BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Kendisine oy verenlerle kendisine oy vermeyenleri tehdit etmek kelimenin tam anlamıyla faciadır. San...
Abone olBDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Kendisine oy verenlerle kendisine oy vermeyenleri tehdit etmek kelimenin tam anlamıyla faciadır. Sana oy verenler, sana bağlı güvenlik güçleri mi? Sana oy verdiler diye senin polisin, zabıtan polisin mi oldular?” dedi.
Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan Demirtaş, Gezi Parkı protestolarına değindi. Eylemlerin başladığı ilk 2 gün BDP’li vekillerin de aralarında bulunduğu grubun 2.5 gün süren pasif direniş gerçekleştirdiğini ve bu süreçte hiçbir şiddet eylemi gerçekleştirilmediği söyleyen Demirtaş, olayların Başbakan Erdoğan’ın müdahale emrini vermesi ve “Kim ne derse edesin oraya yıkacağız, alışveriş merkezi yapacağız” sözlerinin ardından başladığını savundu. Demirtaş, “O saatten beri Türkiye o saatten beri isyan günlerini yaşıyor. Deniyor ki bu olayları iç mihraklar dış mihraklar yan provokatörler yaptı. Bütün bu kıvılcımı çakan bu ülkenin Başbakanıdır. 7 gündür Türkiye’de devam eden isyanın fitilini Başbakan ateşlemiştir. Başbakan ne pahasına olursa olsun alışveriş merkez merkezi yapacağız inadından sonda sanki Yavuz Sultan Selim’in askerleri gibi büyük hırsla Taksim Meydanı’nda işkenceye başladılar. İnsanları yaralayan ve kıvılcımı ateşleyen bu görüntüler olmuştur. Herkes insanlığına hakaret edildiğini hissetmiştir, yaşamımım her alanına müdahale ediliyor hissiyatına kapılmıştır. Önder ve direniş gösteren arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Aslında bir ağaçtan eser yaratmak sadece marangozcuların eseri değilmiş devrimciler de yapabiliyormuş. Teşekkür ediyorum hepsine” diye konuştu.
"EĞER TÜRKİYE’NİN YÜZDE 50’SİNİN DÜŞÜNCESİNİ..."
Vatandaşın öfkesinin anketle ölçülemeyeceğini belirten Demirtaş, şunları söyledi:
“Öfke işte böyle ortaya çıkar. Halkın mekanik, durağan yapı olarak düşündüğünüz gün gün, hafta hafta yaptığınız anketlerle halkı düşüneceğini düşündünüz zaman öfke işte böyle patlar, sokağa böyle taşar. Yapılan uygulamalarla toplumun bir kesiminden destek alırken sevgisini sempatisini alırken öbür kesimin öfkesini biriktirdiğini anlayabilseydi, yaptığı uygulamaların antidemokratik olduğunu anlayabilseydi bu eylememler olmayacaktı. Eğer Türkiye’nin yüzde 50’sinin düşüncesi, inancını dikkate almazsan Türkiye’nin yüzde 50’sini yönetirsiniz. Kaldı ki şu anda bunu da yüzde 50 olup olmadığı bu politikaların arkasından olup olmadığı da belli değil. Türkiye’nin yarısından fazlası bu politikaları eleştiriyor. Kibre bulaşmış başbakan bu öfke hükümet tarafından okunmamış anlaşılmamıştır. Halen yapılan eylemleri iç mihrak, dış mihrak, çapulcular olduğunu düşünüyorlarsa gerçekten bu ülkenin dokusundan hiçbir şey anlaşılmamıştır. Alevilerin vergisi ile Yavuz Sultan köprüsünü yapamazsınız. Kendi evinin bahçesinde yapabilirsin. Villanın havuzuna Yavuz Sultan Selim ismini kullanırsın ama Alevilerin parası ile Yavuz Sultan Selim köprüsün yapamazsın. Bunu yaptığın zaman toplum böyle dikilir karşına.”
Başbakan Erdoğan’ın yurtdışı ziyaretinden önce düzenlediği basın toplantısında ‘Yüzde 50’yi evde zor tutuyorum’ sözlerini eleştiren Demirtaş, “Gittin bari sussaydın. Ama havaalanında tahrik edici tutumunu sergiledi. Bununla halkı tehdit etmek, kendisine oy verenlerle kendisin oy vermeyenleri tehdit etmek kelimenin tam anlamıyla faciadır. Sana oy vereler sana bağlı güvenlik güçleri mi sana oy verdiler diye senin polisin zabıtan polisin mi oldular? Bu sözün de derhal düzeltilmesi lazım yanlış anlaşılmasa müsait bir sözdür. Bir Başbakanın asla ve asla ağzından çıkmaması gereken sözler çıkmıştır” dedi.
Konuşmasında göstericilere de seslenen Demirtaş, “Göstericiler örgütsüz, anlık bir öfkeden sokağa çıkmış, siyasi bir programdan yoksun olduğu için bu direniş amacından sapan noktalara ulaşmıştır. Bizim uyarıları dikkate almayarak bize ve partimize haksız eleştiri de bulunan arkadaşlarımız kafalarını kaldırıp İzmir’e, Ankara’ya, Adana’ya bakmalarını tavsiye ediyorum. Birileri bunu milliyetçi dalgaya dönüştürmeye, etnik mezhep kavgasına dönüştürmeye çalışıyor. Bu uyarıya yapmak bu direnişi mahkum etmek değildir. Bu uyarıyı yapmak, göstericiler üzerinde bu direnişin amacını aşacak şekilde ırkçı davranışı önlemek içindir. Bütün gösteriler barışçıl çerçevede mesajlarını derli toplu olması lazım. Öte türlüsü bütün bu taleplere beklentilere zarar verecektir, başkalarının ekmeğine de yağ sürecektir. Şu ana kadar hiçbir siyasi partinin bayrağı altında yürümedi bu direniş. Halk hareketi olarak geldi. Bizde buna saygı duyduk. Başbakan kibirle hakaret eden dilden vazgeçmelidir. Polisi meydanlardan geri çekilmeli, İstanbul Emniyet Müdürü ve Valisini sorumlu oldukları için görevden almalı, haklarında soruşturma açılmalı, gözaltına alınanlar serbest bırakılmalıdır” diye konuştu.
(İHA)