Dershane borcu yüzünden intihar eden genci gündeme getiren Başbakan Erdoğan'a, o gencin annesi destek verdi.
Abone olMUĞLA'nın Fethiye İlçesi'nde dershane borcu yüzünden kendisi cezaevine düşen, 18 yaşındaki oğlu Soner Semih Sipahi de intihar eden 53 yaşındaki Emine Arslan, dershanelerin kapatılmasını istedi.
Dershanelerin kapatılması gündeme geldikten sonra oğlu için mevlit okutan Arslan, "Ben yandım kimse yanmasın" dedi.
Fethiye'nin Çatalarık Mahallesi'nde yaşayan Emine Arslan, Ağustos 2009'da kızı Arzu ile oğlu Soner Semih Sipahi'yi üniversiteye hazırlanmaları için dershaneye yazdırdı. Daha sonra dershane, borcu ödemediği gerekçesiyle senetlerde imzası bulunan Emine Arslan'ı mahkemeye verdi.
İKİ AY CEZAEVİNDE YATTI
Başbakan Erdoğan, dün akşam ATV'de dün akşam canlı yayında dershaneleri eleştirirken, yaptığı konuşmada dershane borcu yüzünden intihar eden öğrenciyle ilgili gazete haberlerini ekranda göstermişti. |
Faiziyle birlikte 5 bin TL'ye ulaşan borcu ödeyeceğine dair taahhüt imzalayan Arslan, borcunu ödeyemeyince Şubat 2010'da tutuklanarak Muğla Cezaevi'ne gönderildi. 2 ay cezaevinde yatan annesini kurtarmak için her yolu deneyen Soner Semih Sipahi, para bulamayınca bunalıma girdi. Sipahi, 2 Nisan 2010'da evlerinin bahçesindeki demir çardağa kendisini asarak intihar etti. Olayın duyulmasının ardından Fethiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü devreye girdi ve oğlu öldükten 3 gün sonra Emine Arslan, borcu silinerek cezaevinden çıkarıldı.
MEVLİT OKUTTU
Emine Arslan, oğlunu kaybettikten sonra eşi Mustafa Sipahi'den boşandı. 3 yıldır kızı Arzu ile birlikte oğlunu kaybettiği evde yaşayan Arslan, dershanelerin kapatılmasının gündeme gelmesiyle büyük sevinç yaşadı. Haberi alınca pazar günü oğlu Soner Semih Sipahi için evinin önünde mevlit okutan Arslan, mevlide katılanlara Sipahi'nin çok sevdiği yaprak dolması ikram etti.
'BENİ KANDIRDILAR'
Dershanelerin kapatılmasını dört gözle beklediğini belirten Emine Arslan, acısının 3 yıldır bir nebze olsun dinmediğini, dershanelerin eğitim kurumundan çok ticarethane olarak çalıştığını söyledi. Dershane avukatı tarafından kandırıldığını ve bu yüzden cezaevine girdiğini anlatan Arslan, "Oğlumu ve kızımı dershaneye gönderdim. 200 TL borcum kalmış. Bir avukat evimize geldi. 'Evlatların çok başarılı şu kağıdı imzala, onlara yardımcı olacağız' dedi. Meğer bana faiziyle birlikte 5 bin TL'ye ulaşan borcumu ödeyeceğime dair taahhütname imzalatmış" iddiasını dile getirdi.
'ANNEMİ DEĞİL BENİ GÖTÜRÜN'
Birkaç gün sonra kapısının polisler tarafından çalındığını belirten Arslan, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Polisler beni alıp karakola götürdü. Dershaneye borcum kaldığını karakolda öğrendim. Oğlum ve eşim para bulmak için akşama kadar uğraştı. Çalmadıkları kapı kalmadı ancak 5 bin TL bulamadılar. Oğlum cezaevine giderken çok ağladı, 'Annemi değil, beni götürün' diye yalvardı. 2 ay cezaevinde kaldım. 3'üncü aya girdiğim gün oğlumun intihar haberini televizyonda izledim. Benim gibi dershane borcu yüzünden cezaevinde yatan 13 anne vardı. Hepsi benim için gözyaşı döktü. Sonra öğrendim ki, oğlum beni kurtarmak için her şeyi yapmış. Evi satılığa çıkarmış ancak alıcı son anda caymış. Oğlum, dershane kurbanı oldu."
'ANNELER TUTUKLU'
Dershanelerin kapatılmasını isteyen Emine Arslan, kendisine birçok siyasinin sözler verdiğini söyledi. 'Söz verenler şimdi nerde?' diye soran Arslan, duygularını "Cezaevindeyken 1000 TL için tutuklu anne vardı. Dershaneler kapatılsın. Ben yandım, kimse yanmasın. Şimdi televizyonu açıyorum, herkes dershanelerin kapatılmasına karşı çıkıyor. 'Çocuklarımız sarhoş olacak, berduş olacak' diyorlar. Dershane mi tutuyormuş bu çocukları? Dershaneler kapanmasın sözünü duymak bile istemiyorum. Herkesten şikayetçiyim. Benim oğlum dershane yüzünden öldü. Gururluydu, annesini kurtaramayınca kendini astı" sözleriyle dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, ATV'nin canlı yayınında sadece borcu yüzünden intihar eden genci değil, dershanelerle ilgili hazırlattığı grafikleri rakamlar eşliğinde göstermişti.
Fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95'inin dersaneye gittiğini belirten Erdoğan, bu okulların en üst düzey kalitede olan liseler olduğunu söyledi. Anadolu lisesi öğrencilerinin yüzde 91'inin dershaneye gittiğine işaret eden Erdoğan, bu oranın mesleki ve teknik liselerde yüzde 18 olduğunu dile getirdi. Fen, anadolu ve sosyal bilimler liseleri öğrencilerinin üniversiteye girme şansının yüzde yüze yakın olduğunu bildiren Erdoğan, şöyle devam etmişti:
ALT YAPIYI DEVLETTEN ALIP SIRTINA TİŞÖRT GİYDİRİYORSUN
"Şimdi siz, oradaki öğrenciyi alıyorsunuz ona sadece olsa olsa test teknikleri noktasında bazı şeyler öğretiyorsunuz ama bu altyapıyı nereden almış bu çocuk? Altyapıyı devletin ortaokulunda almış, devletin ilkokulunda, lisesinde, fen lisesinde almış. Oradan geliyor, sen orada birkaç ay veriyorsun, ondan sonra bu çocuklar ülkede başarılı yerlere girdiği zaman hemen sırtına bir tane tişört giydiriyorsun, 'Bak biz, bunları bu hale getirdik.' Bu, acaba hangi bölgelerde diye baktığımız zaman, orada da çok manidar. İstanbul'da bölgelere göre lise öğrencileri arasında yüzde 9. Ankara'da yüzde 14,5, Antalya'ya yüzde 16,5. Geçiyorum doğu ve güneydoğuya, Van'da yüzde 5,5. Hakkari'de yüzde 6,5. Diyarbakır'da yüzde 6,5.
FAKİR ÇOCUKLAR NEDEN İSTİFADE EDEMİYOR?
Şimdi eğer biz, televizyon ekranlarında oradaki fakir fukara çocukları çıkartarak onların üzerinden prim yapma gayreti içerisine girmek suretiyle bunu yapıyorsak acaba bu fakir fukara çocuklar niçin bu kurslara gelemiyorlar, acaba neden bu kurslardan bu çocuklar istifade edemiyorlar? Gene istifade edenler, bakıyorsun büyükşehirlerdeki zengin ailelerin çocukları. Zaten fen lisesi, anadolu lisesi ve çok daha önemli kolejlerden mezun olanlar veyahut da kolejlerin son sınıflarında olanların dahi bu kurslara gittiğini görüyorsunuz. Burada böyle bir karışık durum var. Burada hakikaten izah edemedikleri bir durum var."