Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Abone olİNTERNET HABER - Konuşmasının büyük bir bölümünü AK Parti iktidarının yaptığı reformlara ayıran Erdoğan, Avrupa'yı Türkiye'yi dünya kamuoyunda yanlış tanıtmakla suçladı.
"Özellikle de AB'nin veyahut bazı güç odaklarının hükümetimize karşı karalama kampanyası oldu" diyen Erdoğan, Avrupa'ya bir de çevre dersi verdi.
"Ben yeşile hayramın, hastayım. Ağaç dikme konusunda Avrupa'yla yarışırız. Biz vagon değil, lokomotifiz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumunda konuştu. 11 yıl boyunca yaptıkları reformlardan bahseden Erdoğan, Gezi Parkı olaylarında "çevre düşmanı" gibi gösterilmesinin partisine büyük haksızlık olduğunu idafe etti. "Ben yeşile hayranım, hastayım" diyen Erdoğan, iktidarda oldukları dönem boyunca milyonlarca ağaç diktiklerini söyledi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
'ÇOK CİDDİ REFORMLAR YAPTIK'
"DGM'leri biz kaldırdık. Ülkemizin belli bölgelerinde devam eden OHAL'e biz son verdik. Vatandaşlıktan çıkarılanları biz kabul ettik. Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi talebini biz yerine getirdik. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını biz getirdik.
11 yılda çok ciddi reformlar yaptık. Bize neler demedileri ki? Engeller önümüze çıkarıldı, reformlar engellenmeye çalışıldı. Biz bu reformlarla Türkiye'yi güçlendirdik. Engelli vatandaşlarımıza T.C tarihinde görülmemiş imkanları her alanda biz getirdik. Türkiye'de medya dahi bu reformlara karşı çıkarken hükümetimiz kararlılıkla bu reformları gerçekleştirdi.
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNÜ AÇTIK, BİZE KÜFREDEBİLİYORLAR'
Bundan 11 yıl önce bir siyasi partinin her konuda konuşma özgürlüğü yoktu. Belli konular mayınlı araziydi. Şahsım... Ben Ziya Gökalp'e ait bir şiiri okuduğum için mahkum oldum. bundan dolayı hapiste yattım. Bize saldıranlar bunu görmüyor ve sadece bununla kalınmadı. Biz bunların önlerini açtık. Bize hakaret etme özgürlüğüne sahip olanlar, bizi 'bizim düşünce özgürlüğümüz yok' diye eleştiriyor. Küfre varıncaya kadar..
"AB HÜKÜMETİ KARALAMA KAMPANYASI BAŞLATTI'
Bundan 11 yıl gazetelerde her haberi yazmak mümkün değildi. Belli çevrelerden korkuluyor, özgürlükler kullanılamıyordu. Hükümetimiz yazarlar üzerindeN ifade özgürlüğü korkusunu ortadan kaldırmıştır. Şiddete başvurmadığı sürece vatandaşların haklarını kullanmaları bu ülkede mümkündür. AB'ye üye olmak için aday durumundaki Türkiye (Tabi 50 yıl oldu) 11 yılda çok önemli reformlar yaptık, AB standartları yakaladık, hatta bazı noktalarda bu standartları aştık.
Özellikle de AB'nin hükümetimize karşı karalama kampanyası oldu. Bunun AB tarafından yürütülüyor olması, Avrupa'nın Türkiye hakkında son derece yanlış bilgilendirilmesi için özel bir çaba harcıyorlar. Tutuklu gazeteciler konusunda Sayın Adalet Bakanım defalarca yaptığı halde Avrupa dünyayı yanlış bir şekilde bilgilendirilmektedir.
"'HER ŞEYİ ÇÖZDÜK' DEMİYORUZ"
Tabii ki 'her şeyi çözdük' gibi bir iddiada bulunmuyoruz. Bizim polisimiz dayak yemiştir, bir çok yerde son ana kadar tahammül etmişti. Biber gazı sıkma AB mevzuatında zaten var. Açısını derecesini isabetli kullanmamış olabilir ki onlar hakkında da gereği yapılıyor. Su kullanılabilir. Gerçek mermi kullanılamaz, ama gerçek mermi gsteri yapan tarafnından kullanılıyorsa ne olacak? Gerçek mermiyle yaralanan hatta ölen polislerimiz de olmuştur.
"VAGON DEĞİL, LOKOMOTİFİZ"
Çok masum gerekçeler ileri sürüldü. Yok ağaçlar kesildi, bundan dolayı gösteriler dendi. AB üyesi ülkelere göre ağaç dikme konusunda vagon değiliz, lokomotifiz. Biz milyonlarca ağaç diktik. Avrupa'ya Fransız değiliz. Orada da ağaçlar sökülür, başka yerlere dikilir, nakledilir yani. Ağaz sökülmez diye bir anlayış artık yok. Yeşile hayranım, hastayım. Bize çevre düşmanı demek çok büyük haksızlık olur.
Atacağımız adımlarda gösteri ve yürüyüşlerde hukuk içinde haklarını kullananları koruruz. Bütün engellere rağmen 11 yıl içinde gerçekleştirdiğimiz reformlar demokrasi konusunda samimiyetimizi ortaya koyuyor. Türkiye'yi dünyaya ifade özgürlüğü olmayan bir ülke olarak lanse edenlerle çözüm sürecine karşı çıkanlarla aynı kişilerdik.
"SEÇKİNLERİN ÇOĞUNLUĞA TAHAKKÜMÜ"
Suriye'de 100 binler öldürüldü. Batı nerede? Batı Suriye'ye karşı ne yaptı? Sadece konuşuyor. AB ne yapıyor? Mısır'daki darbeye darbe diyememiştir. Demek ki aklına geldiği zaman böyle darebeler yapılabilir, mümkündür. Çoğunluğun azınlığa tahakkümü ne demek? Çoğunluk eğer halkından ülkeyi yönetme yetkisini almışsa ülkeyi yönetir. Zulmediyorsa, yargı niye vardır? Bunları yargılamak için vardır? Seçkinlerin çoğunluğa tahakkümünü neyle izahat edeceksiniz?
Danıştay gibi öneli bir kurumumuz bir karar alıyor. Başı örtülü alanlarla ilgili bir olumlu karar... Birisi de çıkıyor diyor ki 'biz bunu kabul edemiyoruz, kınıyoruz.' Bir taraftan inançalra saygıdan bahsedeceksin bir taraftan böyle diyeceksin, bir de yargı kararını üzüntüyle karşılıyoruz diyorsun. Yıllarca bu ülkede azınlık konumunda olanlar bunlara hep sabrettiler zaten. Molotof kokteylini alıp sokağa döüklmediler. Bizi başı örrtülü ve başı açık vatandaşlarımıza eşit davrandık, iki tarafı da koruma altına aldık."