BIST 9.673
DOLAR 35,17
EURO 36,60
ALTIN 2.962,18
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'dan zehir zemberek sözler

Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, gelecek yıla bıraktığı YÖK Yasa Tasarısı konusunda net konuştu: "Halkın isteği eninde sonunda gerçekleşecek."

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletin kendilerine verdiği temsili milletin verdiği hedefler istikametinde devam ettireceklerini belirtti. Erdoğan, Meclis'in Temmuz ayı ortalarına kadar yoğun bir şekilde çalışacağını belirterek, Avrupa Birliği yolunda çıkarılması gereken acil yasalar bulunduğunu ifade etti. Erdoğan'ın sözleri, YÖK Yasası konusunda izlenecek yola ilişkin ipuçları olarak değerlendirilirken, Yasa'nın yeni yasama dönemine bırakılacağı şeklinde yorumlandı. Başbakan Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından kısmen veto edilen YÖK Yasası ile ilgili tartışmalara değindi. Cumhurbaşkanı Sezer'in takdirini kullanarak yasayı veto ettiğini hatırlatan Erdoğan, Sezer'in gerekçede ortaya koyduğu yorumlar hakkında birşey söylemeyeceğini kaydetti. Devletin tepesinde satır aralarına sıkıştırılmış atışmaların doğru olmayacağını vurgulayan Erdoğan, YÖK Yasası'nı eleştiren çevreleri ağır sözlerle suçladı. Devletin kurumları arasında ihtilaf çıkararak halkın bir bölümünü zan ve töhmet altında bırakmakla bu ülkeye iyilik yapılamayacağını vurgulayan Erdoğan, millet iradesini temsil eden Meclis çoğunluğunu küçümsemekle Türkiye'de istikrara hizmet edilemeyeceğini ifade etti. Hukukun üstünlüğünün, kimseye hukukun üstüne çıkma hakkı vermediğini ve hiçbir makamın hukukun üstünde olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bu Meclis'i tahkir etmek, milleti tahkir etmektir. Hiçkimse kaba bir çoğunluk polemiği yaratarak siyasetin sınırlarını daraltmaya kalkmasın. Azınlığın çoğunluğa tahakkümü otoriter yapıyı davet eder" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Sezer'i de bu Meclis'in çoğunluk esasına göre seçtiğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, halka yaslanan demokrasi anlayışından geri adım atmadan yollarına devam edeceklerini belirtti. Partisi'nin ve Hükümet'in YÖK Yasası konusunda bundan sonraki tavrı konusunda da ipuçları veren Erdoğan, Temmuz ayı ortalarına kadar Meclis'in yoğun bir şekilde çalışacağını ve bu süre içinde AB üyeliği yolunda öncelikli çıkması gereken yasalar bulunduğunu belirtti. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, YÖK Yasası ile ilgili tartışmalara değinerek, ''Millet iradesini temsil eden Meclis çoğunluğunu küçümsemekle ülke yönetilmez. Parlamentolarda azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiğini hiç duydunuz mu?'' dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in takdirini kullandığını, yorumlarını da ekleyerek yasayı Meclis'e geri gönderdiğini belirten Erdoğan, ''Bu bir haktır, istediği gibi yorumlayabilir. Ben bunun üzerinde fazla konuşacak değilim'' diye konuştu. Erdoğan, partisinin TBM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bazı maddelerini yeniden görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderdiği YÖK Yasası'na değindi. Halkın arzusunun eninde sonunda gerçek olacağını, ülkeyi halkla birlikte güçlü ve müreffeh kılacaklarını belirten Erdoğan, devlet ile milleti her alanda buluşturmanın siyasetçilerin en önemli görevi olduğuna işaret etti. ''Devlet ile toplum arasında yaralı alan kalmamalıdır'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin tarihi ve stratejik önemine yaraşır bir itibar ve güç kazanmaya başladığını, dünyada kazanılan bu itibar ve içeride kazanılan istikrarın gözlerinde ışık olmayan, halkla aynı yöne bakmayan, halka benzemeyen, halkın sevgi ve üzüntüsünü paylaşamayan bazılarını üzebileceğini söyledi. Bu kesimlerin demokrasiyi adalet değil, ayrıcalık olarak gördüğünü savunan Erdoğan, bunu üzülerek ifade ettiğini vurguladı. Oxford Üniversitesi'nde ve dün 88 ülkeden İstanbul'a gelen bin 500 gazeteciye hitaben yaptığı konuşmada, demokrasi yolunda dev adımlar atan Türkiye'nin tezlerini anlatırken Ankara'dan duyduğu haberlerin kendisinin bu üzüntülerini beslediğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''YÖK ile ilgili olarak TBMM'nin gönderdiği yasa, Cumhurbaşkanlığından geri dönmüştür. Cumhurbaşkanı, takdirini kullanmıştır, yorumlarını buna ilave etmiştir ve yasayı Meclis'e iade etmiştir. Tabi, bu bir haktır. İstediği gibi de yorumlayabilir. Ben bunun üzerinde fazla konuşacak değilim. Bu yorumun üzerine kalkıp da (Niye şöyle dendi, niye böyle dendi, niye böyle bir yorum yapıldı) bunları da ifade edecek değilim. Çünkü, ülkenin yönetimlerinde, devletin tepesinde kalkıp bu tür kişiselleştirilmiş veya satır aralarına sıkıştırılmış bazı atışmaların doğru olmadığına inanıyorum. Bunu, ülkemin geleceği açısından da böyle düşünüyorum. Ancak, şunu sormadan da geçemiyorum; Peki şimdi ne olacak? 20 yıllık YÖK sorunu çözüldü mü? Çocuklarımızın önündeki haksız rekabet açıldı mı? Yoksul Anadolu çocuklarının önü açıldı mı? Türkiye'nin mesleki eğitim sorunu, eğitim sorunu mu çözülmüş oldu? Devletin kurumları arasında ihtilaf çıkararak, halkın demokratik insani karakterini dondurarak kehanetlerle halkımızın bir bölümünü, zan ve töhmet altında bırakarak bizler bu ülkeye iyilik yapamayız.'' ''SEÇİMLER NİYE YAPILIYOR?'' Erdoğan, millet iradesini temsil eden Meclis çoğunluğunu küçümsemekle ülkeye istikrara hizmet edilmeyeceğini ifade ederek, ''Milletim adına bir gerçeğin altını çiziyorum; seçimler niye yapılıyor?'' diye sordu. Seçimlerin, millet iradesinin TBMM'ye yansıması ve bu Parlamento'da çoğunluk esasına göre karar alınsın diye yapıldığını kaydeden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Acaba parlamentolarda azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiğini hiç duydunuz mu? Parlamento içinde az oyla çok oyun alt edildiğini duydunuz mu? Böyle bir şey var mı? Bizler, uluslararası arenalarda ne kadar coşkuyla ülkenin başını göğe erdirmek istiyorsak, maalesef birileri de bu başarıdan rahatsızlık duyuyor. Bu başarının bizim kar hanemize yazılacağını kalıcı olduğunu düşündüklerinden midir, istikrarsız siyaset günlerinden kalan alışkınlıklardan mıdır, bunları bilemiyorum. Ama milletin sevinci kursağında kalsın diye, sanki bir çevrede özel bir gayret sarf ediliyor. Onların kimlikleri ve sıfatları üzerinde durmuyorum. Benim üzerimde durduğum; ileri sürülen tezler, konulardır. Bu yazılı ve görsel medyada da vardır, siyasilerin arasında da vardır, belli sivil toplum örgütlerinin başında olanlarda da vardır. Tüm bunlarda ortaya maalesef ön kabullerin, önyargıların çıkmasıyla ne kadar yanlış olduğunu görüyoruz.'' ''ZAMAN KAYBETTİRİLİYOR'' Konuşmasına, ''Türkiye'nin büyük yürüyüşüne zaman kaybettiriliyor'' diyerek devam eden Erdoğan, ''Biz, kaybettiğimiz şu sinerjiyi dışarı verebilsek, kaybettiğimiz mesafenin çok daha ilerisinde olurduk. Bir bardak suda fırtına koparmak isteyenler, bekledikleri fırtına kopmayınca vehimler, korkular, öcüler, heyulalar üretmeye çalışıyorlar. Oysa hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü, hiç kimseye hukukun üstüne çıkma hakkını vermiyor. Bu böyle bilinsin. Hukuk devletinde hiçbir makam ve mevki hukukun üstünde değildir'' görüşünü kaydetti. Erdoğan, ''Avrupa kıtası, zamanın bizi getirdiği bu kritik kavşakta verebileceği en doğru cevabın ne olduğunu hassasiyetle düşünmelidir'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, devlet-millet bütünleşmesinden parlayan iradeyle bugün dünyanın 22. büyük ekonomisi haline geldiğini belirtti. Ülkeyi bu kadar kısa bir zaman içinde karanlıklardan aydınlıklara çıkaran gücü ve potansiyeli herkesin iyi düşünmesi gereğine işaret eden Erdoğan, ''Milletimizin bu büyük dinamizmini dikkate almayanlar, Türkiye'nin yakın bir gelecekte ulaştığı büyüklüğü gördüklerinde bu yaptıklarından çok pişman olabilirler'' dedi. Türkiye'nin, AB ülkeleri ile ekonomik ilişkileri sürdürecek ve dünyanın her köşesiyle ekonomik ilişkilerini geliştirme imkanına sahip bir ülke olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu: ''AB'nin ekonomimize katacağı ilave değerleri elbette istiyoruz; ama bizi üyelik fikrine sevkeden asıl dinamik bu değildir. Bizim AB üyesi olmaktan asıl muradımız; gelişme yolunda Avrupa kıtasının birikimlerinden azami ölçüde faydalanmak ve kendi rengimizle Avrupa renklerini zenginleştirmektir. Böylesi beraberliklerin, dünyanın bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey olan barış ve demokrasi kültürünün yaygınlaşmasında çok önemli işlevler üstlenebileceğine inanıyoruz. Avrupa kıtası; zamanın bizi getirdiği bu kritik kavşakta verebileceği en doğru cevabın ne olduğunu hassasiyetle düşünmelidir. Türkiye, özünde temsil ettiği insani değerler ve uygarlık yolundaki parlak hamleleriyle dünyanın yakın geleceğine damgasını vuracak bir konuma mutlaka ulaşacaktır. Bugün bu milletin aydınlık ideallerine inanmayanlar da o günler geldiğinde kuruntularında ne kadar haksız olduklarını görecek ve üzülecekler.'' Erdoğan, içeride ve dışarıda ülkeyi yükseklere taşımak için çetin ve bir o kadar onurlu bir mücadeleyi bakan, milletvekili, teknokrat ve bürokratlarla birlikte yürüttüklerini, işadamlarının buna katkıda bulunduğunu ifade etti. Erdoğan, konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: ''Şunu iftiharla söyleyeyim ki attığımız her adımda milletimiz ile birlikte, eleleyiz. Bu kutlu birliktelik, inşallah Türkiye'nin ertelenen rüyalarını gerçekleştirecektir. Bu yolculuğumuz da bu kutlu rüyayı gerçekleştirinceye kadar devam edecektir. Türkiye'nin ertelenen rüyası, tam ve sağlıklı bir demokrasidir. Bunu başarmaya mecburuz. Hukuktur, adalettir, eğitimden iş alanlarına, ekonomiden uluslararası ilişkilere kadar halkın rüyası, haksız rekabetin önlenmesi, her alanda herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanmasıdır. Halkın bu arzusu eninde sonunda gerçek olacaktır.''