Başbakan, açılan pankartların birini övdü diğerine ise sinirlendi. İşte Erdoğan'ın sinirlendiren o pankart;
Abone olBaşbakan Erdoğan Şanlıurfa'daydı. Vatandaşlar ona sevgilerini pankartla göstermeye çalışıyordu. Ama bir pankart Erdoğan'ı sinirlendirdi. Çünkü o pankartta "Padişahım çok yaşa" yazıyordu.
TÜRKÇE, KÜRTÇE VE ARAPÇA PANKART
Başbakan Erdoğan, yanında eşi Emine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve GAP'tan sorumlu Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ile birlikte, Şanlıurfa'da Topçu Meydanı'nda toplu açılış törenine katıldı. Türkçe, Arapça, ve Kürtçe yazılı pankartlarla karşılanan Başbakan Erdoğan'ın bulunduğu alana üzerinde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad imzası bulunan Türkçe ve Arapça yazılı pankart asılması dikkat çekti.
PADİŞAH PANKARTINI İNDİRDİ
Yaklaşık 15 bin kişinin bulunduğu miting alanında, zaman zaman birbirini itenlerin yarattığı izdihamda, kadınlar ve çocuklar ezilme tehlikesi geçirdi. Aşırı kalabalık nedeniyle çok sayıda kadın da baygınlık geçirirken, bu kişilere alanda bekletilen ambulanslarda müdahale edildi.
Kalabalıktakiler Erdoğan için sık sık ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ sloganı attı. Erdoğan'ın konuşması sırasında kalabalık arasında gençlerden oluşan grup ‘Padişahım çok yaşa’ yazılı pankartı kaldırdı ve aynı şekilde slogan atmaya başladı. Erdoğan bu grubu, “Biz ne padişahız, ne hükümdarız. Millet bizim efendimizdir. Olmaz öyle şey. İndirin onu” diyerek uyardı. Bunun üzerine grup pankartı indirdi.
MİLLET İÇİN YOLLARA DÜŞTÜK
Zılgıtlar eşliğinde kouşmasını sürdüren Erdoğan, milletin derdini kendi derdi olarak görüp, çözümü için yollara düştüklerini, Türkiye'nin 81 ilinin yanı sıra 7 yılda, 81 ülkeye, 233 ziyaret yaptığını belirterek, şöyle devam etti:
“Mevlana diyor ya ‘Bizim derdimiz var’ diye, biz de milletin derdiyle dertliyiz. Onun için yollara düştük. 81 ili, ilçeyi dolaştık, köylere ulaşmak istiyoruz. Türkiye'nin çıkarı neredeyse biz oradayız. Orada milletimizin, memleketimizin çıkarları için gayret sarf ediyoruz. Türkiye içinde 81 vilayeti gezerken aynı zamanda 7 yılda 81 ili tam 233 kez ziyarette bulundum. Yanımda bakanlarımla, milletvekillerimle, işadamlarıyla ülke ülke dolaştım. Türkiye'nin ihracatının, ticaretinin, yatırımlarının artmasının mücadelesini verdim. Derdi olmayan bizi anlamaz. Dertli olmayanlar, milletin derdiyle dertlenmeyenler, milletin içine girmeyen bizi anlayamaz. Bakın 100 kilometre uzakta Suriye var. Daha 10 yıl öncesine kadar Türkiye ile Suriye ilişkileri yok denecek kadar azdı. İki ülke basit meselelerden, iletişim bozukluğundan dolayı savaşın eşiğine gelmişti. Biz geldik ‘Böyle olmaz, yüzlerce yıl birlikte yaşadık kız aldık verdik, birbirimize akraba kardeş olduk’ dedik. ‘Nedir şu meseleler görelim’ dedik. İki ülke arasındaki meseleler incir kabuğunu bile doldurmuyor. Aştık sorunları, şimdi sınırda mayınları temizliyoruz, aramızda tren seferleri başladı, vizeleri kaldırdık. Yüzlerce yıl bir arada yaşamış iki ülke, iki toplum, iki halk artık kucaklaşıyor.”
ERDOĞAN'IN SEVDİĞİ PANKART
Başbakan Erdoğan bu sırada alanda asılı olan ‘Bu şehirde binlerce yıldır Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni kardeşçe yaşıyoruz. Biz birlikte Şanlıurfa'yız’ yazılı pankartı okuyarak, “İşte görüyorsunuz. Kolay mı, öyle ise bu fitne unsurlarını aramıza sokmayacağız, biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Anladınız mı?” diye sordu. Hep birlikte “Evet anladık” yanıtı veren kalabalığa Başbakan Erdoğan da “Sizin anlamanıza kurban” diyerek karşılık verdi.
ERDOĞAN'DAN AMERİKA'YA SOYKIRIM
UYARISI
AMERİKA'YA ŞAŞIYORUZ
Amerika Dış İlişkiler Komitesi'nde, görüşülen Ermeni Tasarısı sonucuna da değinen Başbakan Erdoğan, Amerika'nın tutumuna şaştığını ifade ederek, basit bir seçim hesabına Türkiye'yi feda edecek olanlara acıyıp güldüğünü anlatarak şunları söyledi:
“Amerika'da, Dış İlişkiler Komitesi toplanmış. Birileri elini kaldırıyor, birileri elini indiriyor. Bu toprakların tarihini yargılamak gibi son derece mesnetsiz, son derece temelsiz kararlar alıyorlar. 22 kişi ‘hayır’ diyor, 23 kişi ‘evet’ diyor. Güya tarihin akışı değişiyor. Tarih oradaki 45 kişinin veya 23 kişinin eline bırakılmayacak kadar ciddi bir ilim dalıdır. Tarihi gerçekleri arayanlar gelsinler Şanlıurfa'da o gerçekleri bulurlar. Bu Şanlıurfa'nın çektiği acıları, uğradığı mezalimi biz biliriz. Urfa boşu boşuna şanlı olmadı. Şanlıurfa'nın nasıl kükrediğini, şaha kalktığını, düşmana karşı nasıl kahramanlık sergilediğini ve topraklarını işgalden kurtardığını biz biliriz. Yine biz bu şehrin binlerce yıldır nasıl bir medeniyet şehri olduğunu, nasıl hoşgörü şehri olduğunu, karşılıklı saygı, sevgi şehri olduğunu biz biliriz.”
“Ermenistan'ın yerini haritada gösteremeyecek olanlar kalkıyorlar, Türkiye ile Ermenistan arasındaki meseleye müdahil oluyorlar. Hale bak hale” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye bu tür komedilere, ayak oyunlarına, bu tür ciddiyetsiz yaklaşımlara prim vermeyecek kadar büyük, yüce, asil bir ülkedir. Yani biz Amerika’ya şaşıyoruz. Basit bir seçim hesabına Türkiye’yi feda edebilecek anlayışa doğrusu ben acıyorum ve gülüyorum. Biz gerekenleri kendilerine söyledik, yanlış yaparsınız dedik. Türkiye Ermenistan ilişkilerini kalkıp basit bir seçim hesabına feda ederseniz yanlış yaparsınız dedik. Sonra bu işin geri dönüşü olmaz. Geçmişe takılıp kalanların uluslararası ilişkileri kin, nefret, intikam duygusu üzerine inşa edenler her zaman kaybetmeye mahkumdur. Biz geçmişten ders alacak ama geçmişe takılı kalmayacağız. Yüzümüz hep geleceğe dönük olacak.”
‘ERKEN SEÇİM YOK’
Halka hizmet anlayışıyla yola çıktıklarını ve millete hizmetkar olmak istediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, muhalefeti eleştirip, erken seçimin söz konusu olmadığını söyledi. Erdoğan, “Anayasa'da ne diyor? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde duvarda arkamızda bu yazıyor. Yegane karar merci millettir. En son kararı verecek, son sözü söyleyecek, yetki sahibi, mühür sahibi, karar sahibi millettir. Sizin oylarınızla seçtiğiniz, sizin belirlediğiniz, sizin sahibi olduğunuz meclis üzerinde bir güç, bir irade olabilir mi? Olamaz, olmaması lazım” diye konuştu.
“7.5 yıl boyunca sizin yetkinizi, iradenizi, tercihinizi, gasp etmeye çalışanlara karşı yıkılmadan, eğilmeden, bükülmeden, dimdik durduk” diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Mafyalarla, çetelerle, hukuk dışı örgütlenmelerle, senaryolarla üzerimize geldiler. Hukuku zorlayarak, yasaları, Anayasa'yı eğip bükerek, kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayarak üzerimize geldiler. Yılmadık, yıkılmadık, asla taviz vermedik. Milletten aldığımız yetkiyi, milletin emirleri doğrultusunda kullandık, öyle de kullanacağız. Çünkü her türlü hukuksuzluğun millet adına karşısındayız. Her türlü demokrasi müdahalesi karşısında cesur duruş sergiledik, ‘Herkes yerini bilecek’ dedik. Yıllarca defalarca tartışmaya açtıkları konuları bugün yeniden tartışmaya açıyor, ne diyorlar; ‘Harranlı çobanın, Siverekli köylünün oyu ile İstanbul'daki bir profesörün oyu bir olmaz’ diyorlar. ‘Yüzde yüz ittifak bile etse bunun bir manası yok’ diyorlar. Nasıl ‘Cumhurbaşkanı seçtirmeyiz’ dedilerse, ‘Anayasa'yı da değiştirtmeyiz’ diyorlar. Yasaları daha belli değil ne var ne yok içinde belli değil ama ‘Anayasa'ya götürürüz iptal ettiririz’ diyorlar. ‘Yıl sonuna kadar seçim olur, erken seçim olmalı’ diyorlar. Siz daha çok sayıklarsınız çok. Benim milletim bize ne yetki verdiyse kullanıyoruz, kullanacağız. Bu boyacı küpümü sok sok çıkar, var mı böyle bir şey. Bu demokrasi dersi, bunlar demokrasi dersinden sınıfta kaldılar.”
AÇILIMDA KARARLIYIZ
Şanlıurfa'da, değişik etnik kökene sahip yurttaşların binlerce yıldır bir arada yaşadıklarını ve hiçbir sorunlarının olmadığının altını çizen Başbakan Erdoğan, demokratik açılım konusunda da kararlı olduklarını vurgulayarak şöyle devam etti:
“72.5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu yolda çok kararlıyız ve devam ediyoruz. Urfa, birlikte yaşamanın, kardeşliğin, akrabalığın, diyalogun adeta abideleşmiş şehri olmuştur. Urfa ile milletçe gurur duyuyoruz, her türlü etnik grup, inanç, özgür biçimde birbirine saygı çerçevesinde bir ve bütün olarak varlığını sürdürüyor. Bu topraklar bizi birbirimize kardeş yaptı. Biz hepimiz Harran'ın bereketli topraklarının, Dicle’nin, Fırat’ın, Sakarya’nın, Çoruh’un, Kızılırmak’ın çocuklarıyız. Aramıza nifak sokmak isteyenler, fesat tohumları ekmek isteyenler, birbirimize düşürmek isteyenler, tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi bilmeyenler nasıl kardeş olduğumuzu bilmeyenlerdir. Bizim tarih boyunca hüznümüz, tasamız, derdimiz bir oldu, sevincimiz, coşkumuz, heyecanımız da bir oldu. Aynı gök kubbenin altında yaşamakla kalmadık, aynı bayramı kutladık, aynı halayı çekiyoruz, aynı gönül diliyle konuşuyoruz ve şu Urfa’daki peygamberlerin hepsine yürekten inanıyor, hepsine aynı derecede saygı duyuyoruz. Aramızda ayrı gayrı olmaz, asla ve asla husumet olmaz.”