Devletin İmralı'yı muhatap alarak PKK'ya silah bıraktırma süreci, CHP ile AK Parti'yi bir kez daha karşı karşıya getirdi.
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Siyasi hesaplar bir kez daha ağır bastı. CHP, 2014 seçimleri öncesi iktidara koz vermek istemiyor, AK Parti de "kaçak güreşen" CHP'yi halka şikayet etmekten geri durmuyor. Hükümetin elinde sihirli değnek olmadığını gösterdiği gibi, CHP'nin de bu konuda somut bir önerisinin olmadığını işaret ediyor.
Kılıçdaroğlu'nun terör sorununa ilişkin yaptığı "Adalet Kalkınma Partisi'ne yeni bir kredi açıyoruz. Çözün sorunu" açıklaması konuşuluyor. Başbakan Erdoğan'ın "Sen krediye muhtaçsın. Hangi krediyi vereceksin?" cevabı tartışmaları alevlendirdi.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu samimiyetsizlikle, dürüst olmamakla suçluyor. CHP liderini sözlerini tutmamakla eleştiriyor. Geçtiğimiz yıl Haziran ayında terör sorunu için toplumsal mutabakat önerisi yapan CHP'nin, bu konuda AK Parti'nin kapısını çalmasını hatırlatıyor. Erdoğan, ana muhalefetin o görüşmeden sonra tek bir adım dahi atmadığı görüşünde.
CHP'DEN SES VAR İCRAAT YOK
Kılıçdaroğlu, o görüşmeden sonra BDP ve MHP'nin kapısını çalmadı, iknaya yönelik bir çabası da olmadı. Erdoğan'ın aylardır tekrarladığı "beraber çalışalım" önerisine de cevap verilmedi henüz. Gabon'a hareketinden önce havaalanında konuşan Erdoğan, son olarak "Kendisi de bu 3 arkadaşını görevlendiriyorsa, hemen çalışmaya başlasınlar, ne yapacaksak, ne yapabilirsek beraber yapalım" diyor.
ÖCALAN'IN PLANINI UYGULAMAKLA SUÇLANDI
Seçimlerden önce Kürt sorununda cesur sayılabilecek çıkışlarda bulunan Kılıçdaroğlu, somut adımlara sıra geldiğinde iktidarı cesaretlendirici adımlar atmamakla eleştiriliyor. "Ortak akıl" ve "akil adamlarla" sorunun çözülebileceğini savunan CHP lideri, bu sözlerin arkasını getirmedi. Hatta o dönemde Öcalan'ın projesini gündeme getirmekle suçlanıyordu. Hatta Kılıçdaroğlu, 1989 tarihli çok konuşulan Kürt raporuna kim zaman göndermelerde bulunuyordu.
"GİZLİ AJANDA" BİLMECESİ
Yine Kılıçdaroğlu önceki günkü açıklamasında, "Bunları yapmazsanız bu sorunu çözemezsiniz" diyerek 4 ilkeyi şöyle açıklıyor: "Bir, samimi ve dürüst olacaksınız. İki, gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Üç, millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Dört, anamuhalefet partisine veya millete bilgi vereceksiniz."
Herkesin ortak sorunu olan teröre ilişkin iktidar partisi yine yanlız yürüyecek gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği "gizli ajanda" endişesini ortadan kaldırma fırsatını sunduğunu söyleyen Erdoğan'a, CHP yönetimi neden sırtını dönüyor?
2014 SEÇİMLERİ ÖNCESİ İNCE HESAPLAR
İktidar partisinin giydiği "ateşten gömleğin" ucundan tutmak istemiyor görüntüsü hakim. İktidarın aceleci davranmasının altında 2014 seçimleri yatıyor. 2 kritik seçimin arka arkaya yaşanacağı dönemde, kuşkusuz riski en aza indirme çabası önem taşıyor. Her iki partinin bütün çabası da bu yönde zaten.
RİSKİ EN AZA İNDİRME ÇABASI
Bu seçimlerde olası başarıda artı puanların aslan payını, AK Parti'nin alacağı su götürmez bir gerçek. Böylesi bir ihtimal anketlerde yüzde 26'lara çakıldığı görülen Kılıçdaroğlu'nun liderliğini tartışmaya açabilir. "İktidar partisinin değirmenine su taşıyan CHP lideri" olarak anılmak, Kılıçdaroğlu'nun en son isteyeceği bir şey olacaktır.
KİM NE DEMEK İSTİYOR?
Tersinden bakıldığında da aynı durum söz konusu. Sürecin olumsuz sonuçlanması halinde CHP'nin bu fırtınadan en az hasarla çıkmasını en temel hedefler arasında. Yine Kılıçdaroğlu'nun son açıklamaları, önümüzdeki dönemde "ben uyarmıştım" sözünün ön alması anlamınına geliyor aynı zamanda.
Erdoğan cephesinden bakıldığında da benzer bir tablo mevcut. Kılıçdaroğlu'nu halka şikayet etmesi, en basit haliyle terör sorununa ilişkin "Ben elimi taşın altına soktum, ama CHP yönetimi kaçak güreşiyor" mesajını taşıyor.
Kılıçdaroğlu'nun bu çağrılara suskun kalması, kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama beklentisini arttırıyor.
AK Parti'nin yelken açtığı tehlikeli sularda Kılıçdaroğlu, kendine has gerekçelerle gemisini limanda bekletmeyi tercih ediyor.