Başbakan Erdoğan, kendisine "katil" diyen Kılıçdaroğlu'nu topa tuttu. Erdoğan, CHP liderini zavallı, cahil, ve ahlaksız olmakla suçladı.
Abone olBaşbakan Erdoğan, Reyhanlı'daki olayların içine karışanların, CHP heyetini Esed'e götürdüklerine dair belgelerin ellerinde olduğunu açıkladı.
ABD ziyaretindeki görüşmelerde Dışişleri Bakanı Müsteşarı olmadığını savunan Kılıçdaroğlu için Erdoğan, "Sen, ne kadar zavallısın" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin dış borçunun arttığını idida eden Bahçeli'ye çarşı pazara çıkmasını öneren Erdoğan, MHP liderini ekonomi cahili ilan etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında gündemi değerlendirdi. AK Parti Genel Merkezi'nde partisinin il başkanlarına hitap eden Erdoğan'ın konuşmasının öne çıkan satırbaşları şöyle oldu.
27 MAYIS DARBESİ
Menderes ve arkadaşlarının idamıyla halka idarecilere "çizgiyi aşmayın çizgiyi aşanın hali böyle olur" mesajı verilmişti. Demokrasi mücadelesi hizaya getirme çabalarına dağmen, hamdolsun bugünlere ulaştı. 27 Mayıs müdahalesi tarihte kalmış bir hadise değil. Bugünü yarını doğrudan etkileyen bir hadisedir. 27 Mayıs unutulursa, etraflıca analiz edilmezse bugünü anlamak asla mümkün değildir.
MİLLET ADINA KARAR VERDİLER
Türkiye her alanla ağır zulümler yaşadı. İdareye nasıl bir zihniyetin hakim olduğunu tarihi okuyarak biliyoruz. Ülkeyi idare edenler milletin gayri mümeyyiz olduğunu milletin iyi ile kötüyü ayıracak kabiliyette olmadığını düşünüyor kendileri karar veriyordu.
HEM İL BAŞKANI HEM VALİ
Acaba bunu şu anda demokrasiye inanan hangi zihniyet, hangi anlayış kabul edebilir. Hem partinin il başkanı olacaksın, hem de o ilde vali olacaksın. Bunları bu ülkeye yaşatan kim? Hangi zihniyet? CHP zihniyeti, bunları bu ülkede yaşattı
CHP MÜDAHALEYE ÇANAK TUTTU
27 Mayıs son derece önemlidir. 27 Mayıs'ı hatırlamak ve hatırlatmak son derece önemlidir. 27 Mayıs ruhu 12 Mart'ta, 12 Eylül'de ve 28 Şubat'ta tekrar tekrar hortlamıştır. 27 Mayıs ruhu, AK Parti'nin iktidar olduğu son 10,5 yıl içinde defalarca hatırlatılmak istenmiştir. Aradan 53 yıl geçmiş olmasına rağmen 27 Mayıs'taki o müdahaleci ruh, o tek tipçi ve dayatmacı zihniyet bugün dahi varlık gösterebiliyor.
POLİTİKA ÜRETMİYORLAR
Allah'ın izniyle Tüm bu senaryoları hukuksuzlukları aştık. sadece Allah'a ve halkımıza güvendik. Hiçbir konuda politika üretmiyorlar, ayakları yere basan çare sunamıyorlar. Acil meseleleri gündemlerine almıyorlar. Kendileri değişmiyorlar, Türrkiye'nin değişmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
SİNDİREMİYORLAR
Sandık dışında medet arayanlar bu ülkede artık başarılı olamazlar hedeflerine ulaşamazlar. İşte bizdeki muhalefet böyle bir çaresizliği yaşıyor. Umut besledikleri dağlara karlar yağdı. Sandıkta yarışmayı bugün dahi içine sindiremiyor.
GERİLİM YARATIYORLAR
Demokrasi içinde değil demokrasi dışında arıyorlar. Toplumun fay hatlarında gerilim arayarak çıkış yolu bulabilir miyiz diyorlar. Nasıl bir yolda yürüdüklerini göremeyecekleri kadar akıl tutulması yaşıyorlar.
2 SEÇİME GİRDİ BİRİNDE OY KULLANAMADI
2010 yılında CHP’de bir kaset skandalı yaşandı. Dönemin genel başkanı gitti. 22 Mayıs 2010’da şu andaki genel başkan o makama geldi. Daha genel başkan olmadan mevcut genel başkanı ziyaret etti ve evinden çıktığı andan itibaren yalan söylemeye çark etmeye başladı. Sordular “ben aday olmayacağım” dedi. Hemen eresi günü ‘adayım’ dedi.
Arka arkaya defalarca çark etti. 2 seçime girdi birinde oy bile kullanamadı. Acemi dedik genel başkanlığı öğrenir dedik, aradan üç yıl geçti bir arpa boyu yol dahi kat edemedi.
ACEMİ GENEL BAŞKAN
Şunu burada samimiyetle ifade edeceğim, biz böyle bir aceminin CHP'nin genel başkanlık koltuğunda oturmasını AK Parti için her zaman büyük bir talih olarak görüyoruz. Öyle gördük. Biz bunu defalarca söyledik. Bu zat o makamda olduğu sürece AK Parti her seçimden zaferle çıkar, her seçimden oylarını artırarak çıkar, bundan hiç endişeniz olmasın ama iş öyle bir hale geldi ki bu zat sadece CHP'ye değil artık Türkiye'ye de zarar vermeye başladı, Türkiye'nin de imajını zedelemeye başladı. Çeresizlik ve acziyet içinde bu zat Türkiye'nin, Türkiye siyasetinin, Türkiye demokrasisinin imajına lekeler sürmeye başladı.
ACZİYET İÇİNDE BU ZAT TÜRKİYE'YE LEKE SÜRÜYOR
Türkiye Cumhuriyeti'nin, anamuhalefet partisinin, Avrupa Parlamentosunda düştüğü durum, CHP kadar, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim kadar bu ülkenin vatandaşları olarak bizi de üzmüş bizi de yaralamıştır.
GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞTÜ
CHP'nin Genel Başkanı nerede nasıl konuşacağını, nasıl davranacağını öğrenemediği gibi maalesef yanındaki monşerler de yanındaki danışmanlar da bunu öğrenemedi ve öğretemediler. Mavi Marmara olayında kendi ülkesinin yanında durmak yerine saldırganların yanında yer aldı ve gülünç duruma düştü. Güney Afrika'da, Filistin meselesi ile Türkiye'nin terör meselesini aynı kefeye koyan o bildiriye imza attı, gülünç duruma düştü. Portekiz'de kendi ülkesinin ekonomisini çarpıtarak anlattı, gülünç duruma düştü. İşte en son Avrupa Parlamentosunda kendi ülkesinin başbakanına ağza alınmayacak ifadeler kullandı ve hem gülünç hem de çok acıklı bir duruma düştü.
ZAVALLI
CHP Genel Başkanı'nın düştüğü durum o kadar vahim, o kadar acıklı ki dikkat edin Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı bile bu ithamlara, bu hakaretlere tahammül edemiyor ve kendisini geri çeviriyor, randevu vermiyor. Yurt dışına gidip kendi ülkesinin başbakanı için 'katil' sıfatını kullanan birine nerede olursa olsun 'zavallı' gözüyle bakılır. Bu zata sadece zavallı gözüyle bakmadılar, o zavallıyı son derece haklı olarak odalarının kapısından da geri çevirdiler. Biz elbette bu zatın seviyesine düşmeyeceğiz, bu zavallı hezeyanları ciddiye alıp cevap vermeyeceğiz ama yargıda bu ahlak dışı durumun hesabını da sonuna kadar takip edeceğiz ve soracağız..
REYHANLI FAİLLERİ CHP HEYETİNİ ESAD'A GÖTÜRDÜ
Reyhanlı'daki olayların içerisine karışanların bunları alıp Esed'e götürdüklerine dair belgeler artık elimizde. İş bu noktaya geldi, sen neyi konuşuyorsun? Hangi Reyhanlı halkının, hangi Hatay'daki kardeşimin yanında olduğunu savunuyorsun? Size elçilik edenler ne yazık ki Reyhanlı olayının planlayıcıları, bu işin içinde olanlar. Şimdi bu Genel Başkan çıkıyor, utanmadan sıkılmadan ahlaksızca ve terbiyesizce bizi Esed ile kıyaslıyor. Üstelik bunu da Avrupa Parlamentosunda yapıyor. Ortaya çıkan manzara utanç verici bir manzaradır, CHP adına son derece talihsiz bir manzaradır. CHP Genel Başkanı sadece CHP'yi küçük düşürmekle kalmamış, CHP seçmenine de çok büyük haksızlık yapmıştır.
SURİYE HALKININ TALEPLERİNİ TERÖR OLARAK NİTELEDİ
CHP Genel Başkanı Suriye'deki özgürlük hareketini, halk hareketini, halkın meşru taleplerini eleştirerek; bunları 'terör' olarak nitelendirerek; sığınmacılara karşı kışkırtmalar yaparak kurda merhamet etmiş, zalim Esed'e her fırsatta destek çıkmıştır
CHP aleni şekilde utanmadan, sıkılmadan gayrimeşru rejimin yanında yer almış, zalim bir diktatörün tarafını tutmuştur. Tarih boyunca nasıl her zaman diktatörlerin, zalimlerin yanında yer aldıysa CHP bugün de diktatörlerin, zalimlerin yanında yer almış aynı fotoğraf karesine girmiştir.
OYUNA GELMEYİN
Çaresizlik, acziyet ve zavallılık içindeki CHP Genel Başkanı son çare olarak kışkırtma dalına tutundu. Bütün bu kışkırtmalara karşı, bu ayrımcı, ayrıştırıcı siyasete karşı milletimin uyanık olmasını rica ediyorum.
REYHANLI HALKINA SESLENDİ
Biz, muhacir bir neslin torunlarıyız ama aynı zamanda ensar bir neslin torunlarıyız. Unutmayın, şu anda, Esed'in zulmünden kaçan muhacirlere benim Reyhanlı'daki kardeşlerim ensar görevini görmelidir, aynı görevi yapmalıdır. Aynen o zaman olduğu gibi evlerini açmalıdır. Onları kendileri için bir suç unsuru olarak görmemelidir. Bu oyunun arkasında çok ciddi tehlikenin yattığını bilmelidirler. Şu anda oradaki, Suriye'den gelmiş kardeşlerimiz eğer evlerinde korku içinde yaşıyorlarsa oradaki evlerinden dışarı çıkamıyorlarsa burada başta şahsım olmak üzere Reyhanlı'daki kardeşlerim de kendilerini masaya yatırmalıdır. Aynı şeyler geçmişte bizim de yine büyüklerimizin başlarına geldi. Onlar da bir ilden diğer ile hicret eder konuma düştüler. Bunları tabii yaşamak istemeyiz. Keşke onlar yurtlarından kopmamış olsaydılar. Keşke evlerinde kalmış olsaydılar ama başlarına böyle bir şey geldi.
REYHALI'DA YÜZDE 72 OY ALDIK
Kışkırtmalara, tahriklere, yalan haberlere, psikolojik operasyonlara karşı dikkatli ve hassas olmasını ben Reyhanlı halkından özellikle rica ediyorum. Son seçimlerde yüzde 72 oy almış bir partiyiz biz Reyhanlı'da. Özellikle AK Parti'ye gönül vermiş kardeşlerime birinci derecede sesleniyorum: Siz, bu hassasiyetin orada öncüleri olmalısınızYarın Reyhanlı'ya gideceğim, baş sağlığı dileyeceğim. Çalışmaları yerinde izleyip kardeşlerimizle dertleşeceğiz.
SEN NE CAHİLSİN
Fakat, çok enteresandır: Ana muhalefetin Genel Başkanı gerçekten siyasetin cahilidir. Diyor ki 'Yanında Dışişleri Bakanı Müsteşarı yok' sen, ne kadar zavallısın. Biz, 3'e 3 toplantı yapıyoruz. Amerika Başkanı Obama'nın yanında kendi Dışişleri Bakanı ve Güvenlik Konseyi'nde üst düzey bir yöneticisi var. Benim de yanımda karşıtı olarak Dışişleri Bakanım ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarım var. Bürokratsa bürokrat var, siyasetçiyse Dışişleri Bakanı yanımda. Sen, ne biçim siyaset yapıyorsun, sen nasıl siyasetçi olacaksın, sen ne cahilsin.
ŞU GENEL MÜDÜRLÜKTEN SİYASETE TERFİ ET
Neymiş, Dışişleri Bakanı'nın Müsteşarı yokmuş, Dışişleri Bakanı'nın kendisi var. Öbür tarafta konumuz bölgesel sorunlar ve istihbarat teşkilatlarımızın karşılıklı temsilcileri var. Bürokratsa bürokrat var. Ne zaman öğreneceksin, siyaseti? Şu genel müdürlükten siyasete terfi et, hala orada kaldın ama edemeyecek, görünen bu.
2023 VE İLERİSİNE TAŞIYACAK OLAN BİR SÜREÇ
Bütün bu konuları görüşürken Brüksel'den farklı bir ses çıkıyor ve kapıdan kovuluyor, fark bu. Biz, 'ekonomik ilişkilerimizi 20 milyar dolardan ileri nasıl taşırız' bunu konuşurken, Avrupa'dan gelen ses bu. İşte AK Parti farkı işte CHP yönetiminin farkı. Olsun, olsun, bu, AK Parti'nin iktidar ömürünü 2023 ve ilerisine taşıyacak olan bir süreçtir
MHP Genel Başkanı'nın mahcubiyet içinde susması gerekirken, IMF borçları ve dış borçlar konularında pişkince tavırları dikkatimden kaçmadı. Bugün MHP'yi marjinal solun arkasına takan MHP Genel Başkanı, 1999-2002 arasında da CHP'nin yavrusu DSP'nin kuyruğuna takılmış, Türkiye'ye çok ama çok ağır bedeller ödetmişti.
Türkiye'nin IMF'ye borcunu ödemesi karşısında Sayın Bahçeli'nin sevinmesi, gururlanması, ülkesi ve milletiyle iftihar etmesi gerekirken, her zaman yaptığı gibi, kendine göre biliyorsunuz onun bir rakam kalabalığı var, o rakam kalabalığıyla işi geçiştirmeye çalışıyor
BAHÇELİ EKONOMİ CAHİLİ
Türkiye'nin o dönemde her 100 lirasının 56 lirası dış borçtu, şimdi 43 lirası borç. Kamu borç net stokunu yüzde 61.5'tan yüzde 17 seviyesine düşürdük. AB tanımlı borç btokunu yüzde 71'den yüzde 36'ya düştü. Dürüst politikacı bu oranlara bakıp Türkiye'nin dış borcu arttı diyemez, ya dürüst değil ya da ekonomi cahilidir.
BAHÇELİ ÇARŞI PAZAR DOLAŞSIN
Sayın Bahçeli evin dışına pek çıkmıyorsun veya genel merkezinin dışına pek çıkmıyorsun. Biraz çık, çarşı pazar dolaş. Ne oluyor ne bitiyor bunları gör. Bunda büyük fayda var. Sayın Bahçeli, ekonomi, kırkın sağına soluna hayali sıfırlar eklemeye benzemez. Onunla iktidar da olunmaz. Bunu böyle bilesin. Bu iş bilgi gerektirir, bu iş hayat tecrübesi gerektirir, damdan düşmeyi gerektirir. Sadece böyle kitabın kapakları arasına bakmakla da bu iş olmaz ve önce dürüst olacaksın. Bükemediğin bileği öpeceksin. Devlet Bahçeli, 2001'de öyle ağır faturalar yüklendi ki 10,5 yıl boyunca bir yandan da bunları ödemek zorunda kaldık. Her zaman söylüyorum ya zorunlu tasarruf. 13,5 katrilyon, onlar ve evvelkiler. Bunları benim memurumdan, işçimden kestiler ama bu borcu işçiye, memura biz ödedik.
BEDELİ NE OLURSA OLSUN BU İŞİ BİTİRECEĞİZ
Teşkilat olarak, biz bu sürecin arazide yaşayanları olarak, bu süreci devam ettireceğiz. Ne olarak? Kucaklayıcı olarak. Biz bir şeye inandık: Bu işi bizim bitirmemiz lazım ve bu işi bitireceğiz. Biz buna inandık. 'Bedeli ne olursa olsun bu işi bitireceğiz' dedik. Öyleyse en batıdan en doğuya, en kuzeyden en güneye bütün ilerimizde bütün teşkilatlarımız, ana kademe, kadın kolları, gençlik kolları, hep birlikte el ele, omuz omuza bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bütün kanaat önderlerini devreye sokmak suretiyle bulunduğumuz illerde, ilçelerde arkadaşlar bu çalışmaları yaygınlaştıracağız. Ümitsiz olmak yok. Hep umutla bugüne kadar bu işi yaptık, bundan sonra da aynı şekilde sürdüreceğiz. Türkiye'nin nasıl değiştiğini, hangi hedeflere doğru kararlı adımlarla ilerlediğini, kimlerin bunu bozmak istediğini milletimize göstermek zorundayız. Ben sizlere inanıyorum. Sizlere güveniyorum ama durmayacağız."
29 MAYIS'TA BOĞAZA 3. GERDANLIK
Başbakan Erdoğan, 29 Mayıs'ın İstanbul'un fethinin 560. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "O gün farklı bir gün, anlamlı bir gün. Cumhurbaşkanımız, TBMM Başkanımız hep birlikte 3. köprünün temellerini atıyoruz ve böylece inşallah çok kısa bir zaman içinde boğaza 3. gerdanlığı da takmış olacağız
EYÜPSULTAN'DA DEV YATIRIM AÇILIYOR
Pazar günü Eyüpsultan'da dev bir yatırımın açılışını yapacaklarını bildiren Erdoğan, "Bunun önemi şuradan geliyor. Adeta ABD'deki Orlando'nun biraz daha küçültülmüşü diyeyim. Çocuklar için birçok eğlence merkezi, alışveriş yerleri vs, burası bizim belediye başkanlığım döneminde Haliç'ten çıkardığımız çamuru taşıyıp da meydana getirdiğimiz 650 bin metrekarelik alan üzerinde yapılmış bir yer ve şu anda kentsel dönüşüm değişiminin de yapıldığı bir yer. Fakat bu eserin oraya kazandırılmasıyla çevre süratle değişmeye başladı" diye konuştu.
Erdoğan, Kağıthane'de yapımı sürdürülen, elektronik ortamda belgelerin arşivlenebileceği Osmanlı Arşivi'nin açılışının da haziranın ilk haftasında yapılacağını sözlerine ekledi.