Başbakan Erdoğan referandum ve seçim tartışmalarına tepki gösterdi. Medya patronlarının şikayetini gündeme getirdi.
Abone olİNTERNETHABER- Başbakan Erdoğan'ın gündeminde Anayasa değişikliği paketi vardı. Erdoğan, referandumdan hayır çıkması durumunda erken seçimin olmayacağını vurguladı.
CHP'ye de yüklenen Erdoğan ana muhalefetin çok partili sistemde tek başına iktidar olamadığını hatırlatarak "Sadece bir kere o da cebren ve hileyle olabildiniz" diye konuştu.
Medyanın olayları abarttığı ve ortamı gerilime sürüklediğine dikkat çeken Erdoğan, kendilerine yazarlarını şikalet ettiğini belirterek "Hiç bir basın patronu "başbakan bana şu yazarını at dedi" diyemez" dedi.
Balyoz planına da üstü kapalı değinen Erdoğan, "Yaşanan normalleşmedir. Kirli oyunların deşifre edilmesi ve bunlardan hukuk önünde hesap sorulmasıdır. " diye konuştu. Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.
REFERANDUMDAN HAYIR ÇIKARSA
Seçime 1.5 yıl var. Bunun neresi yakın. Zaman takvimini tersine yaklaştırmaya çalışıyorlar ya da başka bir şey bekliyorlar. Boşuna beklemeyin. Anayasanın bize vermiş olduğu yetki neyse biz bunu sonuna kullanırız. Dedikodular oluşturuluyor. Referanduma gidilerse sunulan metin kabul edilmezse hükümet hemen seçime gitmeli. Senin referandum kültürün oluşmamışsa ben ne yapayım. Dünyaın her yerinde referandum yapıldığı zaman halk kabul etmiyorsa hükümet erken seçime mi gidiyor?
CHP CEBREN VE HİLE İLE İKTİDAR OLDU
Ey ana muhalefet çok partili sistemde bir kere tek başına iktidar olabildiniz mi? Sadece bir kere o da cebren ve hileyle olabildiniz. Kapatma noktasında kampanya yürütür mü bunlar yürütür. Kediye ciğer emanet edilmez. İşte bu millet size iktidar emanet etmiyor. Bu kafayla olduğunuz sürece bu millet size iktidarı emanet etmez. Biz milletimizden başkasına hesap vermeyiz.
YARGI REFORMU
Hukuk yerini buluyorsa yargı kararlarını veriyorsa milletin de bunu onaması lazım. Yasalar yasamanın yürütmenin yargının konumunu belirlemiştir. Eğer alanlara tecavüz varsa milletimiz er veya geç sorar. Yaşananlar siyasi intikam değil, siyasetten intikam almak isteyenlerin hesap vermesidir. Madem Türkiye AB üyesi olacak. O halde şeffaflaşmaktan illegalliğin son bulmasından başka yol yok. Ortada asla gerilim söz konusu değildir. Türkiye sadece normalleşiyor. Dere kendi yatağında akıyor.
O HALDE BİZ DE ASILLARA GİDİYORUZ
Bu nasıl demokrasi ya..Ortada bir şey yokken ne bu kin ne bu tavır.. Anayasa değişikliği konusunda ortada bir şey yokken muhalefet "görüşmeyiz" dedi. O halde biz de asıllara gidiyoruz siz vekilsiniz. Sizinle bir şey olmaz millete gidiyoruz. Şahsi çıkarları için vesayete umut bağladığı için sürece karşı dikilenleri tarih affetmeyecektir.
KAPISINI PEŞİNEN KAPATANLARIN KAPISINI ÇALMAYACAĞIZ
Mart sonuna kadar reform paketini Parlamentoya getireceğiz. AB müktesebatı ile uyumlu bir paket olacak. Peşinen kapısını kapatanların kapısını çalmaya gerek yok. Bu işin de bir onuru var izzeti var. Biz kapısı açık olanların kapısını çalarız. Eli yumruk olanlar ile değil açık olanlarla tokalaşırız. Destek alamadığımız yerde millete gideriz.
KASITLI KARAMSARLIK POMPALANIYOR
Kasıtlı bir karamsarlık pompalanıyor. İşte benim eleştirim bu tavıradır. Ben bir izleyici olarak beğenmiyorsam okumam, izlemem olur biter. Gazete adı vermiyorum, televizyon adı vermiyorum. Beğenmiyorsak gösterebileceğimiz en medeni tepki o yayınları boykot etmektir. Bunu da gösterdik. Türkiye'nin menfaatini düşünmek her bireyin sorumluğundadır. Hiç kimse sorumsuzca hareket etmek lüksüne sahip olamaz.İşte benim itirazım bunadır. Kimse sorumsuzca hareket edemez.
YAZARLARI BANA ŞİKAYET EDİYORLAR
Medya patronlarına yönelik sözlerim farklı değerlendirildi. Demek ki meramımızı anlatamamışız. Benim söylediğim şu: Medya patronlarına işten şunu at, bunu tutu demedim. Yalan yanlış haberler yapılırsa o yayınları boykot etmemiz olabilir dedim. Söylediğim bu. Patronlar bizi ziyaret ederlerdi. Biz gerilim istemiyoruz,i kavga istemiyoruz. İstikrar sayesinde işlerimiz iyiye gidiyor. Tansiyonu düşürmek istiyoruz diye gerilimden gürültüden şikayet ediyorlar. Bunu da bana değil kendi yazarlarınıza söyleyin en küçük olumsuzluğu şok şok diye abarta abarta veren millete karamsarlık pompalayan yazarlarınıza söyleyin dedim.
HİÇ KİMSE "BAŞBAKAN BANA ŞU YAZARINI AT DEDİ" DİYEMEZ
Kendi yazarından çizerinden benim gibi şikayet etmeye hakkı yoktur. Elimden bir şey gelmiyor diyorlar inanın bunu söylüyorlar. O kadroyu sen oluşturuyorsun. O yayın politikasına uymayan oradan nasıl durur? İyi çalışmayan tezgahtarı orada tutar mısın? Hiç bir basın patronu "başbakan bana şu yazarını at dedi" diyemez. O denli aşağılık oyunların içine girmem. Buraya gelip şikayet etme. Dükkan senin dükkanın. Bizim dönemimizde bunlar yok.
20 MİLİTAN PAZARLIĞI
Kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıklar geçen haftaki BDP'lilerin gensoru görüşmesinde ortaya çıktı. Kimin evinde yapıldığı da ortaya çıktı. Ama yalanlarlar. Çünkü bunlar sabah başka akşam başka konuşurlar. 20 militan istemişler. Burada kantar artık milletin elinde... O kantar tartıyor. Gerçekler ortaya çıkıyor.
ERDOĞAN SON OPERASYONLARI NASIL GÖRDÜ?
[PAGE]
ÜÇLÜ ZİRVEYE SAVUNMA
Kalkıp da şunu al bunu çıkar demem.. Benim yazarlarla kişisel sorunum yok. Eleştiri kisvesi altında hakaret edenleri hukuka havale ederim. Demokrasi kurum ve kurullar rejimidir. Herkese düşen kurallara saygı göstermektir. Normal bir görüşmeye bile tahammül edemiyorlar. Bizlere verilmiş olan yetkiler var. Cumhurbaşkanı Başbakanını Genelkurmay başkanını kalkıp Köş'e çağırıyorsa. Demokraside bu tür şeyler olmazmış. Dünyanın her yerinde oluyor. Nerede ne oluyor biliyoruz. Kimse kusura bakmasın bize gaz vermesin. 40 düşünüyor ona göre bir adım atıyoruz.
YAŞANANLAR NORMALLEŞMEDİR
Biz yapıcı eleştiriden rahatsız olmadık. Partimizi kurduğumuz andan itirabaren yapıcı eleştirilere her zaman kulak verdik. Biz sadece bize oy verenlerin değil 72.5 milyon vatandaşın hükümetiyiz. Yaşm tarzına ve düşüncesine saygı duyduk. Başkasının özgürlük alanına müdahale etmediği sürece bizim nezdinde saygı vardır.
Kuvvetler ayrılığı derken sadece yasama mı hassas olacak. Sadece yargı mı hassas olacak? Hepimizin hassas olması lazım. Zira bu gemide 72.5 milyon insan yaşıyor. Üst kattakiler farklı alt kattakiler gemiyi batırmaya çalışsın. Yok böyle şey.. Yaşanan normalleşmedir. Kirli oyunların deşifre edilmesi ve bunlardan hukuk önünde hesap sorulmasıdır. Demokrasinin sözde değil özde hayata geçirilmesidir.
KRİZ SEVDALILARINA EKMEK YOK
İstiyorlar ki kimse kimseyle konuşmasın şüpheyle yaklaşsın. Sorumlu olmak sadece devletin kurumlarının başındakilere mahsus değildir. Krizden medet umma devri artık kapanmıştır. Kriz sevdalıları için artık bu kapıda ekmek yoktur. Milletimiz kimin huzuru ve bozmak için felaket tellallığı yaptığını görüyor. Statükoyu savunan hem de bununla övünen bir anlayışla karşı karşıyayız.
100 YIL SONRA HAYIRLA ANILMAK
Önemli olan hayırla yad edilen eserler bırakabilmek. Biz istiyoruz ki 100 yıl sonra hayırla yad edilen adımlar atalım. Gelecek nesillere demokrasi standartları ileri gitmiş bir Türkiye bırakmak istiyoruz. Her türlü zorlama karşısında güçlü kılan işte bu anlayıştır.
ÇİTFÇİNİN OYU PROFESÖRLE AYNI
Birileri satükodan memnun olabilir. Bu millet artık kabına sığmıyor. Bu millet artık birilerinin keyfine göre değil milletin selametine göre yol alacak. Hak ve özgürlüklere ulufe gözüyle bakılamaz. Taksit taksit demokrasi anlayışı kabul edilemez. Çiftçinin oyu profesörün oyu kadar değerlidir. Esnafın iradesi yüksek bürokratın iradesi kadar önemlidir. Buna karşı çıkanlar biliniz ki kendi koltuklarını düşünüyorlar.
ÖDENEKTEN YARARLANMAK SÜRESİ UZADI
Krizden etkilenenler için kısa çalışma ödeneği için yararlanma süresini altı ay uzattık. Bu kararın işçi ve işverenlere hayırlı olmasını diliyorum.