BIST 9.660
DOLAR 34,61
EURO 36,26
ALTIN 2.923,59
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Erdoğan'ı yazan adam ilk kez konuştu

Erdoğan'ın 7 yıl boyunca metinlerini yazan Aydın Ünal, milletvekili adayı oldu. İşte Ünal'ın gözünden liderlerin performansları;

Abone ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 7 yıl boyunca en yakınındaki isim olan Aydın Ünal, liderlerin performanslarını değerlendirdi. Erdoğan'ın başbakan olarak hiçbir dönem gündemi değiştirme gibi bir gayreti olmadığını söyleyen Ünal, siyasette sözün etkisinin Erdoğan ile birlikte etkisini artırdığını anlattı.

24 TV’de Fadime Özkan’ın moderatörlüğünü yaptığı ‘Yüz Yüze’ programına eski Başdanışmanı Aydın Ünal konuk oldu. Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yedi yıl metin yazarlığını yaptı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yedi yıl metin yazarlığını yapan ardından da istifa ederek AK Parti'den milletvekili adayı olan Aydın Ünal, liderlerin performanslarını değerlendirdi. 24 TV'de Fadime Özkan'ın sorularını cevaplandıran Ünal, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk konuşmasının çok kötü olduğunu ve ondan sonra da hiç düzelmediğini, Bahçeli'nin konuşmasını ise tahammül edilmesi zor konuşmalar olduğunu iddia etti. Aydın Ünal şunları söyledi;
 
"ERDOĞAN’IN GÜNDEM DEĞİŞTİRME GİBİ BİR DERDİ HİÇ OLMADI"
 
"13 yıl hükümette çalıştım, 7 yıl da Sayın Cumhurbaşkanımızın (Başbakanımızın) metin yazarlığını yaptım. Gündem değiştirmeye yönelik çabasını görmedim. Çok samimi olarak görüyorum. Böyle bir ihtiyacı da hiçbir zaman olmadı. Çünkü, gündemi zaten oluşturan kendisi. Belki o kriz dönemlerinde farklı konu açtığı zaman bu gündem değiştirmeye yönelik bir çaba gibi olabilir ama buna zaten ihtiyacı yok. Herhangi bir konuyu açtığı zaman, herhangi bir konuyu tartışmaya başladığı zaman zaten Türkiye’nin gündemi oraya gidiyor, o konuşuluyor. Bunun için hiç siyaset mühendisliği veya gündem mühendisliği yapmadı. Çok doğal akışında yürüdü. Bizim içeriden gördüğümüz buydu.
 
"KILIÇDAROĞLU ÇOK KÖTÜYDÜ VE HİÇ DÜZELMEDİ"
 
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kongredeki ilk konuşması gerçekten de çok kötü bir konuşmaydı. Sonrasında da o konuşma hiç düzelmedi. Son bir sene içinde konuşmalarında bir değişiklik var. Benim tahminim yanındaki o sadece İslamcı danışmanlardan kaynaklanan bir değişiklik var. Ama konuşması hala çok ciddi sorun. Kendisine iyi metinler hazırlanmıyor, hazırlansa da metinle bir uyumu yok. İrticalen konuşmak için kendisini çok zorluyor. Ama o da çok etkili olmuyor.
 
BAHÇELİ’Yİ TABANI DİNLEMİYOR
 
Devlet Bahçeli’ye iyi metinler hazırlanıyor ama o metinler Sayın Bahçeli’nin önünde olan metinler. Metinler liderin önünde olmamalı, arkasından gitmeli. O üslup, o uyum metinlerle bir türlü tesis edilemiyor. Dolayısıyla konuşmaları çok yapmacık kalıyor.
 
Sayın Bahçeli’yi kendi tabanının dinlediğini zannetmiyorum. Haftada bir ya da iki konuşması oluyor, kendi tabanı dinliyor mudur bilmiyorum. Biz metin ekibi olarak bütün siyasilerin konulmalarını pür dikkat dinliyorduk. Ne diyor, nasıl bir yöntem izliyor, bunu çözmeye çalışıyorduk. Sayın Bahçeli’yi hiç dinlemiyorduk. Tahammül edilmesi çok zor konuşmalardı. Cümle de çıkmıyor. Cevap vermeniz gerektirecek bir şey de çıkmıyor. Plan, proje hiç yok. Siyasete ilişkin bir şey söylese de oradan yürüsek, öyle bir durum da yok. Özellikle son dönemde hakaret dozu çok fazla arttı. Ve gerçekten Sayın Bahçeli’nin konuşmaları dinleniyor olsa Türkiye’de çok ciddi sıkıntı oluşur. Dinlenmiyor olması Türkiye adına bir talih.
 
"CHP VE MHP OY YÜZDESİNİ KORUYOR"
 
Ünal, Erdoğan’a yönelik yapılan “kutuplaştırıyor” eleştirisinin çok haksız olduğunu ifade etti. CHP ve MHP’nin belirli oy yüzdesini sabit tutabilmesi için kutuplaştırmaya, korkutmaya yöneldiğini söyledi. Ünal, konuşmalarını şu şekilde sürdürdü:
 

“CHP ve MHP belli bir oy yüzdesine ulaştılar. Şuanda bütün amaçları o oy yüzdelerinde sabit kalabilmek. Üste çıkmak gibi bir gayret de yok. Onun altına da düşmek istemiyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar? Kutuplaşma ile yapıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızı “toplumu kutuplaştırıyor” diye çok suçluyorlar. Çok haksız bir eleştiri, çok asılsız bir eleştiri. Toplumu kutuplaştıran CHP ve MHP’dir. Çünkü kutuplaştırmadığı zaman bu mevcut oylarına ulaşmaya imkânları yok. Toplumu kutuplaştırmak veya korkutmak zorunda ki oy oranını sabit tutabilsin. Bunun ülkücü camiayı sokaktan alıkoymak gibi bir fonksiyonu olduğunu zannetmiyorum. Ülkücü camia gerçekten çok değişti. Özellikle MHP’nin yönetimi ile ülkücü ocağının arasında artık çok ciddi bir farklılık var. MHP’nin üst yönetimi farklı bir yere bakıyor, taban farklı bir yerde. Taban aynı tarafta ama üst tarafta CHP ile işbirliği var. Onu bırakıp paralel ile işbirliği yapabiliyor ve ya üçü bir arada ittifaklar kurabiliyorlar. Bakıyorsunuz Türk Solu ile HDP ile bir araya gelip Mecliste direniş de yapabiliyor. Yani bütün sınırlar, ilkeler flulaşmış durumda.”