Rektörlerle buluşan Başbakan Tayyip Erdoğan üniversitelerden beklentilerini anlattı.
Abone olBaşbakan Erdoğan geçmiş yıllarda üniversite rektörlerinden gelen türban protestolarına bir sitemle yanıt verdi.
Erdoğan, ''Üniversiteler, başörtüsü meselesini konuştuğu kadar; Türkiye'nin demokratikleşmesini, Kürt meselesini, Doğu, Güneydoğu meselesini, iç göç meselesini, tarımsal verimliliği konuşmuş olsalardı, bölgenin ekonomik kalkınmasına, toplumun sorunlarına eğilmiş olsalardı, eminim ki bugün manzara çok daha değişik olurdu'' dedi.
Dolmabahçe'de rektörlerle bir araya gelen Erdoğan, üniversitelerden beklentilerini paylaştı. Tarım denildiğinde ilk akla Şanlıurfa ve Harran Üniversitelerinin, petrol denildiğinde, Batman Üniversitesinin, Anadolu uygarlığı denilince Hitit Üniversitesi'nin gelmesini istediğini anlatan Erdoğan, "İslam tarihi, İslam edebiyatı, doğu dilleri, Türkiyat araştırmaları, Kürdoloji denildiğinde Türkiye'nin üniversiteleri öne çıkmalı'' dedi.
ÜNİVERSİTELER KIŞLA MANTIĞI İLE YÖNETİLDİ
Bu kadar büyük, çeşitli ve renkli coğrafi, tarihi ve kültürel zenginliği üniversitelerin bilime tahvil etmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, ''Elbette bir kalite sorunumuz var. On yıllar boyunca tek tip insan yetiştirmeyi maharet olarak görmüş, kışla mantığıyla idare edilmiş üniversitelerin bir kalite sorununun olmasından daha tabii bir şey olamaz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, bu kalite sorunun aşılması gerektiğini ve aşmaya da başladıklarını kaydederek, üniversitelerin büyük değişim yaşamalarının yanında, yurt dışına gönderilen yüksek lisans öğrencilerinin, tersine beyin göçüyle geri gelen vatandaşların ve yabancı akademisyenlerin süreç içinde kaliteyi de yukarıya çekeceklerine emin olduğunu bildirdi.
ÜNİVERSİTELER YOL GÖSTERİCİ OLMALI
Teröre karşı 8 yıl boyunca, Hükümet olarak, doğru tespitleri yapmak, sorunu da çözüm yollarını da en doğru şekilde belirlemek, çözüm yolunda doğru adımlar atmak için büyük hassasiyet içinde olduklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bir sorunu görmemek, görmezden gelmek, inkar etmek, o sorunu ortadan kaldırmıyor, tam tersine sorunu daha da kronik bir hale getiriyor. İşte biz, on yıllar boyunca bunu yaşadık ve bugün hala sorunu inkar etmeyi bir politika olarak benimsemiş olanlarla mücadele ediyoruz. Hiç kuşkusuz, sorunun bu kadar büyümesinde, kronik bir hal almasında, inkar edilmesinde, az ya da çok kurumların, siyasetçilerin ihmalleri, hataları oldu. Ama açık söylüyorum; üniversiteler, siyasete, şekil sorunlarına, ideolojik tartışmalara, yasaklara ayırdığı mesaiyi, eğer bu soruna ayırmış olsaydı, ben eminim ki bugün Türkiye çok farklı bir yerde olurdu. İçeride çok ciddi enerji kaybettik. Bu enerjiyi yeniden geri almamız lazım. Üniversiteler, başörtüsü meselesini konuştuğu kadar; Türkiye'nin demokratikleşmesini, Kürt meselesini, Doğu, Güneydoğu meselesini, iç göç meselesini, tarımsal verimliliği konuşmuş olsalardı, bölgenin ekonomik kalkınmasına, toplumun sorunlarına eğilmiş olsalardı, eminim ki bugün manzara çok daha değişik olurdu.''
YUMURTA ALMAYA ÇOK PARALARI VAR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta yine burada benzer toplantıyı yaparken bazı gençlerin Beşiktaş merkezinde toplandığını anımsatan Erdoğan, ''Herhalde paraları var, bol bol yumurta alıp bu yumurtaları buraya doğru sallamışlar, atmışlar. Bu bir özgürlük arayışı değildir, yol kesmek bir özgürlük arayışı değildir. Bunun platformları var, bunun merkezleri var. Oralarda bunları konuşmak suretiyle ararsınız. Bir panele, sempozyuma gelip orada ayakkabı atmak hiçbir zaman özgürlük arayışı değildir. Orada konuşmacılara, düşüncelerini ifade edenlere yumurtayla saldırmak bir özgürlük anlayışı değildir. Evvela bu anlayışı değiştirmek lazım'' diye konuştu.