Başbakan Erdoğan'ı bu dönemde en çok sinirlendiren 3 şey nedir? Murat Yetkin sıraladı.
Abone olBaşbakan Erdoğan'ı ne Gülen'in bedduaları ne gazetecilerin sorduğu sorular sinirlendiriyor. Radikal si yazarı Murat Yetkin'e göre Erdoğan'ı en çok kızdıran 3 konu var:
*MHP'nin yükselen anketleri,
*Kılıçdaroğlu'nun kasetleri yayınlaması
*Ve Cumhubaşkanı Gül'ün göreve çağrılması...
Bence Erdoğan’ı şu sıralar en çok kızdıran üç şey, sondan başlayarak şöyle sıralanabilir:
3- MHP’de yükseliş gösteren anketler:
Başbakan Erdoğan 30 Mart yerel seçimlerini, yalnızca belediye başkanlık seçimleri olarak görmediğini zaten söyledi. Klasik CHP tabanından Ak Parti’ye oy geçirgenliği pek yok; aday çekişmesi yüzünden bazı oylar belki DSP’ye park edilip Ak Parti’ye yarar ama oraya anlamlı bir gidiş olmaz.
Hükümetin PKK lideri Abdullah Öcalan ile diyaloğu nedeniyle Kürt seçmende bir ‘rönesans’ havası var. Bu da belki daha önce Ak Parti’ye gitmiş oyların BDP/HDP’ye gitmesine yol açabilir.
Geriye MHP kalıyor. Özellikle Karadeniz, İç Anadolu, İç Ege gibi bölgelerde Ak Parti ve MHP tabanı arasında geçirgenlik var. Yani birbirine kayma eğilimi; araştırmacı İbrahim Uslu buna ‘geçişgenlik’ diyor. Belki biz de öyle demeliyiz.
Milliyetçi ve muhafazakâr oylar halihazırda Ak Parti ve MHP açısından geçişgen görünüyor. Zamanında ekonomik istikrar, inanç özgürlüğü, ekonomik fayda gibi sebeplerle Ak Parti’ye kaymış MHP seçmeninin bir kısmı şimdi PKK ile diyalog, yolsuzluklar gibi nedenlerle yuvaya döner mi?
2- Kılıçdaroğlu’nun bantları Meclis’te ifşası:
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun son iki haftadır Meclis grup toplantılarında yolsuzluk iddialarına ilişkin telefon konuşma kayıtlarını, yaygınlaşan deyişle ‘tapeleri’ açıklaması Erdoğan’ı cidden sinirlendirmiş görünüyor.
Kılıçdaroğlu ‘tapeleri’ açıklamayı sürdürerek bir taşla birkaç kuş vuruyor.
Stratejik planda hükümetin yeni internet yasasının da imkânlarıyla yolsuzluk iddialarının elektronik izlerini ortadan kaldırmasının önüne, iddiaları Meclis zabıtlarına kaydettirerek geçiyor. Bu yolu MHP de izlemeye başladı.
1- Cumhurbaşkanı Gül’ün göreve çağrılması:
Yalnızca CHP, MHP, BDP gibi Meclis muhalefetinin değil, Barolar Birliği’nden Tabipler Odası’na, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’na dek toplumsal aktörlerin kriz durumlarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü devreye girmeye çağırmasının Erdoğan’ı cidden sinirlendirdiği söylenebilir.
Bunu Erdoğan’ın Fas’tan Haber Türk yöneticisi Fatih Saraç’ı arayarak kaldırılmasını istediği altyazının (Erdoğan bu görüşmeyi kabul etmiş bulunuyor) Bahçeli’nin Gezi protestolarının krize dönüşmemesi için Gül’ü göreve çağırmasına dair olmasından da anlayabiliriz.
Aslında anayasanın 8 ve 104’üncü maddeleri uyarınca Cumhurbaşkanı’nın ülkenin krize düşmemesi, devlet aygıtının iyi çalışması için devreye girmesi anayasaya uygun. Ancak Erdoğan bunu kendi otoritesine bir tür şirk koşulması olarak algılıyor.
Ne de olsa Cumhurbaşkanlığı seçimlerine artık 6 ay kadar bir süre kaldı ve gelişmeler Erdoğan’ın kendi istediği türden bir başkanlık sitemiyle ya da mevcut halde bile Çankaya’ya çıkma ihtimalinin artık güçlü olmadığını gösteriyor.
Bu, Gül’ün elinde değil; belki kendisi de bundan rahatsız oluyor ama bu çağrıların Erdoğan’ı en çok sinirlendiren şey olduğu söylenebilir.