FETÖ'ye finansal destek sağladıkları iddiasıyla tutuklanan işadamları ile ilgili iddianamede Erdoğan'ın FETÖ hastanesindeki ameliyatına Hakan Fidan'ın engel olduğu belirtilerek "FETÖ MİT Müsteşarlığına başka bir ismi istiyordu" denildi.
Abone olİZMİR'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansal destek sağladıkları iddiasıyla tutuklanan işadamları Emir Ağbaş ve Mehmet Çelikarslan ile tutuksuz olan şirket çalışanlarından Selami Başaran hakkında 5-10 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açıldı.
İddianamede o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyatına da yer verilerek, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan, hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve cemaatin/paralel yapının yapmak istediği tehlikeli sonuca engel olmuştur" ifadesi de yer aldı.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince, geçen 18 Şubat'ta düzenlenen operasyonda, ABD'den dönen işadamı Emir Ağbaş ve Mehmet Çelikaslan, İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda FETÖ/PDY'ye finansal destek sağladıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Polis, İzmir ve İstanbul'da Ağbaş'a ait 8 adreste arama yaptı. Ağbaş ve Çelikaslan tutuklanırken, şirket çalışanlarından Selami Başaran ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Soruşturmayı yürüten Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur, 56 sayfadan oluşan iddianamede, 2'si tutuklu 3 sanık hakkında 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' ve 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet' suçlamalarıyla 5 ila 10 yıl arasında hapis cezası istemiyle İzmir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı.
HABLEMİTOĞLU, MERİÇ VE ALTINDAL'IN ŞÜPHELİ ÖLÜMLERİ
Savcı Zafer Dur iddianamede, örgüt aleyhine Kitap yazan Necip Hablemitoğlu, Haydar Meriç ve Aytunç Altındal gibi gazeteci yazarların şüpheli ölümlerine de yer verdi. Henüz kitabı basım aşamasına gelmemiş Ahmet Şık ile bu konuda kitap yazan Hanefi Avcı ve Nedim Şener'in uzun süre tutuklu yargılanmalarının üzerinde dikkatle durulması gereken bir konu olduğunu belirtti.
İddianamede, FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet teşkilatı, yargı, mülkiye ve istihbarat birimlerinde etkin konuma gelip devleti "esir" alacak bir pozisyonda bulunmasının dış güçlerin desteği olmadan gerçekleşemeyeceği vurgulandı. Örgüt üyelerinin kod isimler kullandığı kaydedilen iddianamede, her meslek grubuna 'imam' tayin edilmesi, bu imamlar aracılığıyla üyeler arasında iletişim kurulması, üst düzey örgüt mensuplarının gerçekleştirdiği toplantılarda katılımcıların özel ve mesleki soru sormalarına sınırlama getirilmesi, hücre şeklinde örgütlenen yapıda bir hücrenin çökmesi halinde diğerlerine ulaşılamaması gibi tespitler sebebiyle FETÖ'nün 'dini duygularla kurulmuş bir yapı' söylemlerinin gerçeğe aykırı olduğu ifade edildi.
YILLAR ÖNCE DEVLETE SIZMIŞLAR
Savcı Dur, örgütün öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde ettiklerini belirtip, "Devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızmışlardır" dedi.
Örgütün 1970'li yıllardan itibaren devlet içerisine sızarak, özellikle mülkiye, adliye, emniyet, eğitim ve Ordu içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal kadrolaşmaya gittiği belirtilen iddianamede, suç örgütünün 'lider merkezli' bir yapıya sahip olduğu da vurgulandı.
ÖRGÜTÜN İSTİHBARAT AĞI VE ARŞİVİ
Savcının iddianamesinde örgütün yapılanması tüm detaylarıyla anlatılırken, istihbarat ağı ve arşivine de dikkat çekildi. Dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösteren ve binlerce mensubu olan örgüt içinde haberleşmeye de dikkat çekilen iddianamede, internet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan Skype, Tango, WhatsApp vb. programlar şifreli ve düşük maliyetli kullanıldığı vurgulandı. İddianamede , "Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD/Pensilvanya'ya gidilerek örgüt lideri Gülen ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır" ifadeleri yer aldı.
HAKAN FİDAN AMELİYATA MANİ OLMUŞ
Örgütün bazı üst düzey devlet görevlilerini sevmediğine de değinen ve bunların başında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın olduğunu söyleyen Savcı Zafer Dur'un hazırladığı iddianamede Erdoğan'ın ameliyatından da söz edildi. İddianamede şu ifadelere yer verildi:
"Bu göreve Hakan Fidan'ın yerine cemaatten olan ve emniyet kökenli R.'yi getirerek dış güçlerin ve paralel yapının hedefleri doğrultusunda hizmet ettirmek istenildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan, hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve cemaatin/paralel yapının yapmak istediği tehlikeli sonuca engel olmuştur. Bu sebeple başta İsrail ve Paralel Yapı/Cemaat tarafından Hakan Fidan sevilmeyen bir şahsiyet olmuştur."