BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'ın ayakları öpülür

CHP Ağrı Milletvekili Naci Aslan, Başbakan Erdoğan'ın 'Genel Af' ilan etmesi halinde heykelinin dikilip, ayaklarınının öpüleceğini iddia etti.

Abone ol

CHP’nin güneydoğulu milletvekilleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aydınlarla yaptığı görüşme ve Diyarbakır’da dile getirdiği "Kürt sorunu"na ilişkin görüşlerini açıklarken, sorunu inkar etmenin çözümsüzlük getireceğini ifade ettiler. Ağrı Milletvekili Naci Aslan, Başbakan Erdoğan’ın "Genel af ilan ederek, dağdaki insanların sorgusuz sualsiz sivil toplum örgütlerine katılmasını sağlamasını" isteyerek, bunu yapması durumunda "Erdoğan’ın heykelini dikeceğini" ve "ayaklarının öpüleceğini" söyledi. Hakkari Milletvekili Esat Canan, Başbakan’ın Diyarbakır konuşmasını olumlu bulduğunu belirterek, "Her kim çözüm yönünde gayret sarfettiğinde destek vermeye hazırız" dedi. Van Milletvekili Mehmet Kartal ise "Kürt sorununun tarifi de yoktur. Tarifinin içini boş bırakıyorlar. İnkarcılık bizi etki-tepki durumuna getirdi" dedi. CHP’li milletvekilleri, ANKA’nın CHP’nin daha önce hazırladığı "Kürt Sorunu" raporu ve Başbakan Erdoğan’ın dile getirdiği "Kürt Sorunu" konusundaki sorularını yanıtladı. "GENEL AF ŞART" CHP Ağrı Milletvekili Naci Aslan, "CHP Kürt halkının demokratik taleplerinin geriye itilmesinden yana değil. CHP, Kürt halkının Türk halkıyla beraber, kardeşçe bu ülkenin asıl sahibi olan birinci sınıf vatandaş olarak devletin ve yasaların önünde muamele görmesinden yanadır" dedi. "Herkesin bu ülkenin birliği, tekliği ve üniter devlet yapısını bozmadan demokratikleşmesine, modernleşmesine gelişimine katkı" sağlamak istediğine vurgu yapan Aslan, "CHP kurum olarak kendisi de fedakarca gayret sarf ediyor fikir üretiyor, herkes şunu bilmelidir ki Kürtlerin gerçekten demokratik hak ve talepleri, Türkiye’nin bütünlüğü içinde karşılandığı takdirde ülkemiz daha güzel olacaktır. Kanın yerini barış alacaktır" diye konuştu. Aslan sözlerini şöyle sürdürdü: "KİRLİ SAVAŞ" "Bizim için ağlayan anneler, Ermeni, Kürt, Türk fark etmiyor, ağlayan annedir. Ölen insan da yine bizim canımız, beraber bu topraklarda, bu coğrafyada yadağımız insanımız. Sayın Başbakana şunu söylüyorum, yüreği varsa, gerçekten bu ülkenin birliğini, beraberliğini istiyorlarsa ve gerçekten bir oy avcılığı söz konusu değilse çıksın ortaya desin ki ’bu halkların barışması, annlerin çocuklarına kavuşması, o pis kirli namluların susması, göz yaşlarının dinmesi için genel af talep ediyorum’ diyebiliyor mu? Bana gerek ister anamuhalefet desin, ister herhangi bir muhalefet desin, ister iktidar olsun. Bu ülkede genel af ilan edilmedikçe bu barışın tesisi söz konusu değil. Yani yapmacık, palyatif tedbirlerle bu halkları barıştırma olanağı yoktur bana göre. Ben diyorum ki genel af ilan edilmeli, dağdaki insanlarda sorgusuz sualsiz gelip sivil toplum örgütlerine katılmalı ve bu ülkenin geleceği için herkesin el ele kol kola vermesi lazım. Elbette annelerimiz ağlamıştır, elbette yaralarımız vardır ama bunun üzerine, kanın üzerine kanla gitmenin bu ülkeye yarar getirmeyeceğine inanıyorum. Nitekim 16, 17, hatta 20’nci yılına girdi bu kirli savaş, 180 milyar dolar civarında bu ülkenin vergisi kendisine yol, su elektrik olarak dönmesi gerekirken dağlara bomba olarak düştü. Çeşitli gruplar burda rant elde edilmeye çalıştı, yer altı dünyası yaratıldı, mafya yaratıldı, insanı avlayan çeteler yaratıldı. Devletin örtülü ödeneğinden katillere paralar aktarıldı. Artık insanın içi kanıyor." "AYAKLARI ÖPÜLÜR" Aslan, Kürt sorununun çözümünün genel af olduğunu iddia ederek, "Başbakan yarın basına desin ki ’evet bu barışın bu kardeşliğin ve Kürt halkının, Türk halkının annelerinin ağlamaması için genel af kaçınılmazdır’ desin ben heykelini dikerim, eli ve ayağı öpülür" diye konuştu. CHP’Lİ CANAN: "BİZ GEÇMİŞTEN BERİ ’KÜRT SORUNU’ DEDİK" CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan, "Biz geçmişten beri yaşanan sorunun Kürt sorunu olduğunu isimlendirdik. Teşhis öyle kondu" diyerek, bunun için sorunun demokratik yönden çözülmesi için söz konusu raporu hazırladıklarını söyledi. Canan, 1989 yılında yazılan raporda da sorunun "Kürt sorunu" olduğunu ve sorunun demokratik yollarla çözülmesi için görüş belirtildiğini vurgulayarak, "Bu çerçevede baktığımız zaman son Diyarbakır gezisinde sorunun Kürt sorunu olarak değerlendirmesini ben şahsen doğru buluyorum. Güvenlik boyutu ile çözülmesi mümkün değildir. Geçen süre değerlendirildiğinde bu açıkça anlaşılıyor" dedi. Canan, aradan 15 yıl geçmesine rağmen konunun sadece güvenlik boyutuna indirgenmesinin sorunu çözümsüz bıraktığının da ortada olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Sorunun bir siyasal, sosyal ve ekonomik boyutu olduğu ortaya çıkıyor. CHP olarak herkesten önce en isabetli çözümü koyan partiyiz. O nedenle Başbakanın bu teşhisi yapmış olması da doğrudur diye düşünüyorum. Biz geçmişte söylediklerimizle, bugün söylediklerimiz arasında tutarlı olmak zorundayız. Varolan bir sorunu inkar etmek de çözümsüzlüğe götürür. Her kim çözüm yönünde gayret sarfettiğinde destek vermeye hazırız. En çok sıkıntıyı bölge halkı çekmektedir. Bu konu siyasetler üstü ele alınmalıdır. Bu konunun çözümünde iktidarı muhalefetiyle herkes bir araya gelip çözüm üretilmelidir." KARTAL: "İNKARCILIK BİZİ ETKİ-TEPKİ DURUMUNA GETİRDİ" CHP Van Milletvekili Mehmet Kartal, Türkiye’de birkaç askeri darbe olduğunu, Güneydoğu’nun 30 yıla yakın olağanüstü halle yönetildiğini anımsatarak, o dönemde uygulanan yanlış ve şiddet uygulamaları sonucu bir çok aranan insanın yurtdışına çıktığını belirtti. Kartal, PKK’nın bugün Türkiye’de güçlü olmadığını ancak Avrupa ülkelerinin desteği sonucu orada etkili olabildiklerini belirterek, "İnkarcılık politikası vardı, etki-tepki durumu oldu oysa bunu kabullenselerdi başka türlü olurdu. Nitekim artık demokratikleşme deniliyor. Kopenhag kriterleri ve uyum yasaları ile halloldu artık bölgeye yönelik ekonomik yatırımlara girmek lazım. Aç ve işsiz insanlar çok çabuk dolduruşa gelir. Milliyetçilik duyguları hassastır. Bunlar üzerinde politika yapılırsa zarar getirir" dedi. "NECİP USTA’NIN YEMEK TARİFLERİ DE KÜRTÇE VERİLSİN" Kendisinin de Kürt asıllı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu vurgulayan Kartal, şöyle devam etti: "Kürt sorununun tarifi de yoktur. Tarifinin içini boş bırakıyorlar. İnkarcılık bizi etki-tepki durumuna getirdi. Kaset yasaktı sonra serbest bırakıldı şimdi alan dinleyen yok. Televizyon yayın yapacaktı o da göz boyamaca oldu. Oysa haberleri de Kürtçe versinler. Necip Usta’nın yemek tarifleri de Kürtçe verilsin. Televizyonda sağlık sorunları ile ilgili bilgiler ve çocukların aşılarına da Kürtçe yer verilsin. Bunlara yasak getirilmesin. Kürtçe Kurslar açıldı hepsi öğrencisizlikten kapandı. Ülkedeki bu sorun iyi niyetli yaklaşımla çözülebilir. Sorun neyse adı konulsun."