunuz?" sorusunu yanıtlarken "Ben, dostum Cumhurbaşkanı Chirac'tan ortada dolaşan tüm söylentilerie son verecek bir deklarasyon bekliyorum. Eminim ki çok ince yeteneği sayesinde bunu başaracak: siyasetin duayenlerinden biri değil mi?" ifadesini kullandı. Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin 41 yıl sürdüğünün unutulmaması gerektiğini ve baştan beri tüm üyelik perspektifinin öngörüldüğünü belirten Erdoğan, 1996 yılında gümrük birliğinin gerçekleştiğini, Türkiye'nin adaylığının 1999'da Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin onaylandığını ve 2002'de teyit edildiğini anımsatarak "Her defa Cumhurbaşkanı Chirac yanımızda oldu" dedi. REFERANDUM BİRLİĞİN İLKELERİNE TERS DÜŞER Buna karşın Chirac'ın Türkiye'nin üyeliği konusunda bir referandum yapılacağını açıkladığını, şimdiye kadar böyle bir referandumun diğer adaylar için düzenlemediğini kaydeden Erdoğan, "Böyle birşeyi yarın Türkiye'ye empoze etmek, şimdiye kadar gerçekleştirilen süreçle çelişir. Aynı zamanda Birliğin ilkelerine de ters düşer. Üyelik için gerekli olan ekonomik ve siyasi kriterler açık bir biçimde belirlendi. Bizler bir tek şey istiyoruz, o da diğerlerden farklı bir muamele yapılmamasıdır" diye konuştu. Erdoğan, "Cumhurbaşkanı Chirac referandum fikrinden vazgeçmeli midir" sorusuna da Türkiye'nin katılımının siyasi tartışmaların konusu yapılmaması gerektiğini belirterek Avrupa Anayasası tartışmasıyla Türkiye'nin üyeliği tartışmasının karıştırılmaması gerektiğini söyledi. TÜRKİYE BAZI AB ÜYELERİNDEN DAHA İLERİ Türkiye'de demokratik reformların yavaş ilerlediği yolundaki iddialarına tepki gösteren Erdoğan, bu tür iddiaları ortaya atanların Türkiye'yi tanımadıklarını söyledi. Demokrasi ve insan hakları konusunda Türkiye'nin bazı AB ülkelerinden daha ileri olduğunu vurgulayan Erdoğan, Avrupa Komisyonu'nun raporunun Türkiye'nin tüm taahhütlerini yerine getirdiğini açık bir biçimde ifade ettiğine dikkat çekti. Erdoğan, asıl sorunun Türkiye'nin Müslüman bir ülke olmasından kaynaklandığını düşünenlerin bugünkü dünyanın gerçeklerini göremediğini belirterek, bir asır önce Türkiye'yi "Avrupa'nın hasta adamı" olarak nitelendirenlerin bugün Türkiye'yi dışarı atmaya çalıştıklarını ifade etti. Erdoğan "Avrupa, bir Hristiyan klübüne dönüştürülmek mi isteniyor? O zaman neden Türkiye'yi NATO bünyesine ve birçok Avrupa kuruluşuna kabul ettiler. Türkiye, bazen Avrupalı sayılıyor bazen sayılmıyor. Bu kabul edilemez" diye konuştu. BEN HRİSTİYANLARIN İBADETİNE KARIŞMIYORUM Eşi ve çocuklarının başörtüsü kullandığına, feministler için bunun laiklikle çeliştiğine dikkat çekilmesi üzerine Erdoğan, bu yaklaşımın "çirkin" olduğunu belirterek "Bir Müslüman olarak ben Hristiyanların ibadetine karışmıyorum. Neden benim eşimin giyim tarzına karışılsın ki? Laik olmak, tüm inançlara eşit mesafede olmak demektir. Laik devlet, inancı ne olursa olsun, tüm inananları korur. Medeniyet budur" Karşılığını verdi. Kendisinin bazan "ılımlı Müslüman" olarak tanımlandığının anımsatılması üzerine Erdoğan "Ilımlı veya ılımlı olmayan Müslüman yok. Bir Müslüman, bir Mülüman'dır. Bazıları cahil, bazıları değil. Bazıları İslam'ı bilerek yaşıyor. Bazılarının ise geleneksel kavramları var. Bizler ise İslam'ı bilerek yaşayanlardan olmak istiyoruz. Ben, tüm aşırılıklara karşıyım. Dinim tüm insanları sevmemi emrediyor" diye konuştu. Tayyip Erdoğan, "Kendinizi nasıl tanımlarsınız?" sorulması üzerine "Ben aynı zamanda inancı da olan bir politikacıyım" karşılığını verdi.