BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  MEDYA

Erdoğan'ın Çankaya şansı kaldı mı?

Erdoğan'ın hedefi Çankaya'mı? Peki seçilebilir mi? Murat Yetkin bu soruların cevabını aradı.

Abone ol

Radikal si yazarı , "Gezi, yolsuzluk tartışması ve Gülen'le kavga yıpratsa da Erdoğan hafife alınamaz." diye başladı.

HSYK yasasının Cumhurbaşkanı'nın önünde olması ve herkesin bir gözü ve kulağının Çankaya Köşkü'nde olmasının nedenlerini sıralayan Murat Yetkin, olayın siyasi boyutunun Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunun altını çizdi.

Türk siyasetinde her dönem bütün yolların Çankaya'ya çıktığını yazan Murat Yetkin Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığından vazgeçmeyeceğini söyledi ve olası Çankaya senaryolarını sıraladı...

İşte o yazı...

HERKESİN GÖZÜ KULAĞI CUMHURBAŞKANI'NDA

İster internet yasası ister HSYK içeride ve dışarıda herkesin gözünün kulağının neden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ne yapacağında olduğunu biliyorsunuz değil mi?

İsin bir demokratik hakların kısıtlanması, yargının biraz daha siyasetin kontrolüne girmesi, adaletten uzaklaşacağı kaygısı boyutu var.

12'İNCİ CUMHURBAŞKANI KİM OLACAK?

Bir de siyasi boyutu bulunuyor: Türkiye'nin 12'nci cumhurbaşkanı kim olacak?

Altı ay kadar kalan seçim için su anda iki görünür aday var: Ya Başbakan Tayyip Erdoğan Çankaya'ya çıkacak ya Cumhurbaşkanı Gül beş sene daha orada kalacak.

Aslında Türk siyasetinde bütün yollar her zaman Çankaya'ya çıkmıştır; cumhurbaşkanlığı seçimi hep tartışmalı olmuştur. Bu defa daha da farklı. Bu ağustosta, ilk defa Meclis değil, halk seçecek Türkiye Cumhurbaşkanını.

2011 SEÇİMLERİNDEN SONRA ERDOĞAN'IN HEDEFİ ÇANKAYA'YDI

Zaten o yüzden daha 12 Haziran 2011 seçiminde AK Parti'nın yüzde 50 oy aldığının ilanıyla birlikte Erdoğan'ın hedefinin artık yüzde 50 artı bir oy gereken Çankaya olduğu konuşulmaya başlamıştı.
Ama Erdoğan Çankaya'nın yetkilerini az buluyordu, hatta mesela ABD Başkam Barack Obama'nın yetkilerini de az buluyordu. Modern demokrasilerin temel: olan yargı, yasama, yürütme erklerinin ayrılığını, yürütmeye ayak bağ: görüyor, bunu açıkça söyluyordu. 'Partili cumhurbaşkanı' formülüyle Çankaya'ya çıktığı zaman AK Parti'y: başkasına, hatta yerine geçecek AK Partili başbakana -ki bu durumda Gül konuşuluyordu- dahi bırakmak istemediğini ifade ediyordu.

AK PARTİ'NİN İÇ İTTİFAKLARI SARSILIYORDU

Türkiye'yi tek kişi elinden yönetilecek bir parti devletine götürecek bu senaryo alkış da topluyordu. Ama bunları söylediği zaman ortada ne Müslüman Kardeşler ideolojisıyle birlikte gümbür gümbür çöken Arap Baharı vardı, ne Türkiye'deki siyasi rüzgârlar AK Parti'nin iç ittifaklarını sarsmaya başlamıştı ne de Türk ekononomısi ABD Merkez Bankası'ndan esen kur rüzgârlarıyla sarsılıyordu.

BEN GİDERSEM ESKİ GÜNLER GELİR

İşte Gezi protestoları tam bu sırada beklenmeyen bir misafir gibi Türk siyasetine girdi.
Erdoğan, Gezi protestolarındaki tutumuyla liberal ve demokrat desteğinin çoğunu kaybetti ama kendi tabanını Kenan Evren'vari bir "Ben gidersem eski günler gelir" söylemiyle kemikleştirmeyi bildi.

Ardından dershanelerin kapatılması tartışmasıyla Fethullah Gülen ile yaşanan ihtilaf su yüzüne çıkmıştı ama çoğu insan "Kardeşler bugün bozuşur, yarın barışır" gözüyle bakıyordu.

ERDOĞAN İLK KEZ TABANINI TEHDİT ALTINDA GÖRMEYE BAŞLADI

Asıl sorunun "Gülenin kaç oyu var" sorusu olmadığı 17 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmasıyla anlaşıldı.
Erdoğan'ın geçen pazar AK Partili kadınları 'Ev ziyaretine gelen ablalar' konusunda uyarmasından durumun ciddiyeti belli oluyor; Erdoğan ilk kez tabanını tehdit altında görmeye başladı. Haksız da değil; 30 Mart yerel seçimlerine bir bucuk ay kaldı.

EN ÖNEMLİSİ CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

AK Parti Genel Merkezi şimdiden "Yüzde 40'ın altına düşersek Cumhurbaşkanlığı senaryosu değişir" söylemini sızdırmaya başladı. Bunun asıl amacı yüzde 40 oyu (2009 yerel seçimiyle karşılaştırarak) büyük zafer olarak sunmak ve 2011'dcki yüzde 50 ile karşılaştırılmasının önüne geçmek.
Oysa Genel Merkez biliyor ki AK Parti 30 Mart'ta yüzde 40-45 bantında kalsa dah: Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı hedef; Gezi, yolsuzluk tartışması ve Gülen ile kavga gibi, hatta daha ağır bir yara almış olur.

Bu durumda ilk akla gelen Erdoğan'ın bütün üst perde söylemine karşın 'Üç dönem' kuralından dönüp başbakanlığı garantiye almaya çalışması Malum yüzde 40-45 ile Cumhurbaşkanı olunmaz ama tek başına hükümet yine olunur.

ERDOĞAN KOLAY PES EDER Mİ?

Ama Erdoğan bu kadar kolay pes eder mi? Mesela, siyasi kuliste konuşulduğu üzere BDP/HDP ile bir ittifak zorlayıp referanduma gitme şansını dener mi? Bu deneme AK Parti tabanını daha da böler mı?
Ya da Erdoğan, tıpkı Brüksel'de AB yönetimine "Siz bu İslamcıların nasıl sinsi örgütlendiğini bilmezsiniz" türünden izahatı gibi, şapkasından son anda kimsenin ummadığı bir tavşan çıkarma ustalığın: gösterir mi7 Ve böyle bir durumda Gül'ün şu anda yüksek görünen yeniden seçilme sans: da etkilenir mi? Özetle evet, Erdoğan'ın kâğıt üzerinde hâlâ Çankaya şansı var ama zorladıkça risk artıyor. Üstelik önüne gönderdiğ: her tartşmalı yasada Gül'ün seçilmesini de tehlikeye atabilecek sınıra yaklaşıyor.