AB'nin eski Türkiye Büyükelçisi Marc Pierini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Brüksel ziyaretini yorumladı. Pierini ziyaretin ilişkilerin yeniden inşası için 'küçük de olsa bir fırsat' yorumunda bulundu.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 25 Mayıs'ta NATO zirvesine katılmak üzere Brüksel'e gidiyor. Erdoğan'ın programında Avrupa Birliği'nin üst düzey isimleriyle görüşmeler de var.
AB'nin eski Türkiye Büyükelçisi Marc Pierini, Erdoğan'ın ziyareti öncesinde kaleme aldığı makalede ikili ilişkilerin düzeltilmesi için hâlâ bir şans bulunduğunu yazdı.
İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Europe'ta analist olarak çalışan Pierini, "Brüksel'deki görüşmeler AB ve Türkiye arasında uzlaşma için küçük de olsa bir fırsat olabilir" diyor.
Yazıda, Nisan sonundaki Malta zirvesinde AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından sorumlu Yüksek Temsilci Federica Mogherini'nin referendum sonuçlarına saygı gösterilmesi çağrısında bulunduğu hatırlatılıyor ve bunun demokrasi ve insan hakları savunucuları arasında "şok etkisi" yarattığı belirtiliyor:
"Ama AB bakanları net kırmızı çizgiler koydular: Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesinde yaşanan bozulma, ülkenin AB'ye üyelik müzakerelerinde ilerlemesi için alan bırakmıyor. AB'nin demokratik standartlarına uygun biçimde ilerleme sağlamak Ankara'ya bağlı."
Yazıda Türkiye'de hukukun üstünlüğü, referendum süreci ve anayasa değişikliğinin AB'deki tüm örgütlerden olumsuz yorumlar aldığı belirtilse de "Ancak bu eleştirilerin nereye varılacağına ilişkin tek kelime yok" deniyor.
25 Mayıs'taki NATO zirvesi için Brüksel'e gidecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en az iki önemli toplantı gerçekleştireceği belirtiliyor:
- Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşme
- Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ile toplantı
Pierini yazısında AB'nin tutumunun Türkiye'de rahatsızlık yarattığını aktarıyor ve Ankara'dan sık sık, "AB terörle mücadelede destek vermiyor, gerçekleşmeyecek vaatler için AB'nin kapısında daha fazla beklenmemeli" yükseldiğini ifade ediyor. Ankca Pierini, Brüksel nezdinde bu söylemlerin kabul görmediği de ifade ediliyor:
"Birincisi, Fethullah Gülen'in, gerçek ya da şüpheli, bütün destekçilerini 'terörist' olarak sınıflandırmak hiçbir zaman ikna edici gelmedi. İkincisi, 'AB sözünü tutmuyor' söylemi sadece Türkiye"nin AB yönetim standartlarına uyum sağlama konusundaki isteksizliğini gösteriyor."
Pierini yazısında, hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamaları 'diplomatik koreografiye' benzeterek 'sanal söylemlerin' kullanıldığını da ifade ediyor ve bu tutuma örnek olarak AB Bakanı Ömer Çelik'in "Referandum sonrası manzara Türkiye'nin demokratik gücünü gösteriyor" açıklamasını gösteriyor.
Pierini, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin gelişmesi bazı adımlara bağlanıyor:
AB'nin eski Ankara Büyükelçisi, öncelikle Türkiye'nin AB'nin temel ilklerine saygı göstererek, idam cezasını geri getirme planından vaz geçmesi ve liberal demokratik bir yapıya dönmesi gerektiği belirtiliyor.
"Ülkenin şimdiki durumu beklenen standartların yakınında bile değil ve uluslararası imajı iç karartıcı. AB kapıyı kapatmamak için dikkatle davrandı ve Ankara'nın uymayı taahhüt ettiği prensipleri hatırlattı. Bu prensiplerden uzak durmak ya da onlara yakınlaşmak şimdi Türkiye'ye bağlı."
Pierini, ilişkilerin normalleşme sürecine girebilmesi için ikinci olarak, Ankara'nın HDP milletvekillerini, gazetecileri ve aydınları serbest bırakıp Jean Monnet burs programı önündeki engellemeyi kaldırmak gibi "sembolik ama somut adımlar" atması gerektiğini de ifade ediyor.
Pierini kaleme aldığı makalede, "Bu adımlar, AB ile gerçek diyaloğa açık olmanın işaretleri olacaktır" yorumunu yapıyor.
Üçüncü olaraksa, Türkiye ve AB'nin beş ortak çıkar konusunu öncelikli hale getirmeleri gerektiğini ifade eden Pierini bu konuları şöyle sıralıyor:
- AB-Türkiye Gümrük Birliği'ni modernize etmek
- Sığınmacı ve göçmenlerle ilgili yapısal çalışmalar
- Türkiye'nin farklı sektörlerindeki modernizasyonu destekleyecek uygulamalar
- Erasmus eğitim programı gibi bireysel ve kültürel aktiviteleri desteklemek
- Terörle mücadele politikalarında işbirliği
Yazıda "Eğer Türkiye AB standartlarına uygun hukun üstünlüğü seviyesine geri dönmeye karar verirse, üyelik müzakereleri yeniden başlayabilir. Ancak bu, kısa zaman önce kabul edilen anayasal değişikliklere ve Türkiye'deki liderlerin siyasi söylemlerine ters düştüğü için çok uzakta görünüyor" deniyor.